Ahmet Türk, Kılıçdaroğlu’na mektup yazarak Kürt sorununun çözümü için öneriler sunacağını söyledi. Kılıçdaroğlu’na kendisine takılan ismin hakkını vermesi çağrısında da bulunan Türk, “Gandi, ‘İnsanlar ölmesin’ dediği için Gandi oldu” diyor.

Kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk, önceki gün Meclis’e geldi ve bir grup gazeteci ile sohbet etti. “Yeni dönem CHP” ye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türk’ün sözleri şöyle:

HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI: CHP topluma bugüne kadar ulaştırması gereken mesajları veremedi. Sosyal demokrat kesimlerde, CHP’nin değişim- dönüşüm gerçekleştirerek bir parti olacağı konusunda bir beklentisi vardı. Kurultaydaki bu umut, halka yansıdı. Değişimi, dönüşümü esas alan bir noktada siyaset anlayışını oturtup, siyaset yürütmezseniz, hayal kırıklığı olur. Kurultayı izledikten sonra ben de hayal kırıklığı yaşadım.

BAŞARILI OLAMADIĞI ALAN: Türkiye’deki bütün meseleyi işsizlik ve yolsuzluğa indirgemek, Kürt meselesini o şekilde yorumlamak, büyük bir yanlışlıktır. CHP’yi biz geçmişinden beri tanıyoruz. CHP’nin belki de en başarılı olmadığı alan yolsuzlukla mücadeleydi. Geçmişte hiçbir zaman ekonomide başarılı olamadı ve yolsuzlukla mücadelede sınıfta kaldı. O söylemler üzerinde bunu getirirseniz, işsizlik ve yoksullukla baş edemezsiniz, çünkü bir program yok.

KÜRT HALKI GÖRDÜ: CHP kongresinde Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunuyla ilgili hiçbir değerlendirmesi olmadı. Ne bir Kürtçe parça çalındı, ne tek bir Kürtçe kelime edildi. Bunlar yetmiyormuş gibi sinevizyondan Ergenekon görüntüleri verildi. Kürt, artık politize olmuş bir halk ve bunları görüyor.

KÜRT’Ü AĞZINA ALMIYOR: Kürt meselesi Türkiye’nin en zor meselesi. Acıların yaşandığı, sancıların olduğu, çok büyük gerginliklere gebe bir süreçten geçiyoruz. Sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir parti, “Kürt” kelimesini ağzına alamıyorsa tehlikelidir. Geçmişten beri baktığımızda Kürtler, kendi haklarının bilincinde değilse, demokratik haklarını esas almıyorsa, diğer kesimlerden daha korkak davranır. Biz bunu görüyoruz. Ben istiyorum ki CHP sosyal demokrat bir parti olarak herkesi kucaklayacak, sorunları çözecek demokratik bir noktaya gelebilsin. Ama şu anda öyle bir izlenim edinmedim.

TAHAMMÜL EDEMEDİLER: CHP’nin bölgede başarılı olmasını gerçekten çok isterim. Ancak sadece genel başkanın değişmesiyle olacak bir şey değil bu, zihniyetin değişmesi lazım. Parti Meclisinde yer alan Kürt kökenli kişilerin bölgede hiçbir etkinlikleri yok. Öğrendiğime göre Sezgin Tanrıkulu’nu önce PM’ye davet ettiler. Sezgin buna olumlu yaklaştığını biliyorum. Sezgin, CHP’ye Kürt sorunu konusunda bölgedeki durumu anlatmayı istiyordu. ’Belki parti politikalarını değiştirebilirim’ diye düşünüyordu. Son güne kadar haber bekledi ancak son dakika ’parti üyesi değilsin’ diye bir yanıt verdiler. Sonuç şu ki Sezgin Tanrıkulu’na bile tahammül edemediler.

FARAÇ BÖLGEYE GİREMEZ: PM’ye yeni giren Mehmet Faraç gibi isimler Kürt sorunu konusunda görüşleri nedeniyle bölgeye bile giremez. Baykal girebilirdi. Kılıçdaroğlu da girebilir, ancak Faraç gibi isimler giremez. Sezgin Tanrıkulu bölgeyle, CHP arasında bir köprü olabilirdi.

