Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, iklim değişikliğinin tarım alanında etkilerini en aza indirmek için bölgesel sorunları tespit ettiklerini, kaynakları en iyi şekilde kullanarak tarımsal hasılayı artıracak ürün deseni belirleyeceklerini söyledi. Bunun için tarım havzalarına uygun bitki türü ve çeşitleri tespit edeceklerini kaydeden Pakdemirli, “İklim ve toprak isteğine göre en uygun gübreleme ve sulama yöntemlerini planlayıp çiftçilerimizle paylaşacağız. Tarım takvimini tekrar gözden geçirerek, üretim süreçlerini iklim değişikliğine uygun olarak yürüteceğiz ve sürdürülebilirliği sağlayacağız” dedi.

Tarım ve Orman Bakanlığının iklim değişikliği ve olası etkilerini en aza indirmek için Türkiye’nin 7 bölgesinde düzenlediği "Bitkisel Üretim Sektöründe İklim Değişikliğinin Etkisi ve Değerlendirilmesi" toplantılarının beşincisi Adana’da gerçekleştirildi. İklim değişikliğinin dünya gündeminin en önemli konularının başında geldiğini belirten Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, iklim değişikliğinin bitkisel üretime bölgesel ve ulusal boyuttaki etkisini belirlemek için çalışmaları sürdürdüklerini kaydetti. Bölgesel toplantıları Tekirdağ, Şanlıurfa, Malatya ve Van’da yaptıktan sonra Adana’da çiftçilerle bir araya geldiklerini ifade eden Pakdemirli, şunları söyledi:

“Küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle artık kuvvetli fırtınalara, aşırı yağışa, yoğun sıcak hava dalgalarına ve uzun kuraklıklara daha sık şahit oluyoruz. Son 50 yılda sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı beş kat arttı. Küresel ısınmanın en fazla darbe vuracağı sektörlerin başında tarım ve gıda geliyor. Tarımsal üretimde ise iklim değişikliğinin etkisiyle 2050’ye kadar verimde yüzde 10 ila 25 arasında bir düşüş bekleniyor. Ülkemizde temmuz ayı dünyada son 142 yılın en sıcak temmuz ayı olarak tarihe geçti. Sıcaklıktaki rekor artış, nemin yüzde 10’ların altında düşmesi ve rüzgâr hızındaki ciddi artışla birlikte maalesef Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde büyük orman yangınlarıyla karşılaştık. Ülkemizde son 2 yılda toplam 5 büyük orman yangını yaşanmışken, 28 Temmuz-13 Ağustos arasında toplam 17 günde 16 büyük orman yangını meydana geldi. Bu afetlerin yanı sıra iklim değişikliği su döngüsünü de olumsuz etkiliyor. İklim değişikliğinin etkisiyle kuraklığın sıklık, süre ve şiddetinde artış meydana gelmesi beklenmektedir. Daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar, bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacak. O nedenle tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak, artık bir tercih değil bir zorunluluk haline gelmiştir. Tarımı dönüştürüp, ormanı güçlendirip, suyun verimli kullanımını sağlayarak değişen iklim koşullarına hazır olacağız.”

"Tüm projelerimizde kaynak verimliliği ve çevrenin korunması önceliğimizdir”

Bakan Pakdemirli, iklim değişikliğine yönelik yapılan çalışmalar hakkında da bilgi verdi. 2050 yılındaki nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için yüzde 60 daha fazla üretmek, bu üretim için de yüzde 15 daha fazla su kullanmak zorunda kalınacağını ifade eden Pakdemirli, şunları söyledi:

“Bu ihtiyaca iklim değişikliğinin etkilerini de katarak hem politikalarımızı hem de sahadaki projelerimizi doğru planlamalı ve etkin şekilde uygulamalıyız. 2019 yılında 15 yıl aradan sonra yaptığımız 3. Tarım Orman Şurası’ndaki ana konular içerisinde iklim değişikliği önemli bir başlık olarak yer alıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın da hafta başında açıkladığı üzere yeşil kalkınma devrimi hedefi çerçevesinde iklim değişikliği konusunda tarihi bir adım atıyoruz. Bu yüzyılın en kıymetli ve en stratejik meselelerinden olan suyumuzu daha detaylı incelemek, değerlendirmek ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışı benimsemek maksadıyla 1. Su Şurası çalışmalarını mart ayında başlatmıştık. Şura komisyonlarının çalışmalarını neticelendirdik ve inşallah önümüzdeki hafta pazartesi günü şurayla ilgili detaylı bir bilgilendirme toplantısı düzenliyor olacağız. Tüm projelerimizde kaynak verimliliği ve çevrenin korunması önceliğimizdir.”

