HDP: “HER YIL 4 MAYIS TARİHİNDE SOYKIRIMDA YİTİRDİĞİMİZ CANLARIMIZI HATIRLIYOR VE ANIYORUZ”

Halkların Demokratik Partisi(HDP) tarafından yapılan açıklamada; “4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu kararıyla tarihin en kanlı katliamlarından birini gerçekleştirdi. Emre göre; ‘’Taş üstünde taş, gövde üstünde baş’’ kalmayacaktı. ‘’Tenkil Harekatı’’ 12 Mayıs 1937 tarihinde başladı. Dersim’e havadan ve karadan askeri saldırı başlatıldı. Resmi verilere göre 13 bin kişinin öldürüldüğü Dersim’de, yerel kaynaklara göre ise 50 binin üzerinde insan katledildi, binlerce insan vagonlara bindirilerek Türkiye’nin Batı illerine sürüldü. Yüzlerce köy haritadan silindi. Kadınlara tecavüz edildi, kız çocukları ailelerinden kopartılarak “ganimet” diye subaylara verildi. Seyit Rıza ve 6 dava arkadaşı Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildi. Geride kalanlar ise “beyaz ölüm” denilen acımasız asimilasyon programına tabi tutuldu. Halkımızın “roca şaê– yas günü” dedikleri 4 Mayıs, Kızılbaş Kürtlerin etnik ve inanç kimliklerine yönelik bir tertele olarak toplumsal yüzleşmeye de ihtiyaç duymaktadır. Bugüne kadar denenen tüm baskı ve katletme politikaları ile çözülemeyen Dersim sorunu, halen kan ile çözülmek isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti Dersim Soykırımıyla yüzleşmediği gibi; dili, kimliği, inancı, kültürü, insanı ve Doğası üzerinden soykırım uygulamalarını sürdürmeye devam ediyor. Dilimiz, inancımız ve coğrafyamız üzerindeki yasaklar hala devam etmektedir. Soykırımı engellemek ve geriletmek ancak etkin ve güçlü mücadeleye bağlıdır. Bu konuda herkese sorumluluk düşmektedir. Devleti, topraklarımızda işlenen bu suçlarla yüzleştirme çabamızı büyüterek devam edeceğiz. Türkiye’nin gerçek bir barış ve özgürlük yurdu olması için bütün yaşananlarla yüzleşilmesi gerekiyor. 84 yıl önce yaşanmış bu kanlı tarihle yüzleşilebilmesi için resmi özür dilenmesi, 15 Kasım 1937 tarihinde idam edilen Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması, 1937-38 yıllarında ne kadar insanın katledildiğine dair arşivlerin açılması, kamuoyunda “Dersimin kayıp kızları” olarak bilinen, evlatlık verilmiş çocuklarla ilgili belgelerin açılması, sürgüne gönderilen insanlarımızın akıbetine dair belgelerin açıklanması ve Dersim isminin resmi olarak tekrar iade edilmesi ile ancak mümkün olabilir. Halkımızın  bu haklı talepleri bir an önce karşılanmalıdır. Bu coğrafyada her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz toplumsal barışın ve halklar için adaletin bu tarihsel yüzleşmelerle inşa edilebileceğine olan inancımızla, 1937-1938 yıllarında Dersim Tertelesi’nde katledilen canlarımızı saygıyla anıyoruz “ denildi.

EMEP: DERSİM KATLİAMINI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ!

Emek Partisi Dersim İl Örgütü tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Dersim Katliamı cumhuriyet tarihinin yakın katliamlarından biridir. Aradan 84 yıl geçmesine rağmen yaşanan acılar unutulmadı ve unutulmayacak. 25 Aralık 1935’te ilk olarak Tunceli vilayetinin idaresi hakkındaki rapor hazırlanmış ve 4 Mayıs 1937’de askeri operasyona başlanmıştır. Bu karardan sonra başlayan askeri harekâtla on binlerce insan kadın, erkek, çocuk, yaşlı, demeden öldürülmüştür. Yine on binlerce insan sürgün edilmiş, toprağından edilmiştir. Kız çocukları evlatlık verilmiş, erkek çocukları da YİBO’larda asimilasyon politikasının araçları haline getirilmiştir.

Dersim Katliamını, katliam başlamadan önce özellikle Osmanlı’dan bu yana başlayan bir süreç olarak değerlendirmek gerekiyor. O günden bugüne Dersim bir ‘çıbanbaşı’ olarak görülmüştür. Bölgeye gönderilen müfettişlerin yazdığı raporlarda da Dersim’in tedip ve tenkil yoluyla bastırılması vurgusu yapılmıştır.

