Gazete yerime, hızlı adımlarla girdi. Bir kaç adım mesafede durdu. Maskenin altında, “Gazeteci, beni tanıdın mı?” dedi. Baktım. Tanıdık biri olmalıydı. Tanıyamadım. “Nasıl beni tanımazsın. Yoldaş. Seninle az mı kavga ettik” dedi. Sesi, ele vermişti. Yıllardır göremediğim, FRANSA’YA, gitmeden önce, çok yakın Bir arkadaşımdı. Haklıydı. Sürekli tartıştığımız, devrimci kimlikli biriydi.

   Çok istediğimiz halde kucaklaşamadık. Üstelik çok uzak yoldan Fransa’dan gelmişti. CORONA tarafından esir alınmış, bu günün dünyasında, el sıkışmaya, kucaklaşmaya, öpüşmeye, izin yoktu. Hasretimizi uzaktan maskenin altında, giderecektik. Burada ikamet eden aile yakınları için gelmişti.

   Esaretin yükünü, O, daha çok hissetmişti. Uçaklar, bekleyişler, inişler kalkışlar, Yaş sorunu, maske altında, adeta işkence çekerek geldiğini söylüyordu. Bütün Avrupa’nın CORONA tarafından esir alındığını, maske ile kapatıldığını söylüyordu.

  Gözlerini iri iri ayırarak, “Söyle yoldaş, bizim dünyamıza ne oldu. Bu daha önce yaşadığımız dünya değil, Sanki bizlerde, uzaylıların yaşadığı benzer bir dünyada yaşıyor. Oraya taşınmış, gibiyiz. Özgürlüksüz bu dünya bizim dünyamız değildir” dedi.

   Gülemedim. Çünkü yoldaşım, haklıydı. Bu bizim daha önce özgürce, yüzlerimizi, kapatmadan yaşadığımız, dünya değildi.

   Sevdiklerimizin, hasret kaldıklarımızın, gülen yüzlerini, göremiyoruz. Hemen her gün özlem duyduğumuz, torunlarımızı, çocuklarımızı, doyası ile seyredemiyoruz. Sarılıp, kokularını alamıyoruz. CORONA canavarının, koyduğu yasaklara, bütün dünya uyduğu gibi bizde uymak zorunda kalıyoruz. Sanki o canavar, her gün bizi izliyor. Gibi.

    Kahvelerimizi yudumlarken, gurbetçi yoldaşım, durmadan sordu. Gözeleri sordu. Munzur Vadisinde piknik yaptığı, balık avladığı, günleri anıları anlattı. DÜZGÜN BABA’DAKİ Provokasyonu okumuş, ona üzüldüğünü anlattı. Uzun yıllardır göremediği KUTU DEREYİ, ZAĞGEYİ, sordu. Dağ keçileri ile ilgili haberleri izlemiş. Orman Bakanlığının, DAĞ Keçilerini öldürme ihalesini iptal ettiğine, sevinmiş. Kınalı keklikleri sordu. Uzun süredir. Bir kaç yıldır göremediğim, kınalı keklikler için haberim yok dedim. Şaşkınlıkla ,”Nasıl olur. Sen onları çok severdin. Görmek için dağı bağı gezerdin” dedi. Haklıydı. Çok seviyordum. Doğada yaşam alanları daraldıkça, doğa katilleri arttıkça onların da nesli giderek azalmıştı. Eskisi kadar göremiyorduk.

   Tunceli’deki değişimleri konuştuk. MAMEKİ Parkı ilgisini çekmiş. Gidip gezmiş. Genişleyen çift şerit yollar dikkatini çekmiş. “Havasını suyunu, her şeyini özledim” diyordu. KOMÜNİST Başkanı, görmeyi, tanışmayı, çok istemiş, rahatsızlığına çok üzülmüş. Gidip göremeyeceği için üzülmüş.

   Giderken, “Yoldaş, DERSİM’İ özledim. Gidip gezeceğim. Tekrar görüşürüz” dedi. El salladı.

   Arkasından,  el salladım. “Haklısın Yoldaş” dedim.