14 eğitim sendikasının çağrısıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) başta olmak üzere; ekonomik talepler ile öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasına karşı, ülkenin birçok kentinde binlerce eğitim emekçisi 2 Kasım’da iş bıraktı. İş bırakma eylemine katılan 6 kamu emekçisi yapılan yürüyüşün izinsiz olduğu iddiasıyla ifadeye çağrıldı. Aralarında Eğitim Sen Şube Başkanı Hüseyin Kasun, Şube Yöneticileri Raife Yılmaz ve Aşkın Aylu, BES Şube Başkanı Özcan Gürtaş’ın bulunduğu 6 kamu emekçisine 2911’e muhalefet suçlaması yöneltildi.

KEYFİ VE HUKUKSUZ"

İfadeye çağrılanlardan Eğitim Sen Şube Başkanı Hüseyin Kasun, Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasını hatırlatarak “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” dedi. Anayasa’da toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izin alma koşuluna bağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini söyleyen Kasun “Yine 2911 sayılı ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun üçüncü maddesinde de bu vurgulama yapılmıştır. Bizim ÖMK’ye karşı yaptığımız eylemde kamu düzenini engelleyen herhangi bir durum yokken açılan soruşturmalar keyfi ve hukuksuzdur” diye konuştu.

"DAHA ÖNCE AÇTIĞIMIZ DAVAYI KAZANDIK"

Eğitim Sen Şube Yöneticisi Raife Yılmaz, Eğitim Sen Dersim Şubesi olarak iş bırakma eyleminde Anayasa’dan gelen haklarını kullandıklarını söyledi. Yılmaz, 2 Kasım günü yapmak istedikleri yürüyüşe izin verilmediğini hatırlatarak şunları söyledi: “En demokratik haklarımız gasbedilmeye çalışılmıştı o gün. Ayrıca konuya ilişkin daha önce verilen bir cezaya yönelik KESK’in açtığı dava lehimize sonuçlanmıştı. Mülki amirin kararları, Anayasa’nın ve Anayasa Mahkemesinin üzerinde mi? Bunu böyle görmek hâlâ OHAL sürecinin devam ettirilmek istendiğinin bir göstergesidir. Kazandığımız haklarımızı sonuna kadar kullanmaya ve savunmaya devam edeceğiz.”

"OHAL UYGULAMALARI DEVAM EDİYOR"

Dersim Barosu İnsan Hakları Komisyonundan Avukat Kenan Çetin, söz konusu durumun OHAL uygulamalarının devamının göstergesi olduğunu söyledi. Kanunların ve Anayasa’nın değil mülki idare amirinin kararlarının esas alındığını belirten Çetin, “Bu uygulamalar, hukukun üstünlüğü endeksinde neden 139 ülke içinde 117. sırada olduğumuzu da gayet net açıklıyor. Bu tür yasaklara karşı birçok baro ve kurum davalar açtı, biz de açacağız. Bu durumun takipçisi olacağız” dedi. Çetin, ayrıca bu tür durumlarda mutlaka barolardan avukat talebinde bulunulması gerektiğine de değinerek “Bu uygulamalar yaygın ve etkili eylemlere karşı hukuk, mobbing aracı olarak kullanılıyor. Eninde sonunda birlik ve mücadele galip gelecektir” çağrısında bulundu.