Munzur Çevre Derneği Dersim Temsilciliği tarafından organize edilen ve TMMOB, Dersim Barosu, DEM Parti, Polen Ekoloji ile Kırmızıdağ Platformu’nun katılımcısı olduğu, Dersim’de Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri konulu panel, Grand Şaroğlu otelinde yapıldı.

“Maden Şirketlerinin Talanına Karşı Birleşelim, Mücadele Edelim!” başlığıyla düzenlenen ve moderatörlüğünü Cem Vazo’nun yaptığı panele Avukat Barış Yıldırım, TMMOB İl Temsilcisi Uğur Beycan, Munzur Çevre Derneği’nden Ali Ekber Barmagıç ve Polen Ekoloji’den Umut Şener konuşmacı olarak katıldı.

Sinevizyon gösterisinin ardından panelin açılış konuşmasını yapan Munzur Çevre Derneği Dersim Temsilcisi Yusuf Topçu, örgütlenerek maden şirketlerine karşı mücadele yürüteceklerini söyledi.

“DERSİM ÇEVRE MÜCADELESİNDE SONUÇ ALINAN TEK KENTTİR”

Panelistlerden Avukat Barış Yıldırım, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Konseyi sözleşmelerindeki listeye göre, Dersim’in kesin koruma altında bulunan yaban keçisi, kurt, vaşak gibi pek çok canlı türünü barındırdığını belirterek şunları söyledi:

“İlimiz merkez ilçesi, Geyiksuyu köyünde yürütülmek istenen bir madencilik projesine karşı açtığımız davada verilen bir rapor bunu söylüyor. Anadolu Parsı Tunceli topraklarında yaşıyor, buna ilişkin emareler, kanıtlar var. Bir de dünyada sadece Munzur nehrinde yaşayan Munzur Alası da endemik bir tür. Bu coğrafyanın, ülkemizin tarafı olduğu Birleşmiş Milletler sözleşmesi durumundaki Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme hükümlerine göre dünya mirası listesine alınması gerekiyor. Bu çok önemli. Munzur vadisi Milli Parkı, Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmalıdır. Bunun için gerekli işlemler yapılmalıdır. Dersim, Türkiye’de diyebilirim ki çevre mücadelelerinde sonuç alınan tek alandır. Buranın ekolojik önemini her defasını hatırlatacağız.”

Rüzgar Enerji Santrali yetkileri boş sandalyeleri bilgilendirdi Rüzgar Enerji Santrali yetkileri boş sandalyeleri bilgilendirdi

"BU BÖLGE DÜNYADAKİ UYGARLIĞIN TARIMLA BERABER GELİŞMEYE BAŞLADIĞI YER”

Madencilik faaliyetlerinin, madenleri işleme biçiminin gıdamızı doğrudan etkilediğine vurgu yapan Polen Ekoloji’den Umut Şener, “Dünyadan tarımın ilk başladığı alandayız aynı zamanda. Fırat-Dicle Havzası, bereketli hilalin başlangıcındayız. Bu bölge dünyadaki uygarlığın da tarımla beraber gelişmeye başladığı yer. O gün insanın doğayla mücadelesi, hayatta kalma mücadelesi bugün artık bizler açısından insanın, doğayı korumak için şirketlere karşı mücadelesine dönüştü. Bu endüstriyel faaliyetin bütün dünyada ekosisteme verdiği zararı, özellikle üç temel alanda başlıklandırıyoruz; iklim, biyoçeşitlilik ve jeomorfolojik açıdan yarattığı yıkımlarla sonuçlarını görüyoruz” dedi.

“FIRAT HAVZASI TÜRKİYE’DEKİ SU KAYNAKLARININ YÜZDE 61’İNİ OLUŞTURUYOR”

Madenlerin sadece Dersim’in sorunu olmadığını ifade eden TMMOB İl Temsilcisi Uğur Beycan, “Madenler sorunu Fırat havzasının tamamını kapsıyor. Fırat havzası Türkiye su kaynaklarının yüzde 61,5’ini oluşturuyor. Yine bu havza, dünyanın temiz su kaynakları sıralamasında ilk 3’te yer alıyor. Bu havzadaki bir siyanür sıkıntısı Dersim’den Basra Körfezi’ne kadar olan alanı etkileyecektir” dedi.

“DÜNYADAKİ SULARIN SADECE %1’İ TATLI SU KAYNAĞI”

Panelde son konuşmayı yapan ve yerkürede temiz su kaynaklarına ulaşamayan milyarlarca insan olduğunu belirten Munzur Çevre Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Barmagıç ise şunları kayda geçirdi:

“Dünyanın dörtte üçü sularla kaplı. Buna o zaman dünyada su sorunu yoktur biçiminde bakılabilir. Ancak bu su kütlesinin yüzde 97,5’i kullanılamayacak tuzlu su kaynağı. Sadece yüzde 2 buçuğu tatlı su kaynağı ve içilebilir niteliktedir. Onun da yüzde bir buçuğu buzullarda yer alıyor. Sadece yüzde birlik bölümü tatlı su kaynağı. Birleşmiş Milletler verilerine göre bir buçuk milyar insan temiz su kaynaklarına ulaşamamaktadır. 2030 yılına kadar bu sayının 2 buçuk milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla Munzur havzasının ne kadar değerli ve korunması gerektiğini buradan da anlayabiliriz.”