Altmış bir hicri yılında on Muharremi'nde meydana gelen elim olaydan sonra alemi İslam arasında ortalık toz duman oldu. Kerbela esirleri Şam'a Yediz'in sarayına götürüldüklerinde Şam Halkında Yediz'e karşı bir infial uyandı.

Yezid, bunu önemek için Kerbela esirlerine gayet nazik davrandı ve onlara benden ne istiyorsunuz diye sorduğunda İmam Zeynel Hazretleri ona üç öneride bulundu. Bir izin ver de Kerbela'ya gidip şehitelri defin edeyim dedi. Yezid buna evet dedi. İkincisi Cuma günü camide bir hutbe okuyayım dedi. Yezit istemeyerek buna da razı oldu. Üçüncüsü izin ver de bu çoluk çocukları memleketim olan Medine'ye götüreyim. Yetiz buna da razı oldu. Olayı (Halikati şuheda) yani saadete ermişlerin bahçesinde olarak aynen yazıyorum. Yalnız buradan izniniz ile o alaydan ayrılarak bir söyleşiyi yazdıktan sonra tekrar mevzuya döneyim.

İmam Hüseyin küçük oğlunu onlara gösterip su istediğinde bir ok atılarak o masum şehit edilince imam girey döndü feeryadı figan içinde olan kadınları teselli etmek için şöyle seslendi: Ey peygamber Ehli Beyti ve ey imamet gülzarının rüzgarları göklerin belası yere inince eserleri bütün kainatı kaplar ve kafirlerle Müslümanlar hep birlikte bu minetin içine girerler. Fakat ikisini birbirinden ayıran şey müminin belaya karşı sabır göstermesi. Ötekilerin de sızlanmalarıdır der. tekrar mevzumuza dönelim. İmam Zeynel Cuma günü minbere çıkıp şunları söyledi: Bütün Şamlıların huzurunda ey kavim ben (Süphanellezi esra)'nın misafirliğine varisim (fekane kabe kevseyin ev edna) harem sarayı hareminin komşusuyum. (Ene medinetül ilmi) kapılarının anahtarının inci dişlisiyim. (La es efeykum edna)ibaresinin mezmunuyum. (Hayırul aslabın) nuftesiyim. Ben ismet bahristanının çiçeğiyim. Temizlik gülünün goncasıyım. Ali murtezanın gönül yemişi, Hasani muctebanın gözü nuru ve Kerbela'da şehit olan Hüseyin'in gönül sururuyum. Manevi halifelik mesnedi babamdan bana hediyedir. Surri saltanak taht annemden bana mevrustur deyip uzun bir hutbe okuyanca Yezid müezzine işaret ederek kamet getirmesini söyledi. Müezzin ayağa kalkıp Alluhu Ekber deyin. İmam etimle canımla ona şahidim dedi. Müezzin eşhedü enne ilahe illallah deyince ona da şahidim dedi ve müezzin eşhedü enne Muhammed'e Resulullah deyince imam şerefli sarığını çıkarıp imamın önüne koydu. Ey müezzin şimdi ismini andığın Muhammed'in hatırı için biraz sabır et dedi. Müezzin sesini kesince imam kimseden çekinmeden şunları söyledi: Ey kötü yola sapmış olan melun Yezit dedi. bu kerem sahibi peygamber ki ismi minberlerin zihniyetidir senin ceddin midir yoksa benim ceddim mi. Bu büyük şana sahip zat kı ismi büyük küçük herkesin virdindedir. Sana mı daha yakındır yoksa bana mı. Eğer bilmem dersen bu bilmezliğin ne garip bir kemal derecesidir. Eğer bilirim dersen bu ne yanlış hayal ne batıl düşüncedir. İtibarsız dünyanın çör çöpü uğruna akıbetinin sarayını viran edip peygamberin torununu susuzluktan şaşırtıp bela oklarına hedef tutuk cefa kılıçlarına siper edip şehirden şehre gezdirip gurbet mihnetine müptela eyledin. Bu olaylardan sonar Ehli beyt esirlere Medine'ye geldiler. Ömürlerinin sonuna kadar Kerbela acısı ile yanıp tutuştular. Diyorlar ki İmamı Zeynel Abidin bu olaydan sonra güldüğünü gören olmamış ve kendisinden sorulduğunda bir kuşluk vakti ailemden on kişinin kılıçların altında can verdiğini gördüm. Siz bunu unutacağımı mı sanıyorsunuz. Bu yara çok derin bir yaradır. Bu yaradan bu topluluk tamamen dağıtıldı ihanetler suikastlar intikamlar biribirine karıştı.

Zalimin zulmü o gün üstün fakat o gün üstün olanlar unutuldu, lanetle anılır oldular. Fakat o gün zulme uğrayıp yenilenler ise bugüne kadar anılıyorlar ve kıyamete kadar da anılacaklardır. İmamet bahçesinin dördüncü dalı olan İmam Zeynel Abidin dünyadan göçtükten sonra aniden yüz hane aç kalıyor. Bu yüz hane her sabah kalktıklarında kapularının önüne bırakılmış yiyecek bulurlardı. Fakat kim tarafından bırakıldığı bilinmiyordu. Ancak imam hakka yürüyünce herkes fark etti ki bunu bırakan İmam Zeynel'dir.

DUAZDE İ İMAM

Ali ismi dört kitapta okunur

La ila he illallah hu yazılı

Zikir eden ezazuldan sakınır

La ilahe illallah hu yazılı

İllallah şahım illallah

Hak birdir Muhamded Resulullah

Ali mürşit güzel şah

Eyvallah şahım eyvallah

Hak la ilahe illallah

Hacı Bektaşı Veli ismi dilderi

Muhammed'in ğup cemali güldedir

Fatima ananın gözü yoldadır

La ilahe illallah

İmam Hasan bahçesinde bir gül açıldı

Şah Hüseyin'in tazelendi saçıldı

Hurilere hülle olanlar biçildi

La ilahe illallah hu yazılı

İmam Zeynel parelendi akıyor kanı

Muhammed Bakır kazanda yıkıyor donu

İmam Cafer ele aldı erkanı

La ilahe illallah hu yazılı

Kazım Musai Rıza'nın destinde

Taki Naki Askerinin postunda

Cebrailin kanadının üstünde

La ilahe illallah hu yazılı

On İki İmamın saçında leylim var

Bunca erenlerin sende meyli var

Şah Mehdi'nin boynunda hameli var

La ilahe illallah hu yazılı

Şah Hatayım derdim ilacına

Yüz sürelim Muhammed'in tozuna

Fatima Ananın saçı ucuna

La ilahe illallah hu yazılı

Dileğim temennim ricam, minnetim yüce mevlam bendei ehli beyt, darda, zorda bırakmaya. Hakkın ve hakikatin güzergahı yolumuz ola. On İki İmamlar yardımcımız ola.

Halla Halla.