Yıl 1972, 6 MAYIS, sabahın, erken saatiydi. Okulun bahçesinde hızlı adımlarla dolanıp duruyordum. Köyün içinden çıkan Mehmet Ali Ekinci, Erzincan’dan, görev yaptığım BÖGÜRTLENLER köyüne, göç etmiş bir aileden, İstanbul’da, uzun yıllar, yaşamış, günün haberlerini, radyodan izleyen köyün kültürlü, kibar bir insanı, hızlı adımlarla, bana doğru geliyordu. Yanıma yaklaştı. Küçücük mavi gözleri kocaman kocaman açılmıştı. Üzgün bir haldeydi. ‘Hocam DENİZLERİ sabaha yakın astılar. Dedi. Başımı salladım. Acımızı, üzüntümüzü, saklamak için hiç konuşmadan yüzlerimizi başka yönlere çevirdik. Hiç konuşmadık. Çıktı. Gitti. Akşama kadar bahçede dolandım. Durdum.

     O, yakışıklı uzun boylu, hiç bir terör eylemine karışmamış. Hiç bir cana kıymamış. Ülkesinin bağımsızlığını, emekçilerin, haklarını, özgürlükleri, savunmuş, bir devrimciydi, iki arkadaşı ile birlikte asmışlardı. Bütün gece uymadan, beklenen acı, haber, sabahın erken saatlerinde radyodan ilk haber olarak duyurulmuştu.

2669579_810x458.jpg

    O, büyük DEVRİMCİ, idam sehpasına gülerek, korkusuzca başı dik yürümüştü. Sehpada dik, gür bir sesle haykırmıştı. ‘Yaşasın. TÜRK ve KÜRT Halklarının kardeşliği, Yaşasın işçiler. Kahrolsun emperyalizm. Demiş. Ayağı ile sehpayı tekmeleyerek. Ölümsüzleşmişti. Asılmasını isteyen savcıyla, cellatlar, Şaşkınlık içinde ürpermiş. Korkmuşlardı. Arkadaşları da onun gibi başları dik sehpaya yürümüş. Haykırarak sehpayı tekmelemişlerdi.

     Onlar, hiçbir şahsi çıkar gözetmeden halkımızın, bağımsızlığı ve mutluluğu için savaşmışlardı. Bunu, kendilerini yargılayanların yüzüne haykırmışlardı. Onlar halklarımızın gönlünde ölümsüzleşmişlerdi.

    Onları, idam sehpasına gönderenler, siyasiler, DEMİRELLER, idam kararı verip övünerek kalemlerini kıran sözde emir kulu yargıçlar, kısa sürede cellat kimlikleriyle silinip giderlerken, ölümle cezalandırdıkları, DENİZLER, ölmemiş. Yaşıyorlardı, yaşayacaklardı.

    HABERTÜRK TV, düzenlediği oturumda. Bayan sunucunun, DENİZLERİN idam yıl dönümünü hatırlatıp, anması, ekrana getirmesi, büyük bir yayın kanalına yakışanıydı. ONLAR ÖLMEDİLER.

  +        +    +

    KAN KOKAN DERSİM SAYFASI

    1938 yılları, bizler henüz doğmamışız. Yeni kurulmuş. Cumhuriyetin. Devletin, yasalarına yeterince uyum sağlayamayan DERSİM Halkını, ıslah etmek gerekçesi ile Devlet tarafından, DERSİMDE ıslah hareketi başlatılır. Bu ıslah hareketi, bir cumhuriyetin, bir hukuk devletinin yapacağı bir ıslah hareketine benzemez. Bu ıslah hareketi, bir katliam hareketidir.

    Tarihte yaşanan katliamlardan daha farklı, daha acımasız, bir katliamdır.

    Katliamda, mermiler harcanmasın diye, insanlar, silahların dipçikleri ile başlar ezilerek katledilirler. Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, ayırmadan katledilirler.

     Topluca uçurumlardan atılarak katledilirler. Topluca çocuk kadın ayırmadan kurşuna dizilerek öldürülürler.

    Katliamları yaşamış bir görevli asker, ağlayarak anlatır.500 -600 kişiyi kol kola takarak dizdik. Ağır makinalı ile taradık. İçlerinden bir kadın kaçarak kendini suya atarak kurtuldu. Anlaşıldığına göre kadın çocuk ayırmadan topluca katledilmişler. Cesetleri, HARÇİK suyuna atmışlar. HARÇİK suyu günlerce kıp kırmızı kan akmış.

99e7ad50-14e3-44dc-aa36-a6e0356a73e2.jpg

    Bir başka asker ağlayarak anlatır. Mağaraya bomba atıp içeri girdik. Hepsini dışarı çıkardık.7 si erkek, diğerleri kadın çocuktu. Hepsini, üst üste yığarak gaz yağı döküp canlı canlı yaktık. Bütün mağaralarda saklananlar, yaşlı, kadın, çoluk çocuktu. Hepsini yakarak öldürüyorduk. Diyor

    O kadar çok toplu katliam yapılmış ki O temiz MUNZUR Suyu Aylarca kırmızı kan karışık akmış.