ALEVİLER HEYECANLI AMA: Şimdilik bölgedeki Aleviler arasında bir heyecan var. Ancak bir iki ay sonunda insanlar söylemlerine ve politikalarına bakacak. Bu süre içinde CHP’de bir değişim gerçekleşmezse, CHP geldiği noktanın bile altına düşebilir.

GANDİ KEMAL: “Gandi Kemal” diyorlar. Gandi’yi çok iyi bilmek lazım. Gandi, Hindistan’da işsizlik ve yolsuzluk var diye çıkmadı. Gandi, halkların birbiriyle çatışmaması, insanların ölmemesi için gösterdiği çabayla Gandi oldu. “İnsanlar ölmesin” dediği için Gandi oldu. Gandi’nin yaşamına baktığınızda Hindular, Müslümanlar birbiriyle düşmandı, gidip Muhammed Ali Cinnah ile görüştü, halkları karşı karşıya getirmedi. Gandi’yi Gandi yapan da budur. Gandi olmak kolay değil. Hakkını vermek lazım. Kürtçede bir söz vardır: ’Sen nerde Gandi nerde’... İnsan işsizlikle, yolsuzlukla mücadele edeceğim diye Gandi olmaz. Mesele sosyal, toplumsal yarayı iyileştirecek, doğru ilaç verecek, halkları kucaklaştıracak ve bütün farklılıkları bir birlik içinde yorumlayacak bir anlayışın ortaya çıkmasındadır. Mesele sadece ekonomik olsaydı, Barcelona dünyanın en güzel ve zengin kentlerinden biri. Ancak insanlar siyasal haklarından da vazgeçmiyorlar. Galler bölgesinde de durum aynısı. Demek ki sorun sadece ekonomik nedenlerle tanımlanamaz. Kürt sorunu konusunda ne diyorsun, insanlar buna bakar.

GÜNLÜK SİYA OLMAZ: Kürtler eski Kürtler değil. Kürtler çok politize oldu, her şeyi tartıyor, eleştiriyor ve biliyor, gündemi çok iyi izliyor. Çok basit söylemler ve sorunun özüne dokunmadan bir yaklaşım gösterirse, destek bulamaz, kimse de ciddiye almaz. Kılıçdaroğlu, ’Ben Kürt de, Türk de demedim, Çerkez de demedim’ diyor. Sen Kürt de, Türk de, Çerkez de diyeceksin. Kimin sorunu varsa onunla ilgili düşünce ortaya koyacaksın. Burada Kürtlük- Türklük meselesi değil, farklılıkları zenginlik gören ve farklılıkların haklarını güvence altına alan bir mantığı ifade etmen lazım. Çerkez’in talebi varsa onu da tartışmalısın. Türk halkının talepleri varsa onu da tartışmalısın. ’Hiç kimseden söz etmedim’ diyerek günü kurtarmak siyasetçinin işi değil. Suya sabuna dokunmadan nasıl siyaset yapacaksınız? Suya da sabuna da dokunacaksınız.

Kılıçdaroğlu ile bir sorun yaşamadık

Kılıçdaroğlu’na uzun uzun Kürt sorununu anlatmak istediğini söyleyen Ahmet Türk şöyle devam etti: “Benim siyasi dönemimde Kılıçdaroğlu siyasette yoktu, son dönemlerimde geldi. Son dönemlerde de CHP zaten bizden uzak duruyordu. Kılıçdaroğlu ile bir sorun yaşamadık. Kendisine uzun bir mektup yazacağım. Türkiye nerede, nereye gidiyor, Kürt sorunun temelleri neler, ortaya nasıl çıktı, bu sorun konusunda neler yapılmalı, gerekli adım atılmazsa Türkiye’yi neler bekliyor, anlatacağım ve bu konudaki sorumluluklarını hatırlatacağım. Kendisine bir perspektif sunmak istiyorum. Çözüm için öneriler sunacağım. Kürt sorununun silahla ve şiddetle çözülemeyeceği artık ortada. 5 bin PKK’lıyı öldürseniz de bu sorun çözülmeyecek. Kılıçdaroğlu bugün herkeste bir umut yaratmışsa, bu, ‘Bugüne kadar statükocu, vesayetçi anlayışları kırmaya yönelik bir adım atar’ beklentisindendir. Ama demokratikleşme ve bu konuda ciddi projeler ortaya çıkmadığı, kararlar alınmadığı zaman, umutlar korkuya dönüşür.”

Hale GÖNÜLTAŞ /VATAN