Otizmli Murathan Bozlar, öğretmeni Sedef Mürüvvet Yüce’nin büyük desteğiyle başladığı ebru çalışmalarının ilk sergisini açtı. 22 ile 28 Ağustos tarihleri arasında açık kalan, sergi büyük beğeni topladı.

Sergiyi gezenlere eserleri hakkında bilgi veren Bozlar’ın mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

Murathan’ın öğretmeni Sedef Mürüvvet Yüce, sergi katılanlara “Herkeslere Çığlığımdır” başlığıyla hazırladığı bilgi notunda otizmli çocuklara imkan verilmesi halinde yapabileceklerinin en büyük örneklerinden birinin Murathan olduğunu söyledi.

İşte, Murathan’ın öğretmeni Sedef Mürüvvet Yüce’nin o notu:

Tüm anne Babalara,

Çocuğum ve arkadaşım, otizmli mi, nasıl anladım/anlarım

Bazı farklılıkları görmesi kolay; boy, kilo, saç rengi, göz rengi ve ten rengi gibi. Diğer farklılıklarımız ise görünmez; en sevdiğimiz yiyecekler, en sevdiğimiz kokular ya da özel yeteneklerimiz. İlginç bir şekilde dünyayı görme şeklimiz de farklıdır.

Tüm beyinler farklıdır. Örneğin; ben bir bulut şeklini kıvırcık marula benzetirken sen ise bir koyuna benzetebilirsin. Bu tip farklılıklar, neyi nasıl öğrendiğimizi ve böylece nasıl hissettiğimiz ve nasıl iletişim kurduğumuzu kontrol eder.

Aynı işi farklı teknikler ve farklı bakış açıları ile öğreniriz ve bu nedenle hepimiz farklı şeyler hissederiz. İşin güzel tarafı böylece biz mozaikleşmeyiz, biz ebru oluruz.

Beyin bazen o kadar çok değişik bağlantılar kurar ki, bu da duyuları etkiler; olayları ve etkileşimleri nasıl algıladığımızı ve anladığımızı da buna OTİZM denir.

Otizmli birçok birey var. Belki de otizmli birisini tanıyor olabilirsiniz. Otizmli bireydeki bazı özel bağlantılar, bizim zor bulduğumuz işlerde başarılı olmasını sağlayabilir. Örneğin; matematik, resim, müzik gibi ama aynı zamanda bunun tam tersi de olabilir; arkadaş edinmek gibi.

Bir öğretmen olarak sizlerden ricam; eğer empati kurma yahut duyguyu tam anlamıyla ve farklılıklarıyla tanımak, öğrenmek ve derinleşmek isterseniz; mutlaka bir özel arkadaşınız olsun ve bunları bilerek sevgiyle güzel dostluklar kurun!

Anne ve babalar; sizlere ise diyeceğim şudur ki,

Bazen fanus gibi hissediyor ve düşüp kırıldığında parça parça olabiliyorsun fakat ışığın girmesine, belki de gözlerini kamaştırmasına ve yaşadığını hissetmeye izin vermelisin… Unutmayın ki; her çarpışma bir birleşmedir ve her birleşme de bir yaradılış hikayesi yazar. Fakat mutlak gerçek şudur ki; “bizler mozaik değiliz, bizler ebruyuz!” lütfen özellikle bunu kimseler unutmasın. Unutmasın ki her yeni rengin bize birleşmesinde yeni bir renk doğacağını, hepimiz ne kadar farklıysak o kadar çok bakış açısıyla birlikte yaratıcılığımızın artacağını ve de umutlarımızın sevgi ve heyecanla çoğalacağını bilelim, öğrenelim.

*Habere katkı sunan hemşehrimiz Baydar Özcan’a teşekkür ederiz.