    Bu ıslah hareketine karşı çıkan DEMENAN Aşireti için toptan yok etme kararı alınır. Olaylardan yakından uzaktan ilgisi olmayan bütün DEMANAN aşiretinin çocuk kadın yaşlı ayırımı yapılmadan katledilmesi emri verilir. Rahmetli Babam anlatırdı. Halam yani Babamın ablası DEMANAN Aşiretinden biriyle evlidir. Babam muhtardır. Köyde olmadığı bir gün, jandarmalar gelir. Kadın çocuk ayırımı yapmadan hepsini toplayıp götürürler. Babam koşarak ilçeye gider. Jandarma komutanı, Yüzbaşının, yanına çıkar. Toplayıp getirdikleriniz. Benim yeğenlerim. Der. Yüzbaşı babamı tanır. Önce bir şaşkınlık yaşar. Sonrasında bir yazı verir. Git yeğenlerini al götür. Der. Babam toplama yerine gider. Jandarmalar yeğenlerini seç al götür .’Derler. Babam, yeğenlerini seçerken babamı tanıyan çevre köylerden insanlar.’ Ahmet Ağa, bizi de kurtar. Diye yalvarır. Feryat ederler. Babam,’ Onların sesi hala kulaklarımdadır. ’Derdi. Jandarmalar buna izin vermezler. Topladıkları insanları çoluk çocuk, kadın ayırımı yapmadan her zaman götürüp kurşuna dizdikleri Mazgirt Kalesinin önündeki GÖLBAĞINDA kurşuna dizerler. Kurşuna dizdikleri insanların cesetleri gömülmez. Orada açıkta kalır. Kurt kuş yer. İlçede aylarca kokudan durulmaz. Ortaokulu, okuduğumuz yıllarda, katliamdan hala kalan kemiklerin hala GÖLBAĞINDA görüldüğü söylenirdi.

     Rahmetli abim anlatırdı. ‘8 yaşımdaydım. Çaya inerdik. Çayda göllerde suda yüzen çocuk cesetleri görürdük. Çay kırmızı bulanık akardı. Korkumuzdan girip yüzemezdik. Derdi. Bizim Mazgirt ilçesi büyük toplumsal katliamlardan uzak, olayların dışında olmasına rağmen, GÖLBAĞI mevkiinde, olaylardan yakından uzaktan ilgisi olmayan binlerce insan, çocuk, hatta bebek, yaşlı kadın ayırımı yapılmadan soy kırım yapılarak kurşuna dizilmişlerdir.

   Rahmetli Annem anlatırdı. Yine topluca bir katliam, kurşuna dizilme yapılmak istenirken, sevindirici bir haber gelir. Mareşal Fevzi ÇAKMAK af çıkarır. Komutanlara emreder artık kurşuna dizmeyin. Der. Haber kurşuna dizilmek üzere bekleyenlere ulaşır. Kurşuna dizilmeden salıverilirler. Annem Derdi. İnsanlar sevinçten ağlayarak bağırırlarmış. ‘çok yaşa Paşam. Derlermiş.

   Katliamdan geride kalanlar ise Batı illerine sürgüne gönderilirler. Küçük kız çocukları da ailelere evlatlık olarak verilir.

    Katliam sonrası, DERSİM adı kaldırılarak TUNCELİ adı konur. Tarihi DERSİM adının kullanılması adeta yasaklanır. Bu yasak Sayın CUMHURBAŞKANININ, DERSİM sözcüğünü kullanarak,’ DERSİM Hareketi bir katliamdır. Açıklaması ile korkular giderilir. DERSİM adı özgürleşerek kullanılmaya başlanır.

   DERSİM KATLİAMININ kayıtlı olduğu tarih sayfaları, kan kokmaya devam edecektir.

   +     + 

   ANNELER GÜNÜ

     Elleri öpülecek, Benim annemin, bütün annelerin günüdür.

Anneler, en büyük sevginin tarifi ifadesidir. En büyük sevginin AŞK olduğu söylenir. Gerçek değil. Büyük sevgi diye tanımladıkları aşk, çok azının dışında, uzun sürmeyen kısa zamanda sönen, Sevgilerdir. Sönmeyen bir ömür süren tek ölümsüz sevgi, ANNE sevgisidir.

     Sevgi duygusunun en büyüğünü yaşayanda ANNEDİR. Çocukları için ölümüne sever. Bu sevgi azalmadan, sönmeden artarak bir ömür sürer.

      Anneleri üzmek, bence çok ağır bir suçtur. Anne af etse de çocukları için suçtur.

     Annemi kaybedeli uzun yıllar olmasına rağmen onu hala çok seviyorum. Onu hatırladıkça mutlu oluyorum.

    Bütün annelerin ellerinden öpüyorum.

   11022.jpg