Tunceli Barosu Başkanı Barış Yıldırım, 1937 ve 38 yıllarında yapılan Dersim askeri harekatıyla ilgili açıklamada bulundu.

 

4 Mayıs 1937 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararla askeri harekat yapılmasına karar verildiğini belirten Yıldırım açıklamasında, “Askeri harekat sürecinde o tarihlerde yürürlükte bulunan başta mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri olmak üzere birçok mevzuat hükmüne aykırı olarak Tunceli’de her yaş grubundan ve kadın, erkek ayrımı yapılmaksızın binlerce kişi kasıtlı olarak katledilmiştir. Askeri harekat sürecini takiben binlerce kişi Türkiye’nin çeşitli yerlerine sürgün edilmiş ve gönderildikleri yerlerde mecburi iskana tabi tutulmuştur. Tunceli’de 1937-38 yıllarında birçok çocuk ailelerinin rızası hilafına cebren ailelerinden alınarak çeşitli ailelere evlatlık olarak verilmiş ve bu çocukların tamamına yakınından bir daha haber alınamamıştır. 1937-38 askeri harekatı süreci ve sonrasında on binlerce çocuk, kadın ve erkeğin insanlık vicdanını derin bir şekilde yaralayan hayal bile edilemeyecek kötülüklerin kurbanı olduğu tarihsel bir gerçektir. 1937-38 yıllarında resmi görevli sıfatıyla Tunceli’de bulunan çeşitli şahısların anlatımları devlet tarafından gerçekleştirilen trajediyi açıkça ortaya koymaktadır. Belirtmek gerekir ki süreci ve sonrasında resmi devlet görevlileri tarafından gerçekleştirilen eylemler için bugüne kadar devletçe herhangi bir eylem ve işlemde bulunulmamıştır. Bu durum insanlık vicdanını en az Dersim Askeri Harekatı süreci ve sonrasında meydana gelenler kadar incitmiştir” dedi.

 

Bakanlar Kuruluna yapılan başvurunun içeriğine ilişkin de bilgi veren Baro Başkanı Yıldırım, “Bakanlar Kurulundan harekatla ilgili özür dilenerek bunun kamuoyuyla paylaşılması, askeri harekat sürecine ilişkin bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması, öldürülenlerin yakınlarının onurlarını, itibarlarını ve haklarını iade eden resmi bir açıklama yapılması, kayıpların nerede olduklarının araştırılması, kaçırılan çocukların ve öldürülenlerin kimliklerinin tespiti için araştırma yapılmasını talep etti. Aynı zamanda öldürülenlerin naaşlarının bulunması, tanımlanması ve ailelerin ve toplumların kültürel pratikleri veya mağdurların vasiyet ettiği veya ettiği varsayılan şekillerde yeniden gömülmesi için gerekli işlemlerin yapılması, harekat süreci ve sonrasında meydana gelen hadiselerle ilgili olarak sorumlulukların kabulünü ve gerçeklerin tanınmasını içerecek şekilde kamuoyundan özür dilenmesini istedik. Öldürülenler için anma törenleri düzenlenmesini, harekat süreci ve sonrasında meydana gelen hak ihlallerinin doğru bir anlatımının uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk eğitimi ve çalışmalarına yönelik dokümanlara dahil edilmesini, söz konusu ihlallerin bir daha tekrar edilmeyeceğine dair garanti verilmesini de talep ettik” diye konuştu.