Tarımsal kuraklıkla mücadele

Bakan Pakdemirli, kuraklığın etkilerini en aza indirmek amacıyla Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nı başarıyla uyguladıklarını ifade ederek, susuz topraklardan daha çok verim almak amacıyla dünyanın 3. Kuraklık Test Merkezi’ni açtıklarını ve kuraklığa toleranslı 42 buğday ve 19 arpa çeşidi geliştirerek tescilinin yapıldığını söyledi. Pakdemirli şunları ifade etti:

“Bakanlığımızca yürütülmekte olan Tarım Havzaları Üretim ve Geliştirme Projesi kapsamında iklimle uyumlu ürün yetiştirilmesi ile doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını amaçladık. Bütün bu çalışmaların yanında, kuraklığın etkilerini en aza indirmek için birçok destek uygulamasını ihtiyaç durumunda hızlıca devreye alıyoruz. Ülkemizde su kısıtı olan ve yeraltı suları açısından yetersiz havzalarda su kullanımının azaltılmasını sağlamak için mısır gibi su tüketimi yüksek olan ürünler yerine su tüketimi az ürünlerin ekimine destek sağlıyoruz. Mercimek ve nohut gibi su tüketimi az olan ürünlere ilave yüzde 50 fark desteği, fiğ, burçak, yem bezelyesi gibi ürünlere de ilave yüzde 50 yem bitkileri desteği vererek, suya göre üretim anlayışını yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bitkisel ürünler içerisinde en fazla su kullanan çeltikte maliyetlerin düşürülmesi, su kaynaklarının etkin kullanımı ve metan gazı salımının azaltılması amacıyla damla sulama yöntemiyle çeltik yetiştiriciliğini proje bazında desteklemeye başladık.”

Adana’ya müjde

Bakan Pakdemirli, Adana’da 2021 yılında toplam 1,4 milyon lira kaynak ile bitkisel üretimi geliştirmek ve mera ıslahı amacıyla 4 yeni proje başlatacaklarını müjdeledi. Tufanbeyli’de kuru fasulye tohumu teminiyle ilave 2 bin dekar alanda ekiliş yaptırarak üretimi artıracaklarını kaydeden Pakdemirli, yem bitkisi tohumu teminiyle ilave 5 bin dekar alanda yem bitkisi ekilişi ile kaba yem üretimini artıracaklarını söyledi. Bakan Pakdemirli, Adana’ya yönelik müjdelerine şöyle devam etti:

“İlave 100 dekar alanda avokado, keçiboynuzu, alıç, muşmula ve ceviz bahçesi tesis ederek meyvecilikte ürün desenini zenginleştireceğiz. Ayrıca Adana’da Entegre Tarımsal Kalkınma Projesi kapsamında yangından zarar gören 5 ilçe, 17 köy ve mahallemizdeki çiftçilerimize 31 bin zeytin, keçiboynuzu, badem ve defne fidanını yüzde 100 hibe ile temin edeceğiz. Yaklaşık 5 bin dekar alanda yağlık ayçiçeği tohumu temin ederek ekiliş yaptıracağız. 5 bin dekar alanda buğday ve arpa ekilişi yaparak hububat üretimi yapacağız. 23 ton gübre teminiyle girdi maliyetlerini azaltacağız. 195 adet budama ekipmanı teminiyle meyveciliği geliştireceğiz. Hayvancılık alanında ise Adana’da küçük aile işletmelerimize uyguladığımız yüzde 40 hibeli düve desteğine başvuran tüm yetiştiricilerimizi destekleme kapsamına aldık. Akkaraman ve ivesi koyunu ile kıl keçisini soy kütüğü kapsamına alıyoruz. Soy kütüğü kaydı tutulan işletmelere hayvan başına 100 lira, bu işletmelerden koç ve teke alanlara 500 lira destekleme ödemesi yapacağız. Yine ilimizde kurulan Damızlık Düve Üretim Merkezi’ni 1 milyon lira hibe ile destekledik. Adana’da bal ile birlikte katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasına yönelik üreticilerimize güneş enerjisi sistemleri, arıcı barınağı, arı kovanı, alet ve ekipman alımında hibe desteği sağlayacağız. Üreticimizin hakkını koruduğumuz gibi, tüketicinin de hakkını koruyarak ucuz, kaliteli ve doğal ürünlerin hesaplı fiyatlara satışa sunulduğu 2 Tarım Kredi Kooperatif marketini daha bu yılsonuna kadar Adanalıların hizmetine sunacağız. Adana’da doğal afetlerden zarar görev çiftçilerimize TARSİM kapsamında bu yıl içerisinde şu ana kadar 38,6 milyon lira hasar tazminatı ödedik. Yılsonuna kadar 8,2 milyon lira daha ödeme gerçekleştireceğiz.”