SERHAT OZAN YILDIRIM

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İşletme Bölümü'nü bitirdikten sonra İstanbul'a yerleşen Onur Demir, pandemi sürecinde insan kalabalığından kaçarak, anne ve babası ile kardeşinin yaşadığı memleketi olan Çemişgezek ilçesi Kıraçlar(Hıdıroz) köyüne yerleşti. İhtiyaç kredisiyle tekne satın alan Demir, baraj seviyesinin yükselmesiyle ada su altında kalınca teknede yaşamını sürdürmeye devam etti. Demir, dünyanın en kaliteli tatlı su ıstakozları arasında gösterilen kereviti avlamaya başladı.

HAFTADA 4 KEZ AVLIYOR VE 100 BİN LİRA KAZANIYOR

Demir, Türkiye’nin en büyük ikinci, doğal göller arasında 675 kilometrekarelik alanıyla da 3'üncü sırada yer alan, Keban Baraj Gölü’nde kereviti, kiraladığı baraj sahasına giderek avlıyor. Kerevit ağlarını 10 ile 50 metre derinliğe salan Demir, daha sonra bir hafta bekleyerek ağlara takılan kerevitleri topluyor. Avladığı kerevitleri sudan çıkarırken, 10 santimetreden küçük olmayacak şekilde metreyle ölçerek seçen ve küçükleri göle tekrar bırakan Demir, haftada ortalama 400 kilo kerevit avlıyor. Demir, avladığı kerevitleri ise Elazığ’ın kıyılarında dolaşan toptancılara 65 liradan satarak ayda ortalama 100 ile 120 bin TL arasında para kazanıyor. Toptancılara satılan kerevitler de Isparta'daki tesislere gönderilerek, orada işlendikten Avrupa'nın birçok ülkesine ihraç ediliyor.

PANDEMİ SÜRECİNDE KALABALIKTAN KAÇIP BURAYA GELDİM, İYİKİDE GELMİŞİM’

Daha önce bir adada yaşadığını ve adanın baraj altında kalmasından dolayı teknede yaşamaya başladığını söyleyen Onur Demir, “Pandemi sürecinin başlamasıyla bir teknede kaldığını ve Tekirdağ’da Namık Kemal Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim ve pandemi sürecinde kalabalıktan kaçarak buraya geldim. Balıkçılık yapmaya başladım. 1 Temmuz’dan Eylül’e kadar sürüyor. Bir adada kalıyordum, suyun yükselmesinden dolayı ada su altında kaldı bende teknede kalmaya başladım. Sabah kahvaltımı yapıyorum ve 8 gibi gölde kerevit avına çıkıyorum. Akşam gün batımına kadar kerevitleri çekiyorum 2 gün boyunca, 3’üncü günde saat 2 gibi yükleme yapıyorum. Kerevit müteahhitti geliyor ve kerevitimizi alıyor. Oradan Isparta’ya, oradan da Yurtdışına gidiyor. Haftalık genelde 300 kilo kerevit tutuyorum. Kilosu 30 liraydı sonra 45 şimdi ise 65 lira oldu. Ereğdir Gölü’nde kerevitin mantar hastalığından dolayı azaldığını ondanda burada fiyatlar yükseldi. Aylık 25 ile 30 milyar arasında bir para kazandırıyor bize. Ağustos ayının sonunda bu gelir 15 milyara kadar düşüyor. Şu kerevit avından dolayı aylık elime 120 bin lira geçiyor” dedi.

‘KENDİ İŞİMİN PATRONUYUM, KAFAM ÇOK RAHAT’

Kendi işinin patronu olduğu için kafasının rahat olduğunu söyleyen Demir, “Kerevit avlamak çok kolay değil, 16 metre derinlikten ağları çekiyoruz. Bir ağ 400 metreye yakın uzunluk olarak. Üniversite okudum, bitirdim ama asgari ücretin çok üstünde bir maaş bulamadım. 4 milyarı bulan işler vardı onlarda çok zordu, sabah 8’de işe gidiyorsun akşam 8 de çıkıyorsun ve haftanın 6 günü çalışıyorsun. Burada kendi işimi kurdum, kafam çok rahat. Su insana huzur veriyor. Kendi işimin patronuyum, istediğim zaman iznim oluyor istediğimde işe gidip geliyorum” diye konuştu.

‘İSVİÇRE VE RUSYA GİBİ BİR ÇOK ÜLKEYE İHRAÇ EDİYORUZ’

Kereviti balıkçılardan alıp işleyerek yurtdışına ihraç ettiklerini söyleyen Kerevit işletmecisi Murat İlitaş, “Türkiye’nin en iyi kereviti, biz bu ürünleri Çemişgezek’te işleyerek Isparta’ya yolluyoruz. Haftalık tüm balıkçılardan 2 buçuk ton balık topluyoruz. Kilosunu şuanda 65 liradan alıyoruz, bu sene fiyatı böyle, inşallah hep böyle kalır ve arkadaşların yüzü güler. Kerevite sahip çıksınlar çok kıymetlidir. Biz bunları bu şekilde alıyoruz, buzlayıp izole edeceğiz ve hava almayacak şekilde fabrikaya teslim edeceğiz. Ölüsünü almıyoruz, 10 santimetreden küçüğünü de almıyoruz. İsviçre, Rusya gibi bir çok dünya ülkesine bu kerevitler fabrikalar yoluyla ihraç ediliyor” şeklinde konuştu.