KESK Dersim Şubeler Platformu, mecliste görüşmeleri süren 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ne ilişkin KESK binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya KESK’e bağlı sendikaların yönetici ve üyeleri katılarak destek verdi.

KESK dönem sözcüsü Mazlum Doğan, geçim mücadelesi veren tüm emekçilerin zorlu bir süreçten geçtiğini söyledi. Büyük şirketlerin vergi borçlarının sıfırlandığı paketlerden işçilerin payına borç yükü çıktığını belirten Doğan, “Hem bütçe yasa tasarısının içeriği hem de şu ana kadar kamuoyuna yansıyan tablo ülkeyi yönetenlerin pandemi koşullarında bile sermayenin çıkarlarını halkın sağlığının, emekçilerinin haklarının önüne koyduğunu göstermektedir. Her altı çalışandan biri asgari ücretin bile altında bir ücrete mahkûmken, her iki çalışandan biri asgari ücret ile geçim savaşı veriyor” diye belirtti.

‘AKLIMIZLA DALGA GEÇİLİYOR’

Tüm bunlar rağmen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın Türkiye’de yoksulluğun sorun olmadığını söylediğini hatırlatan Doğan, “Hızını alamayan bir başka iktidar milletvekili ise ‘Millet kuru ekmek yiyorsa demek ki aç değildir’ diyebiliyor. Aklımızla dalga geçen bu sözler ülkeyi yönetenlerin halkın, emekçilerin sorunlarına ne kadar yabancılaştığını tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır. Bundan önceki süreçlerde olduğu gibi 2021 bütçe sürecinde de halkın bütçe hakkı yok sayılmaktadır. Bütçenin tüm yükü her 100 TL’nin 65 TL’si dolaylı vergilerden karşılanacak olan adaletsiz vergi sistemiyle yine ücretli kesimlere yıkılmıştır” dedi.

 ‘KAYNAKLAR HALK İÇİN KULLANILSIN’

“Toplumun yüzde 99’una karşı yüzde 1’inin çıkarlarını, ihtiyaçlarım temel alan bu bütçe bizim bütçemiz değildir” diyen Doğan, “ Buna karşın bütçenin asıl kaynağı olan işçi ve emekçiler olarak bizlerin yaşadığı iş ve gelir kaybını giderecek, acil ekonomik ve toplumsal ihtiyaçları karşılayacak tek bir önleme yer verilmemiştir. Salgın ve ekonomik kriz ile sağlık, beslenme, barınma, eğitim gibi temel acil ihtiyaçlara ulaşmakta çok daha zorlanan dar gelirliler, yoksullar bir kez daha görmezden gelinmiştir. Ülkenin kaynaklarını yağmalayan yerli ve yabancı sermayeye, rantiyecilere, güvenlik adı altında savaş harcamalarına öncelik verilmiştir. Yükü maaşlarımızdan-ücretlerimizden kaynakta kesilen Gelir Vergisi ile KDV ve ÖTV başta olmak  üzere  harcamalarımızdan   alınan   dolaylı   vergilerle   omuzlarımıza   yıkılan   yükten patronlara destek için 50.6 milyar lira kaynak ayrılmıştır. İşverenler tarafından SGK’ye ödenmesi gereken 27.7 milyar lira tutarındaki prim için İşsizlik Sigortası Fonu’na yani işçilerin cebine el uzatılmıştır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi asgari ücretliler kadar bile vergi ödemeyen servet sahipleri, büyük holdingler kurumlar vergisinde indirim ile ödüllendirilmek istenmektedir. Siyasal iktidar emekçilerin taleplerine karşı o kadar duyarsızlaşmıştır ki COVİD-19’un sağlık emekçileri için meslek hastalığı kabul edilmesine bile kulaklarını tıkamıştır. Salgına karşı canı pahasına mücadele edenlerin bu haklı talebi ‘maliyet’ olarak görülürken Milli Piyango'nun ve At Yarışlarının KDV'si sıfıra indirilmektedir. Böylece buraları devralanlara halkın cebinden 65 Milyar TL servet transfer edilmektedir” diye konuştu.

‘HALKTAN VE EMEKTEN YANA BÜTÇE’

KESK olarak Halktan-Emekten Yana Bütçe mücadelemizi her şart altında sürdürmeye devam edeceğini belirten Doğan, “Milyar lirada kalırken, savunma ve güvenlik harcamaları adı altında savaş bütçesine bu tutarın yaklaşık iki katı, 148 milyar TL, ayrılmaktadır. Üstelik bu rakamın içinde Cumhurbaşkanlığına bağlı tüm örtülü ve yedek ödenekler, Savunma Sanayii Destekleme Fonu kaynakları, iç ve dış güvenliğe ilişkin bazı kalemler ve kayıtlara geçmeyen tüm gizli harcamalar yoktur. Son açıklanan esnaf paketi ile 1 milyon 200 bin esnafa sadece Milyar TL verilmesi hedeflenirken, 2021’de Cumhurbaşkanı tarafından kimseye hesap vermeden kullanılacak örtülü ödenek 16 milyar TL’ye ulaşmıştır. Geçsek de geçmesek de, hizmet alsak da almasak da parası bizim cebimizden çıkacak olan şehir hastanelerine, otoyollara, köprü ve tünellere bütçeden 35 Milyar TL ayrılmıştır. Yoksulluğu kader olarak gören, her türlü haksızlık karşısında susan, iktidara biat eden bir toplum yaratmanın araç haline getirilen Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi ise geçen yıla göre yüzde 23 artırılarak 13 Milyar TL’ye çıkarılmıştır. Böylece Diyanete bütçeden ayrılan pay 7 bankalılığına ayrılan payın toplamının üzerine çıkarılmıştır. Öte yandan sıraladığımız bu rakamlar açık bütçede öne çıkan temel başlıklardan ibarettir. Siyasal iktidarın buna ek olarak bir de Varlık Fonu ile kurduğu paralel bütçesi-hazinesi, nereye, kime, ne kadar kaynak aktarıldığı ‘devlet sırrı’ gerekçesi ile denetlenemeyen kapalı bütçesi olduğunu bilmeyen yoktur. Pandemi ile derinleşen işsizlik, hayat pahalılığı, yoksulluk cenderesinde sıkışan emekçilerin, halkın sırtına yıkılan yükü daha fazla büyüten bu sermaye, rant, savaş ve yağma bütçesi bizim bütçemiz değildir. Toplumun %99’na karşı %1’nin çıkarlarını, ihtiyaçlarını temel alan bu bütçe bizim bütçemiz değildir. TBMM genel kurulunda görüşülen emekçilerin, dar gelirlilerin ihtiyaçlarını gidermekten uzak, toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren bu bütçe geri çekilmelidir. Kamusal hizmetleri geliştirecek, salgın süresince iş ve gelir kaybına uğrayan kesimleri destekleyecek halktan, emekten yana bir bütçe oluşturulmalıdır. Salgın hızla devam ettiği koşullarda bütçe kaynakları halkın sağlığı ve geçimi için kullanılmalı, sosyal devlet uygulamaları için şirketler ve büyük servetler vergilendirilmeli, dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı azaltılmalıdır. KESK olarak Halktan-Emekten Yana Bütçe mücadelemizi her şart altında sürdürmeye devam edeceğiz. Pandemi koşullarında bile işsizliğe, yoksulluğa, hayat pahalılığına terk edilen, eğitim- sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı piyasalaştırma ile engellenmek istenen toplumun %99’unu oluşturan milyonları bir kez bütçe hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.