Bugün de emperyalist ülkeler işgal etmek istedikleri, yok etmek istedikleri bölgelere dair raporlar hazırlıyor. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük talebini kendi hegemonyasını ve çıkarlarını korumak üzere bir katliam vesilesi yapıyorlar.  Sonuçta tarihsel bir savaş argümanıdır bu onlar için. Kimi yerlere demokrasi götüreceğiz diyerek katliamlar yapıyorlar bu raporlardan hareketle kimi yerlerde kimyasal silahlarla katliamlar yapıyorlar. Kimi yerlerde de başka şekilde…

  Arşivler açılmalı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2011 yılında ‘Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve literatürde böyle bir şey varsa ben özür dilerim.’ demişti. Ama şimdiye kadar devlet adına özür dilemek bir yana katliamla ilgili hiçbir adım atılmadı. Yeri geldiğinde muhalefeti sıkıştıracak siyasi bir malzeme olarak kullanıldı.

Katliamın 84. Yılında taleplerimizi bir kez daha ve inatla haykırıyoruz.

* Resmi Özür dilensin!

* Dersim 1937.38.39 sürecine dair bütün arşivlerin ve hakikatin tamamı kamuoyuyla paylaşılsın!

* Katledilenlerin yakınlarının onurlarını, itibarlarını ve haklarını iade eden resmî bir açıklama yapılsın!

* Kayıpların (çocuk-kadın-yaşlı) nerede oldukları araştırılsın, öldürülenlerin kimliklerinin tespiti için araştırma yapılsın!

* Katledilenlerin naaşları bulunsun, naaşlar tanımlansın yeniden defini için gerekli işlemler yapılsın!

* Dersim ismi ve eski yerleşim yeri isimleri iade edilsin!

* Seyit Rıza ve idam edilenlerin mezar yerleri ortaya çıkarılsın!

Xo vira meke! Unutma!

İHD: DERSİM’LE YÜZLEŞMEK

İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi tarafından yapılan açıklamada da şu ifadeler kullanıldı:

2884 sayılı ve 25.12.1935 tarihli Tunceli Kanunu çerçevesinde 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Dersim’e yönelik askeri operasyonlar başlatılmış ve bu operasyonlar sırasında on binlerce Kürt/Alevi katledilmişti. Askeri operasyonlar 1938 yılı boyunca devam etmiş ve katliam ile birlikte zorunlu göç(sürgün) ile Dersim coğrafyası büyük oranda insansızlaştırılmıştır.

İnsan hakları savunucuları olarak Dersim’de 1937-38’de yapılan bu katliamların TCK 76. Madde de tanımlandığı gibi soykırım olarak nitelendirmekteyiz. Dersim halkı yapılanları “tertele” olarak nitelendirmeye devam etmektedir.

İHD, Dersim’de 1937-1938’de yapılanları soykırım olarak nitelendirmekle birlikte bu tarihsel trajedinin insan hakları hukuku bakımından geçmişle yüzleşme konusu olduğunu ve ancak bu çerçevede ele alınabileceğini savunmaktadır. Geçmişle yüzleşmenin yaşanabilmesi ve tüm hakikatin ortaya çıkarılabilmesi için güçlü bir siyasi iradenin varlığı gerekmektedir.

2011 yılında Başbakan Erdoğan’ın Ak Parti İl Başkanları toplantısında Dersim’de yaşananlar için katliam ifadesini kullanması ve devlet adına özür dilemiş olmasını önemli bir başlangıç olarak değerlendirdiğimizi ifade ederiz.

Devletin Dersim’le yüzleşmesi için öncelikle TBMM bünyesinde “Dersim İçin Hakikat Komisyonu” kurulmasını, komisyon çalışmaları tamamlandıktan sonra komisyonun önerileri doğrultusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak soykırımın tanınması, özür dilenmesi ve onarıcı adalet çözümleri üzerinde durulması gerekmektedir.

Bunun sıra bu çalışmalar beklenmeden;

•             Dersim adının iade edilmesini,

•             Dersim katliamında idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasını,

•             Yapılan askeri operasyonlar sonucu katledilmeyip sağ olarak yakalanan kız çocuklarının akıbetinin açıklanarak aileleri ile buluşturulmasının sağlanmasını,

•             Dersim’in insansızlaştırılma politikasından vazgeçilerek halen yapımı süren HES ve diğer barajların iptal edilerek doğal ve kültürel tahribata son verilmesini,

•             Dersim’deki doğal ve kültürel inanç merkezlerinin muhafaza altına alınarak Dersim halkının yerel temsilcilerine (Dersim Belediyesi gibi) devrinin sağlanmasını talep ediyoruz.