Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Yunus Emre’nin vefatının 700‘üncü yıl dönümü etkinliklerinde yaptığı konuşmada, “Yunus’u yakından tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Yunus Emre’nin mesajını, onun evrensel hoşgörüsünü tüm insanlığa ulaştırma gayreti içinde olduk” dedi.

Yunus Emre’nin vefatının 700‘üncü yıl dönümü etkinliği Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla gerçekleştirildi. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen program öncesi Bakan Ersoy, ‘Anadolu Üniversitesi & Yunus Emre Kaligrafi ve Tipografi Sergisi’ni gezdi. Serdar Tuncer’in sunumuyla başlayan programda, ‘Bizim Yunus ve Dünya Dili Türkçe Yılı Filmi’ izletildi. Ardından Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Devlet Opera ve Balesi ve Devlet Tiyatroları işbirliğiyle düzenlenen sahne gösterisi yapıldı.

“Bizim Yunus’u yakından tanımaya ve tanıtmaya çalıştık”

Programda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, 2021 yılının Yunus Emre ve Türkçe Yılı ilan edilmesinin ardından etkinlikleri sürdürmeye devam ediyoruz. Vefatının 700. yılı nedeniyle Unesco’nun da 2021 yılında Yunus Emre’yi anma programlarına dahil etmesiyle çalışmalarımızı sadece yurt içinde değil yurt dışında da yürütüyoruz. Bu etkinlikler kapsamında Yunus Emre’nin tasavvuf anlayışını, gönül dünyasını, hoşgörüsünü, bilgeliğini ve şiirini daha iyi anlamak; Dilimize, kültürümüze, düşünce dünyamıza kattıklarını fark etmek adına birçok program düzenleyerek, Bizim Yunus’u yakından tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Yunus Emre’nin mesajını, onun evrensel hoşgörüsünü tüm insanlığa ulaştırma gayreti içinde olduk. Bu vesileyle kaligrafi ve tipografi sergisinde emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Yunus Emre’nin ‘Gelin Tanış Olalım’ dizesini kendisine rehber edinen ve birçok önemli çalışmayı hayata geçiren özellikle Yunus Emre Enstitümüzü ve Anadolu Üniversitesini yapmış oldukları iş birliği nedeniyle kutluyorum. Bu süreçte Yunus’un eserlerini yabancı dile çevirdik, kısa film ve resim yarışmaları gerçekleştirdik, sempozyumlar, konserler, sergiler düzenleyip, şiirleri bestelendi, Macaristan Zigetvar’da Türk Evi’nin bulunduğu meydana Yunus Emre ismi verilmesini sağladık. Kore, Kazakistan, Meksika, Malezya, Japonya, Balkanlar, İspanya, Amerika, İngiltere, Macaristan, Arjantin ve dünyanın daha birçok ülkesinde organizasyon gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye de devam ediyoruz” dedi.

“Yurt dışındaki insanların Yunus Emre’yi araştırmaya başladığını görüyoruz”

