Erkeklerin de destek verdiği ve “Çocuk İstismarının Affı Olmaz” pankartının açıldığı açıklamayı Dersim Kadın Platformu adına Dilara Aras okudu.

Kadılara yönelik şiddet vakalarında kent tarihinde görülmemiş düzeyde artış olduğunu savunan Aras, “Kadınlara, kız ve erkek çocuklarına yönelik özellikle cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen bu korkunç suçların bu derecede artmış olması tesadüf değildir. Çocuk istismarcılarına af niteliğinde olan ve meclis açılır açılmaz gündeme geleceği beklenen yasa tasarısının tartışıldığı ve kadınların “çocuk istismarının affı olmaz” deyip ülkenin dört bir yanında eylemler ile sokakları doldurduğu bu günlerde çocuk istismarı konusunda kara bir tablo karşımızda durmaktadır. Türkiye’de her geçen gün artan çocuklarımıza yönelik istismar vakaları, istismarcılara af getirme anlayışının ve cezasızlık politikalarının bir sonucudur” dedi.

“CİNSEL İSTİSMAR OLAYLARINI ÖFKEYLE TAKİP EDİYORUZ”

İlde son beş ayda açığa çıkan 4 ayrı istismar vakasının tablonun özeti olduğunu söyleyen Aras, “Geçtiğimiz Ağustos ayında yaşanan istismar vakasının faili maalesef ki yine bu cezasızlık politikasının bir sonucu olarak ilk duruşmada tahliye edilmiştir. Ve bu sonuçlar, bu istismar vakalarını münferit olmaktan çıkarıp sistematik hale getirmekte, failleri cesaretlendirmektedir. Bu durumun en somut örneğini bugün yine Pertek’te yaşamaktayız. Geçtiğimiz günlerde Pertek’te açığa çıkan ve mağdur sayısının 15’i bulabileceği iddia edilen nitelikli cinsel istismar olayını öfkeyle takip ediyoruz. İstismar olayı ile ilgili iddialar maalesef yaşadığımız durumun vahametini göstermektedir.

Çocukların cinsel ve fiziksel istismarı sadece kınama açıklamaları ile geçiştirilemeyecek kadar önemli olduğu gibi münferit kabul edilerek ya da nedenlerini yok sayarak sadece sonuca odaklanan çağ dışı ceza teklifleri ile önlenemeyecek toplumsal bir soruna dönüşmüştür. Zira ülkemizde çocuklara yönelik istismar vakaları son 10 yılda %700 artmıştır. Ülkemizin dört bir yanındaki adliyelerde her yıl on binlerce çocuğa yönelik cinsel istismar davaları açılmaktadır. Üstelik bunlar sadece kayıtlara geçen rakamlar olup, sorunun gerçekte bundan çok daha büyük olduğu malumdur.

Bu nedenle en kısa zamanda ve planlı olarak çocukların cinsel istismarını yaratan eril ve cinsiyetçi söylemin ortadan kaldırılması için çok yönlü ve yaygın bir eğitim programının uygulanması ve bunun bir devlet politikası haline getirilmesi, bundan daha önemlisi bu durumu besleyen eril söylemlerin ve cinsiyetçi dilin yaşamın her alanında mahkûm edilmesi gerekmektedir. Bu konuda başta devlet yetkilileri olmak üzere toplumun her kesimine büyük görevler düşmektedir.  Gün geçmiyor ki henüz bebek sayılacak yaşta olan ve cinsel bir kimliği dahi oluşmayan çocuklara yönelik bir söylem ile karşılaşmayalım. Son dönemlerde sıklıkla ülke gündemine geldiği üzere, çocuk yaştaki evliliklere gösterilen müsamaha, bebek yaştaki çocuklara cinsel kimlik yükleyen çeşitli gerici söylemler, bu söylemlerin cezasız bırakılışı ve hatta korunuyor oluşu ifade ettiğimiz bu bataklığın toplumsal nedenidir” diye konuştu.

Son yıllarda Türkiye’de ahlaki erozyonun artış gösterdiğini belirten Aras, “Her cinayette, her taciz ve tecavüzde;  İnsana, doğaya, hayvana değer vermeyen, insani değerlere savaş açan bu zihniyetin dışa vurumuna  tanık oluyoruz. Akıl ve vicdan gibi insani değerlerin ayaklar altına alınarak yok edildiği, bilimin, eğitimin, sanatın itibarsızlaştırılarak, yaşamı sadece dürtülere indirgeyen bu zihniyet yok edilmedikçe de bu vahim olaylara tanıklık etmeye devam edeceğiz.

Sorumluluk mevkiinde olanların,  bütün bu yaşananları hasta ruhlu birkaç kişinin münferit olayı gibi gören ve kınama açıklamaları ile geçiştiren tavrının ya da kimyasal hadım gibi yöntemlerle çözeceğini sanma yaklaşımının sonuç vermeyeceğini görmesi gerekmektedir.

 Çocuklara yönelik her türlü istismarın önüne geçilmesinin bir devlet politikası olarak benimsenmesi ve toplumsal nedenler ile istismara zemin sunan tüm aktörlerin ortadan kaldırılması için toplumsal seferberlik ilan edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle Mecliste Çocuk Bakanlığının kurulması, çocukların üstün yararının temel alındığı kanuni düzenlemelerin yapılması,  yetişkin ve çocuk eğitiminin gözden geçirilmesi, farkındalık yaratılması için projeler geliştirilmesi, çocuklara ve kadınlara yönelik her türlü cinsiyetçi söylemin terk edilmesi, bu konudaki her söylem ilgilisinin cezalandırılması, istismar davalarında istismarcı ile birlikte istismara zemin hazırlayan ve istismarı gizleyen kişilerin yargılanması, yargılamanın çocuğun beyanın esas alınarak ve verilecek cezalarda indirimler yapılmadan ve yine cezasızlık halinin ortaya çıkmasına engel olarak yargılamanın kısa sürede sonuçlanması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

DAVALAR KAPALI KAPILAR ARDINDA GÖRÜLMEMELİ

Davaların kapalı kapılar ardında görülmemesi gerektiğini dile getiren Dilara Aras, “Kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçların yargılamalarının mağduru koruyacak şekilde ve suçluları halktan ve kadınlardan kaçırmayacak, gizlemeyecek özellikte yapılmasını ve yargılamanın kadın ve çocuk hakları örgütlerine açılmasını talep ediyoruz. Yargı mercilerini istismar olaylarını titizlikte araştırmaya ve en üst hadden cezalandırmaya davet ediyor ve takipçisi olacağımızı yineliyoruz. Pertek’te gizlilik kararı konunan istismar vakasının da kadın ve çocuk örgütlerine açılmasını talep ediyoruz. Bu davanın bizlerden habersiz kapalı kapılar ardında görülmesini kabul etmiyoruz. Tüm halkımızı, kadınlara ve çocuklara yönelik istismara karşı mücadele etmeye çağırıyoruz!” dedi.

Katılımcıların çocuk ve kadın istismarına yönelik dövizler taşıdığı açıklamada, alkışlarla sona erdi.

ozan6898.jpgozan6891.jpgozan6891.jpgozan6906.jpgozan6904.jpg