7 Haziran seçimlerinde, CHP’nin Dersim’de aldığı sonuç üzerinden Sayın Kılıçdaroğlu’na yönelik değişik yorumlar yapılmaktadır. Yapılan yorumların başında da özellikle “Kılıçdaroğlu’na hemşehrileri sahip çıkmadı” veya “Dersimliler baba ocağında, kendi evlatlarına ayıp ettiler” gibi duygusal ve yüzeysel değerlendirmeler yaptıklarını görmekteyiz.

                Bu yorumları yapanların çoğu da Dersim dışında yaşayan; senede veya birkaç yılda bir Dersim’e piknik yapmaya gelen tuzu kurular veya CHP sayesinde siyasi bazı kazanımlar kazanmış kişiler.

                Bir başka yorum yapan kişiler de Dersimle hiç ilişkisi olmayan, sol düşünceyle CHP ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, sırf bu konu üzerinden Sayın Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek fırsatı bulduklarını sanan siyasi akıl fukaraları.

                İkinci gruptakileri muhatap almaya bile değmez. Bizim muhatap aldıklarımız birinci gruptaki insanlarımız. Sonuçta onlar da bizim insanlarımız. Onlar bu yorumları siyasi bir çıkardan ziyade, Kılıçdaroğlu şahsına duydukları hemşerilik aidiyetlerinden kaynaklanan duygusal, samimi ifadeler olduğunu biliyoruz.

                Bunları belirttikten sonra asıl konuya dönmek istiyorum. Yani son seçimde, Dersim’de çıkan sonuca, çıkan sonuçta hepimizin bildiği gibi çok yükü bir farkla Dersim Halkı oyunu HDP’ye vermiştir.

                Dersim toplumunun sosyal-siyasal yapısını iyi bilenler; bu sonucun gayet normal olduğunu en baştan hemen belirtirler. Başka bir deyişle, Dersim Halkının aldığı bu siyasi kararın çok doğru olduğunu, bu kararın Kılıçdaroğlu’nun şahsına yönelik bir eylem olmadığını söylerler.

                Dersim, tarihin her döneminde ezene-güçlüye karşı haksızlıklara direnen bir toplumdur. Hiç bir zaman güçsüzün karşısında güçlüden; ezilenin karşısında ezenden yana olmamış bir toplumdur. Bu duruşundan dolayı çok bedeller ödemiş ve halen de ödemektedir.

                7 Haziran seçimlerinin normal bir seçimden öte, Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir seçim olduğunu en iyi bilenlerin başında da Dersim Halkı gelir. Dikta yönetimine zemin hazırlayacak bu seçimin sonuçlarını en iyi tahlil edebilecek kadar siyasi birikimi olan Dersim Halkının verdiği bu irade çok doğal ve saygı duyulacak bir karardır.

                Yıllarca faşizme karşı mücadele etmiş ve de duruş sergilemiş bir toplumun vereceği en doğru karar da budur.

                Şimdi böylesine kritik bir seçimde Dersim Halkının verdiği karardan dolayı olayı Sayın Kılıçdaroğlu’na karşı bir haksızlıkmış gibi göstermek çok yanlış ve de ayıptır.

                Son seçimde CHP’nin Dersim’de aday belirleme yönteminin doğru olup olmadığı; il teşkilatına Dersim dışından birisinin atanması gibi konular tartışılabilir. Bunlar ayrı konular.

                Benim ısrarla belirtmek istediğim husus şudur: 7 Haziran seçimlerinde Dersim Halkı Türkiye Halklarının demokrasi sınavında verdikleri onurlu mücadelede geride kalmış olsalardı, bugün bu ayıbı tartışır olacaktık.

                Son olarak da rahatlıkla şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Kişiliğine ve geçmişine her zaman saygı duyduğum Sayın Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmayıp da Dersim’de yaşayan “Dersimli Kemal” olsaydı oyunu kime verirdi?

                Sayın Kılıçdaroğlu beni bağışlasın, haddim olmasa da oyunu bu seçimde HDP’ye verirdi; derdim.

                Yaşamı boyunca, demokratik değerleri içselleştirmiş, çağdaş yaşamı önemsemiş, haksızlara karşı haklıların, ezenlere karşı ezilenlerin yanında yer almış, aydınlık sevdalısı biri olan Sayın Kılıçdaroğlu bu özelliklerinden dolayı bugün Dersim’de yaşayanlar gibi davranırdı diye düşünüyorum.