Konuşmanın devamında Bakan Ersoy, “Çin’de ve Güney Afrika’da Yunus Emre Hatıra Ormanı oluşturduk. Yürüttüğümüz çalışmalarla ilgili olarak da arkadaşlarımızdan bilgi alıp, yurt dışındaki faaliyetleri özellikle yakından takip ettiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Etkinliklerin düzenlendiği ülkede nasıl bir karşılık bulduğunu; Programlara kimlerin katıldığını, özellikle yabancı katılımcıların bu programlarla ilgili olarak nasıl tepkiler verdiğini öğrenmeye çalışıp, bununla ilgili değerlendirmelerde bulunduk. Bu kapsamda yapılan programların geri dönüşleriyle ilgili bazı detayları sizlerle paylaşmak istiyorum; Şunu açık bir şekilde söylemeliyim ki, Yunus’un mesajı dünyanın her köşesinde yankı buluyor. Yurt dışında yapılan programların ardından insanların Yunus Emre’yi araştırmaya başladığını görüyoruz. Çünkü, hepimizin malum olduğu üzere bugün insanlık zor bir dönemden geçiyor. Dünyanın dört bir yanında yaşanan çatışmalar insanlığa bir şey vaad etmiyor. Savaşlar insanlık için bir umut olarak görülmüyor, insanlar geleceğe güvenle bakamıyor. Bunca acının ve gözyaşının ortasında vicdan sahibi insanlar dünyanın dört bir yanında içinde bulunulan kaostan çıkmak için iyi bir fikre, güzel bir söze hasret kalmış durumda. Maddi olanın peşinde koşarken, ruhsal olarak büyük bir boşluk içine düşen insanlar, ruhlarını besleyecek kaynağa ihtiyaç duymaktalar. Bu nedenle Yunus’un hoşgörüsünden haberdar olan, onun hoşgörüyü, cömertliği, iyiliği, sabrı önceleyen, evrensel mesajına büyük bir ilgi gösterip, onu daha yakından tanımak istiyor. Bu açıdan büyük bir sorumluluğa sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yunus’u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi daha fazla çalışmak, tanıtmak, bu değerlerin dilini dünyaya anlatmak zorundayız. Dünyanın muhtaç olduğu bu dilde merhametsizliğe ve kötülüğe yer yok. Biz kimseye kin tutmayız diyen Yunus’un dilinde sevgi var. Aşk var. Kardeşlik var. Biz bu anlayış doğrultusunda çalışmalarımızı hem yurt içinde hem de yurt dışında sürdürmeye devam edeceğiz. Bu evrensel mesajın dünyaya iletilmesi konusunda sanatçılarımıza, akademisyenlerimize, medyamıza da büyük görevler düşmektedir. Bu konuda biz her zaman üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Şunu unutmamalıyız ki, bu bakış açısıyla yürüteceğimiz çalışmalar, kültürel diplomasi adına ülkemize de güç katacaktır” şeklinde konuştu.

“Türk gençliğinin kültürün sanatın içinde yoğrulmasının önünde tek bir engel kalmayacak”

Gençlerin kültür ve sanata daha kolay ulaşması için çalıştıklarını söyleyen Bakan Ersoy, “Dünya ölçeğinde yarış sadece siyasi ve ekonomik alanda değil kültürel alanda da bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Köklü bir kültür hazinesine sahip olan ülkemizin bu alanda yapacağı çok şey olduğunu biliyoruz. Sahip olduğumuz kültürel zenginliği ve çeşitliliği yansıtacak çeşitli projeler geliştirerek dünya kültürüne katkı yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle gençlerimizin, geleceğe daha emin adımlarla ilerlemeleri için, ruh köklerini daha da güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bunun için çalışmalarımızın kapasitesini her geçen gün daha da arttırıyoruz. Türk gençliğinin kültürün, sanatın içinde yoğrulmasının önünde tek bir engel kalmayacak şekilde çalışıyoruz. Ülkemizin hangi noktasında olursa olsun, bir gencin, bir çocuğun şiirden, müzikten, sinemadan, tiyatrodan, çağdaş sanatlardan uzak kalması gibi bir mazereti asla kabul etmiyoruz. Her Türk gencinin, kendini ifade edeceği, geliştireceği sanatsal organizasyona en hızlı ve kolay şekilde ulaşmasını sağlayacak bir altyapı inşa ediyoruz. Bunu yaparken de gençlerimizin kendi kültürel köklerinden asla kopmamalarını, bizi var eden değerlerimizi mutlaka bilmelerini önemsiyoruz. Yunus’u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş Veli’yi ve de Neşet Ertaş gibi değerlerimizi anlamadan ne bu toprakları hakkıyla anlayabiliriz ne de bir anlam dünyası inşa edebiliriz. Tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği ve önem verdiği böylesi büyük değerleri insanlığa hediye eden milletimiz hayatının merkezine bu değerleri oturttuğu takdirde yine aynı kültürel ve sanatsal zenginliğe sahip olacaktır. Ben gelmedim dava için, Benim işim sevi için, Gönüller yapmaya geldim diyen Yunus Emre’den hepimize miras kalan aşk ve hoşgörü çağrısının hayatımızı kuşatması dileklerimle hepinizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyor tüm insanlığın Yunus gibi bir hayat sürmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.