“Evliyalar saygı görmedikleri diyarlardan ya göçerler ya da kendilerine saygısızlıkları yapanları göçertirler.”
Önce çeyrek asra yaklaşan Munzur Baba için verdiğim mücadelelerimden kısaca birkaç başlık aktarayım. 
1.    1992 Yılı DYP, SHP ortaklığı hükümetinde Turizm Bakanı dostum Sayın Abdulkadir Ateş ile Marmaris Mares otelde TURSEB Türkiye Turizm toplantısında karşılaştım. Kokteylde bir fırsatını bulup beni bir kenara çekerek; “Mehmet, bizim bu Demirel ile ortaklığımızın nereye ve ne zamana kadar gideceği belli değil. Sen derhal Ovacık’a git bir proje yaparak Belediye veya Kaymakamlık adına getir de şu Munzur Gözelerine bir şeyler yapalım. Ben Ovacıklı bir anne (yengesi) tarafından büyütüldüm. Oraya akde vefa borcum var” dedi. Hay hay dedim. Marmaris’te topoğrafik olarak Munzur’a benzeyen ABD ve Fransız sermayesi ile Yalancı Boğazda kurulmuş Royal Tatil köyünün projesini alarak Ankara’ya Bakan’ın yanına geldim. Müsteşarı Korel Köymen ve Teknik Daire Başkanını çağırarak birlikte dosyayı ve projeyi inceledik. Teknik Daire Başkanının önerisiyle Dersim kışına ve doğa özelliklerine uygun değişiklik önerilerini alarak Dersim’e geldim. Bu arada Sayın Bakan o günkü Tunceli Valisi Aslan Yıldırım beyi telefonla arayarak adımı verip bu amaçla geleceğimi ve yardımcı olmasını istedi. Oradan hemen Tunceli’ye gelip Vali beyle görüştüm. Yakın ilgi ve alaka gösterdi. Görüşmemiz esnasında o günkü Ovacık İl genel meclisi üyesi Şahin Dokur Bey de girdi tanık oldu. Proje taslaklarını alarak Ovacık Belediye Başkanı Süleyman Akgül beye geldim. Durumu izah edip projede yapılacak değişiklikleri de teknik yetkili Yalçın Çetin beyinde olduğu görüşmede izah ederek teslim ettim. Munzur doğasını bozmadan, mağara şeklinde dağa gömülmüş altmış apart ile sosyal tesisler, konferans salonu ve Munzur zirvesine kurulacak teleferik sistemi vardı. Yaklaşık otuz milyon dolarlık bir proje idi. Projeden ayrıca Munzur gözelerinden başlayarak bizim Karataş köyü ile Eğin’in Baş Bağlar köyünden geçip Arapkir’e geçip Malatya’nın çıkışında bizi batı yoluna bağlayacak bir yol yapılacaktı. Ankara, İstanbul yolu ile ulaşımımızı 225 kilometre kısaltacak bir proje. Başta o günkü Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Kocademir olmak üzere tüm Tunceli illeri gelenleri karşı çıktılar. Bana söyledikleri şu idi. Mehmet eğer o yol açılırsa Ovacık’ın Tunceli ile irtibatı koparsa Tunceli ölür. Bir köye dönüşür. Mazgirt, Pertek, Hozat ve Çemişgezek’in irtibatı ve alışverişleri Elazığ ile oluyor. Nazımiye ve Pülümür’de Erzincan ile iş ve alışverişte. Bu altı ilçe buraya yalnız resmi işleri için geliyorlar. Tunceli’yi besleyen tek ilçe Ovacık’tır. Onu da sen koparırsan Tunceli biter. Tuncelilerin engellemeleri bu projeyi engelledi.b17dd202-fafa-47a3-9d07-13d65ab6c28b.jpg
2.    2009 da Onur Öymen’nin TBMM söylediği, “ Atatürk Dersim’de analar ağlamasın dedi mi? Siz neden Dersimlilerin analarını ağlatmıyordunuz?” anlamındaki sözlerinden sonra Dersim meselesi gündeme oturdu. Kuzenim Dilaver Eren’nin organizasyonuyla Dersim Vakfı başkanımız Kazım Arık beyin Başkanlığında 1 Aralık 2009 da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’deki ofisinde iki saat kırk beş dakika süren bir görüşme yaptık. On kişilik heyetimizde Dersim’den gelen tek kişi ben olduğum için bana üç kez söz hakkı verildi. Ben yalnızca Munzur konusunu anlattım. Mealen şöyle dedim. “ Sayın Başbakanım, Dünya Müslümanları için Mekke ve Kâbe ne ifade ediyorsa Dersim Alevileri için Munzur’da aynı şeyi ifade ediyor. Munzur bizim kutsalımızdır. Şimdi yarım kalmış bir proje nedeniyle kanalizasyonlar Munzur’a karışıyor ve siz de barajlar yaparak Munzur’u yok ediyorsunuz.” Ben bunları söyleyince toplantıda olan Bakanlarına dönerek; arkadaşlar biz niye bu insanların kutsalına dokunuyoruz. Başka su mu kalmadı. Kim yapıyor bu projeyi? Hüseyin Çelik Bey, Orman ve Su işleri Bakanımız Veysel Eroğlu bey dedi. Yeniden bir çalışma yayıp bana getirsin dedi. Ve yarından tezi yok. Hemen bir proje yapılarak Munzur’un iki yakasından başlayarak Tunceli merkeze kadar gidecek kanalizasyon şebekesini yapalım dedi. Ben yeniden müdahale ederek, efendim ben gelirken yarım metre kar yağdı. Kışın iki metre kar yağar. Kışın orada çalışılmaz dedim. Başbakan elindeki kalemi not defterinin üzerine atarak; yok canım, o kadar da değil, bizde biliyoruz biraz dedi. O sırada başkanımız Kazım Arık Bey söz alarak, ben orada orman şefliği yaptım. İki metreden de fazla hatta üç metre kar yağar dedi. Efendim Mayıs ayından önce başlanmaz dedim. Peki, o zaman Mayısta başlayalım dedi. Hangi eller nasıl dokunduysa bu projede engellendi.
