Mehtaplı gecelerde,

     Hep seni andım.

     Belki gelirsin diye

     Boş yere yandım.

     Mehtaplı, Aylı gecelerin, şarkılara, şiirlere,  ilham veren romantik gizemini, anlatan yazıldığı günden bu güne dillerden düşmeyen ünlü şarkısıdır.

     Hafta sonu için gittiğimiz bağda, esinti rüzgâra rağmen, 40 dereceyi aşan sıcak havada, gölgeye hapsolmuş. Gün boyu dışarı çıkamamıştık. Dört gözle, güneşin batmasını, akşamın, serinliğini, beklemiştik.

     Geceyi aydınlatan, romanlara, şiirlere, şarkılara, ilham kaynağı olan MEHTAPLI GECELERİN lambası DOLUNAY, bu gece tutulacak, kırmızıya boyanarak, KANLI AY olarak görülecekti

    Ayın tutulacağını duyan ARYA, ROŞFER, heyecanla ayın doğmasını bekliyorlardı. Karşımızdaki dağın tepesindeki ufuk, giderek aydınlaştıkça ayın doğacağını öğrenen çocukların heyecanı giderek artmıştı. Sık, sık, karşıma geçen ARYA, “Büyük Baba ay, bu gece ışık veremeyecek mi? Niye ışık vermiyor” diye sorup durdu.

     Arya’ya, Ay tutulmasını anlatırken, öğretmenlik yıllarımı hatırladım. Çocuklar, iyice öğrensinler diye uygulamalı yapardık. Hepsinden büyük olan güneşle, dünyayı, ayı, masa üzerine dizerdik. Güneş, aya ışık verip aydınlatmasın diye dünyayla önünü kapatırdık. Küçük bir el feneri ile güneşi ışıklandırırdık. Ayın Güneşin, tutulmasını, yazı tahtasında, şemasını çizerek anlatırken, ayrıca da uygulamalı anlatırdık.

    Ben, ARYA İLE ROŞFER’E, Ayın Güneşin tutulmasını anlatırken, Muhabbet Hanım, masadakilere, geçmiş, çocukluk yıllarında, Ay tutulduğunda, insanların, nasıl gözyaşı döktüklerini, kapanmasın, açılsın, diye yüksek sesle nasıl dualar ettiklerini, kurbanlar kestiklerini, havaya ateş ettiklerini, ayın çok acı çektiğini, darlıkta olduğunu, onu o darlıktan kurtarmak için yapıklarını, anlatıyordu. Döndüm hanıma baktım. “Evet, ben de çocukluğumda aynısına, silahların atılışına, kurbanların kesildiğine,  tanık olmuştum” dedim.

   Beklenen saat geldiğinde, kocaman dolunay, yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Çevrede, çevre köylerde, silah sesleri, yoktu, yanıp sönen telefon flaşları vardı. Giderek kırmızı bir yumağa, topa benzeyen Ay heyecanla izleniyordu. Görüntüyü güzel yakalayanlar, hemen Whats uptan sosyal medyadan paylaşıyorlardı. Giderek kırmızıya boyanan Ay, KANLI AY olmuştu.

  Ayın Giderek kırmızıya boyanması, yüzü kanlı olması, ARYA’YI, korkutmuştu. Büyük Baba “Ay hep böyle mi kalacak” dedi. “Yok” dedim. “Uyumaz, beklersen kalktığını görürsün. Dünya sürekli hareket edip döndüğü için Güneşle, Ayın arasından çıkacak. O zaman Ay güneşten ışıklarını alacak. Bizi aydınlatacak” dedim. Arya ile Roşfer, Ayın tekrar geceyi aydınlatmasını bekleyerek uyumadılar. Ay tekrar ışık saçmaya başlayınca uykuları geldi.

     Mehtaplı gecelerin sihirli, gizeminde, yürümek, gecenin as solistleri CIRCIR BÖCEKLERİNİ, çok uzaklardan gelen köpek havlamalarını dinlemek, ünlü bir müzik topluluğunu, konserini dinlemekten çok daha sizi, rüyalar alemine götürür.

    Mehtaplı gecelerde.