Köy meydanında gerçekleştirilen ve 7’den 70’e tüm köylülerin destek verdiği açıklamada çocuklar ellerinde taşıdıkları pankartlarla doğa tahribatına tepki gösterdi.

Köylüler adına açıklamayı okuyan Kemal Erdoğan, Kaz Dağları’ndaki tahribata dikkat çekmek için on binlerce insanın katılımıyla su ve vicdan nöbeti tutulduğunu hatırlatarak, “Farklı türlerde bine yakın bitkinin ve yüzlerce değişik kuş türünün doğal ortamı yok ediliyor. Sadece ağaçlar değil tüm canlılar tehdit altında. Bu korkunç süreci durdurmak sonra tersine çevirmek kendine insanım diyen herkesin asli görevidir. Türkiye’nin akciğerlerinden Kaz dağları yakınlarındaki Çanakkale’nin Kirazlı Köyünde başlatılan altın arama faaliyetleri tartışma yarattı. 45 bin ağacın kesileceği ÇED raporuna rağmen Kanadalı Alamos Gold şirketinin faaliyetleri için 195 bin ağacın kesileceği öne sürüldü” dedi.

Bizi idare edenlerle her şeyimizi, doğamızı emanet ediyoruz diyen Erdoğan, “Doğamızın aynı hassasiyetle korunması bekliyoruz.  Salda Gölünde çevre bakanı millet bahçesini yapacağını söylüyor. Eskişehir ovada termik santraller,  Artvin’de hidroelektrik santralleri yapıldı. Munzur’umuzda HES’lere geçit veriliyor. Hasankeyf yok ediliyor” diye konuştu.

Kültürel miras ve tarihin yok edildiğine vurgu yapan Erdoğan, “Mesele ağaç kesildi meselesi değil oranın yapısının değişmesi meselesidir. O bölgede Madra Dağları da var. Bölgenin 6 bin hektardan daha fazla bölümündeki 7-8 tane daha arama ruhsatı verilmiştir. Kaz dağları yakınındaki Çanakkale’nin Kirazlı köyünde yürütülen altın arama faaliyetleri için kesilen ağaçlar ve siyanür kullanımı çevre için endişeleri de beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu.

Bölge insanları olarak çevreye karşı yapılan katliamlara yabancı olmadıklarını ifade eden Kemal Erdoğan, “Hasankeyf’i kaybedeli çok olmadı. Munzur dağlarının tamamı maden sahası ilan edildi. Bizler sesimizi yükseltmedikçe bu talan ve yağma büyüyerek devam edecek. Tarafımız, doğayı katlederek cebini dolduran şirket sahiplerinin yanı değil karşısıdır.

Yüzyıllık ağaçların, yeşil bitki örtüsünün, kuşların, nehirlerin daima yanındayız. Onların doğal iklimini savunmak, umutlu bir gelecektir, koyulan net tavırdır.

İnsan olmaktan kaynaklı sorumluluğu yerine getirerek ülke genelinde hız kazanan doğa katliamına karşı duranlar her geçen gün büyümektedir. Bu büyük itiraz görmezden gelinmez.

Manipülatif açıklamalarla kamuoyunu oyalamayı sevenler bu yaklaşımı terk etmeli, ilgili maden şirketinin lisansını derhal iptal ederek bu utanç verici kıyıma son vermelidirler.

Son sözümüz Kaz dağlarına dokunma, Munzur’uma dokunma” dedi.

kirkmese-(6)-vert.jpg