Uzun yıllardır yaşanmayan sıcaklar,  deyim yerindeyse, bu yıl yaşamı kasıp kavurdu.

Gece sıcaklardan uyuyamayan GİZEM’İN, sabah gazete dağıtımdaki uykulu hali yalnız onda değil, yaşadığımız sıcak günlerde, hemen hepimizde yaşanır oldu.

  Sokaklarda gün boyu koşturan şehrimizin sakinlerinden köpekler, sıcaklarda kayboldular. Onları, Güneş battığında, Akşam serinlediğinde, SEYİT RIZA Parkında görürüz. Sulanmış çimenlere yatarak, kendilerini seyreden çocuklara, gözlerini açarak, göz kırparlar. Seyit RIZA’NIN önünde hemen her akşam, düzenlenen halk müzik konserlerine, bazen havlayarak eşlik ederler. Sıcak günün sonunda gözlenen renkli kareler olur.

   DERSİM tarihinde, önemli bir yeri olan KIŞLA binasının DERSİM MÜZESİ adı altında ZEYDANLI ŞİRKETLER Gurubunun üstlendiği restore çalışmaları, yeniden hızlı bir şekilde başladı. Tamamlanması, sonrası Kültür Bakanlığı tarafından hizmete açılması, şehrimizin yaşamına büyük bir zenginlik katacaktır. Kültür Sarayı konumunda, sinema, gösteri, konferans salonları, olan tarihi eserlerin, yöresel ürünlerin, endemik türlerin, el emeği yapımların, sergileneceği, görücüye çıkacağı bir DERSİM KÜLTÜR EVİ olacaktır.

    500 metrekare alan üzerine kurulu KIŞLA Müzesi, Kültür Evi projesi, yakın tarihte, hayatta geçeceğinden, daha önce, Belediye Başkanlığı tarafından, müzenin yanı başındaki eski halin yerinde, kurulması planlanan, KÜLTÜR SARAYI, projesine, ihtiyaç kalmadığını, aynı proje, kapsamında, günümüzde, özelliklede, şehrimizde, öncelikle ihtiyaç duyulan park sorununu, çözmek için iki katlı oto park, üstünde de, çocuklar için oyun parkı olan, halkın gelip oturup, dinlenebileceği, temiz havayı soluyabileceği, çimenli, çiçekli,  bir parkın, yapımının, daha uygun olacağını, dile getirenlere, “yerinde bir projedir” diye ben de katılmıştım.

    Her sabah iş yerine giderken, yolum, öğrencilik yıllarımda, iç avlusunda top oynadığımız, tanıdığım, evlerine, gidip geldiğim, yakın ailelerin, oturduğu kışla binasının yanından geçer. Her geçtiğimde, yaşadığım yılları yeniden yaşarım. Zaman, zaman, durur seyrederim. Restore çalışmalarını yürüten ekipte mühendislik görevini yapan ELİF HANIM’IN, dikkatini çekmiş olacak ki, sordu. “Hocam siz buradan geçerken hep, pür dikkat izlersiniz. Çalışmalarımızı bu kadar yakından mı, izlersiniz” dedi. Ona Tarihi KIŞLADA, geçmişte, yaşadığım tarihini, anılarımı anlattım. “Geçmiş anıları, aynı mekânda yeniden yaşamak, anmak, yaşamı renkli kılan canlı tutan anılar olmalıdır” dedi.

   Kışla sonrası yolum, hemen her gün, sevgisine doyamadığımız GÜRAY’IN, Seyit RIZA Parkı’nın kenarındaki çeşmesine düşer. Gülerek selamlarım oğlumu. Yanı başında, ayakta sohbet ederiz. Sonsuzluğa gittiğinin sonrası, onun yaşamadığı, bizim yaşadıklarımızı, merak edebileceklerini, anlatırım. Yaşamında, dünyası sayılan bize bıraktığı DENİZ’İN, giderek büyüdüğünü, yakışıklı bir öğrenci olduğunu, Onu merak etmemesini anlatırım. DERSİM’İ anlatırım, ARYA’NIN, ROŞFER’İN, babalarının öğretmenlikten ihraç edildiğini, ülkenin giderek hukuk devletinden uzaklaştığını, ülkede hak ve özgürlüklerin, kısıtlandığını, olağanüstü halle yönetildiğini, anlatırım. RONYA’NIN kendisi gibi yüzmeyi çok sevdiğini, KANOLARLA, Munzur’da tur attığını söylerim. Onu çok özlediğimizi, özleminin, her gün katlanarak artığını, söylerim. Annesinin kurumayan gözyaşlarını anlatırım. Öpücükler göndererek el sallarım.

   Hemen her sabah tepebaşının üstünde gökyüzünde, topluca gösteri yapıp, bağırıp çağıran kargalara da el sallarım.

   Her geçişimde yaptığım gibi SEYİT RIZA’YI, gülümseyerek selamlarım.

   Merkez şehir halkının, gelip dinlendiği, nefes aldığı, Munzur’u, seyrettiği, çocuklarını, kurulu çocuk parkında oynattığı, Seyit RIZA ile sohbet ettiği, parkın, çevresini kuşatmış, ŞAROĞLUNA, GENÇLİK MERKEZİNE, giden, yollarla, parkın çevresindeki bütün yolları, daraltmış, geçilmez, hale getirmiş, parkın güzelliğini, görünümünü, engellemiş, park etmiş, otomobillerin, arasından, sıkışarak geçerim.    MUNZUR DOĞA FESTİVALİ, yapılacak diye kurulan, festival, yapılmadığından, beklediklerini bulamayan stantların, arasından geçerek, DAR SOKAĞA doğru yürürüm.

   Öğrencilik yıllarımın, BEYOĞLUSU olan, DAR SOKAK Çarşısını, arşınlamaktan büyük keyif alırım. Karşılıklı sıralanmış dükkân sahiplerini, tanıdık yüzleri, selamlayarak yürürüm.

  Bitiminde başlayan, DERSİM’İN endemik, köylünün ürettiği organik türlerin sergilendiği, görücüye çıktığı, 12 ADIMLIK Çarşıyı adımlarım. Çevreye yayılmış, KULTİKLERİN, DAĞ SARIMSAĞININ, kokusunu, çekerek, biraz ileride gelenin, geçenin ayakkabılarına, bakan bayan ayakkabı boyacısını, selamlayarak, gazeteyle, buluşurum.

    Günün sıcaklığı artmadan, GİZEM’LE birlikte günlük, ulusal, mahalli gazeteleri dağıtırken, günün başlıklarına bakarım.

   Ülkemin insanlarına, barış ve özgürlük gelsin. Olağanüstü günler sona ersin dileğinde bulunurum.