3.    2012-2013 yıllarında Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz Bey ile görüşerek Munzur’un kurtarılması ve doğaya uygun olarak proje yapılması için ricada bulundum. Hemen Fırat Kalkınma Ajansına talimat verdi. Bölge Müdürü ve Teknik Koordinatör ile beraber Tunceli ve Ovacık’a geldim. O günkü Vali Mustafa Taşkesen ve İlçe Kaymakamının da onay ve desteğini aldım. Proje yapıp getirin hemen yapalım dediler. Hemen Ovacık evladı olarak peyzaj mimarisinin ilk mezunu olan yetkin hemşerim Kenan Ölçmez’i çağırdım. Beni kırmayarak İstanbul’dan uçağa atlayıp geldi. Kaymakam beyi de alarak gözelere gittik. Günlerce gerekli ölçümler ve çalışmalar yapıldı. Proje tamamlandı. En zor olanı da Erzurum Anıtlar Kurulundan izin almak oldu. Kenan Bey onu da başardı. Tüm bunlar için bir tek kişi ve kurumdan bir tek kuruş alınmadı. Tüm masraf ve harcamaları ben ve Kenan Bey kendimiz yaptık. Munzur’un doğasını koruyup kollayan bir anlayışla yapılacaktı her şey. Ama Ovacık’ta bir dedikodu başlatıldı. Mehmet Yürek ve Kenan Ölçmez Munzur gözelerini alıyorlar. Bu vd engeller bu girişimi de engelledi.
Geçen yılın Valisi Tuncay Sonel beyin sekiz milyon liralık Munzur projesi uygulamaya başlayınca yeniden bir muhalefet korosu başladı. Peki, siz ne istiyorsunuz? Kendiniz bir şey yap(a)mıyorsunuz. Yapılana da engel oluyorsunuz. Böyle giderse Munzur’u pisliklerinizle boğacaksınız. Ben şahsen üç Belediye Başkanı, dört Kaymakamın görev süreleri boyunca Munzur’da dilencilik yaparak gelenleri son derece rahatsız eden bizleri de mahcup ve rencide eden dilencileriyle uğraştım ama engelleyemedim. Sizlerden bu konuda bir şey yapanınız var mı? Bahçemde yetiştirdiğim salkım söğütlerden altı tane götürüp Munzur’a diktim. Ama Gözeler köyü halkının keçileri ve davarı yedi. Sizden Munzur’a bir çalı diken var mı? Veya Munzur’a çöp atmayanınız, balığını yemeyeniniz var mı? Ben içinizde Av Barış Yıldırım haricinde Munzur’a emek veren başka birini göremedim. Arıtma yapın, Munzur’a atıklar karışmasın diyebilirsiniz. Ama hiçbir şey yapma diyemezsiniz. Munzur’un doğasını bozmadan yapın diyebilir, alternatif projeler yapabilirsiniz ama hiçbir şey yapma diyemezsiniz. Bu haliyle zaten Munzur her gün kirlenerek ölüyor. 
Evliya Munzur’un sırrı fiziki ve ruhani piru paklığında, temizliğindedir. Siz de ne kadar temizseniz o kadar Munzur’a yakınsınız. Ne kadar kirliyseniz, Munzur’dan o kadar uzaksınız. 
Nuh Peygamber ile kuşakdaş, İbrahim Peygambere tek koçunu vererek oğlu İsmail’i kurban olmaktan kurtaran ve Hızır ile yoldaş Munzur’a gölge etmeyin, başka ihsan istemez. Nuh’un kuşakdaşı, Hızır’ın yoldaşı Munzur’un makamına Kemalistlerin diktirdiği levhadaki Munzur’u Hacca gönderen yalan tabelasına selam durup saygı duruşunda bulunuyorsunuz ve buna karşı bir tepkiniz yok. Ama Munzur’a yapılacaklara iyi de olsa karşısınız. Sakın bu Munzur’u yok etme maskesi altında Ovacık’ı yok etme projesi olmasın. Baskı olduğu daha dünkü Türkiye’de, Nazımiye ve Pülümürlüler ben Erzincanlıyım derlerdi. Mazgirt, Pertek, Hozat ve Çemişgezekliler biz Elazığlıyız derlerdi. Dersimlilik bir tek Ovacıklılara kalmıştı. Bu günde Tunceli’yi ekonomik olarak besleyen tek ilçe Ovacık. Son yıllarda artan turizm potansiyeli ile ilgi merkezi olan Ovacık’ı kıskanma, engelleme girişimi olmasın? 
Özetle Munzur’un doğasını bozmadan, kirletmeden yapılacak bu vb her projeyi destekliyorum.
Siz de ya yapın. Ya da susun. İlk sözü, içinizden Munzur’a bir ağaç dikmiş, Munzur’dan bir ağaç kesmemiş, Munzur’a bir çöp atmamış, Munzur’un tek balığını yememiş kişi söylesin dersem kaç kişi kalırsınız? 
Gölge etmeyin ihsanınız istemez. Munzur’a insaf edin yeter.