“Kapitalist modernitenin aşırı kar hırsı nedeniyle doğayı talan etmesi sonucu başlayan ekolojik felaket önlem alınmazsa gelecekte ekosistem içinde yaşamı sonlandıracaktır” ifadesiyle başlayan açıklamada, “1972 yılında İsveç'in Stokholm kentinde Birleşmiş Milletler tarafında yapılan toplantıda 5 Haziran Dünya Çevre Günü ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletler’e bağlı başta endüstriyalizm açısından gelişmiş ülkeler olmak üzere bir çok ülke sadece 5 Haziran’ı sembolik söylemlerle işi geçiştirmektedirler. Başta Paris İklim Antlaşması olmak üzere birçok uluslararası antlaşmanın gerekleri yerine getirilmemektedirler. Savaşlarda kullanılan silahların yaptığı tahribatlar,  nükleer ve termik santrallerin tahribatları, egzoz gazları, sanayide üretim için kullanılan çeşitli kimyasal ve primer yakıt sistemleri, dünyanın akciğeri sayılan yağmur ormanlarının yok edilmesi ve buna bağlı olarak insan eliyle gerçekleşen birçok etken doğal dengeyi değiştirmekte ve ozon tabakasını delerek sıcaklığın artması, buz kütlelerinin erimesine ve denizlerdeki su seviyesinin artmasına neden olmaktadır. İklim değişikliği ile birlikte yağış rejiminin değişmesi tarım alanların yok olması ve sağlıklı içme suyu da yok olacaktır” denildi.

Türkiye’deki durumun da bundan geri olmadığının kaydedildiği açıklamada, “Kar hırsı yüzünden her bölgeye HES yapıp tüm dereler kurutulmakta ve birçok bölgede maden sahası kurarak köylülerin bile mera alanlarını işgal edilmektedir. İlimizde öteden beri devletin nehirlerimiz ve derelerimiz üzerinde kurmaya çalıştığı bazılarını hayata geçirdiği HES ve baraj projeleriyle aynı zamanda Dersim’in hemen hemen tüm bölgelerini maden sahası ilan edip uluslararası şirketlere ihaleye sunmaya çalışmaktadır. İlimizde başta endemik olmak üzere bir çok fauna ve flora çeşitliliği tehdit altındadır. Buna karşı mücadele eden birçok çevre aktivistine yargılanmakta ve hapis cezasıyla cezalandırmaktadır” ifadelerine yer verildi.

HDP açıklamasının sonuç bölümünde şunlar kaydedildi: “Ünlü ekolojist Muray Bookchin dediği gibi mevcut doğadaki bozulmanın nedeni toplumsal doğanın yani insan doğasındaki bozulmanın sonucudur. Kapitalist üretim ilişkisiyle mevcut doğayı kendi çıkarları için müdahale ederek mevcut uyumu bozulması ekosistemi tehdit etmektedir.

Gezegeni kurtarmak ve yaşamı savunmak için ekolojik mücadele öncelenmelidir. 5 Haziran sadece bir gün olarak sembolik açıklamalarla geçiştirmek değil 365 günü çevre açısından mücadele günleri haline getirmek ve enternasyonal mücadeleyi etkin kılmak ve hükümetler üzerinde baskı kurarak geleceğimiz tehdit eden çevre felaketlerin önüne geçmek aciliyet arz etmektedir.”