Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında kesinleşen yargı kararının, Meclis Genel Kurulu’nda okunmasıyla vekilliği düşürüldü. Milletvekilliğinin düşürmesi ve partinin kapatılması yönünde açılan davayı kınamak için Sanat Sokağı’nda açıklama yapıldı. Açıklamaya HDP MYK Üyesi Sultan Özcan, HDP İl Eşbakanları Nurşat Yeşil ile İbrahim Kasun, Emek Partisi İl Başkanı Ergin Tekin, İHD Başkanı Gürbüz Solmaz, CHP ve EMEP'li meclis üyeleri, Sivil Toplum Örgütleri temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Hiçbir yere gitmiyoruz, Gegerlioğlu Yalnız Değildir’ pankartının açıldığı açıklamanın metnini Nurşat Yeşil okudu. Yeşil, yargının iktidara bağımlı ve bir siyasi partinin yan kuruluşu gibi karar vermekte olduğunu belirterek, “Kocaeli Milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, iktidarın siyasi hesapları ve hukukun çiğnenmesiyle vekilliğinin düşürüldüğü gün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı partimiz hakkında kapatma davası açmıştır. Yargı, siyasi iktidarın vesayet odağı olarak milletvekillerimiz hakkında mahkeme kararları çıkarmakta, fezlekeler düzenlemektedir. Geçmişte olduğu gibi vesayete karşı mücadele ediyoruz diyenler ve bugün iktidarda olanlar yargı aracılığıyla Meclis üzerinde vesayet oluşturmuşlardır. Yargı bağımlı ve taraflıdır. İktidara bağımlıdır, iktidarın tarafıdır. Milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliği düşürüldü, infazı var, hapse atılacak. Bu karar, bu kararın okunması, İstinaf süreci, soruşturma süreci, Yargıtay süreci, AYM süreci önümüzdeki 10 yıllar boyunca tartışılacak kadar önemlidir. Bu karar milletvekilimizin bir haber sitesindeki haberi paylaşması sebebiyle verilen bir cezadır. "Barış mümkün" diyen bir haber başlığı. Barış istediği için propagandadan ceza yedi. O haber sitesinin haberi hala dolaşımda. O haberi RT yapan hiç kimse hakkında soruşturma yok. Ayrıca bunun hukukla da bir ilgisi yok. Bugün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözlerini arkasına alan Meclis Başkanlık Divanı, egemenliği ayaklar altına almıştır. Halkın oy verdiği bir milletvekilinin hukuksuz, tamamen siyasi vesayetle hızlandırılan, onaylatılan, buraya getirilen kararını okumakla egemenliğin artık millette olmadığını bütün Türkiye’ye ve dünyaya ilan etmiştir. Biz egemenliğin millette olması, cumhuriyetin demokratikleşmesi için halkın temsilcilerinin halka vekalet edebilmesi için mücadelemizi devam ettireceğiz” dedi.
Milletvekilliği düşen Gergerlioğlu’nun halkın onuru olduğunu dile getiren eş başkan Yeşil, ”Sayın Gergerlioğlu Bugün vekilliği düşürülen 14’üncü milletvekilimiz. Geçen yasama döneminde 11 milletvekilimizin vekilliği düşürüldü. Milletvekillerimizin vekilliğini düşürülerek cezaevine atılması, partimize karşı kapatma tehditleri bizi yolumuzdan vazgeçirmeyecektir. Partimize karşı yapılan her saldırıda büyüyerek ve Türkiye halkının güvenini kazanarak yolumuza devam edeceğiz. Gelecekte Türkiye yönetiminde yer alıp gerçek bir demokrasiyi getireceğiz” diye konuştu.
EMEP’TEN DE AÇIKLAMA GELDİ: SİYASAL ÖZGÜRLÜKLERE VE DEMOKRATİK KAZANIMLARA SAHİP ÇIKALIM, HDP’NİN KAPATILMASI KABUL EDİLEMEZ!
Emek Partisi (EMEP) Dersim İl Örgütü bir açıklama yayımlayarak, HDP'nin kapatılması için açılan davaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi.
EMEP tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi;
Sermaye tekellerinin çıkarı uğruna dış politikada Neo Osmanlıcılığı devreye sokan AKP iktidarı, milliyetçiliği kışkırtmak ve iktidarını zor yoluyla da olsa sürdürmek üzere içeride de HDP ve demokrasi güçlerini hedefe koymuş bulunmaktadır.
Egemen medyada HDP’yi kapatma yarışı, iktidarı muhalefetiyle burjuva partiler arasında “HDP’nin kapatılması için neden başvurmadın?” yarışı ile el ele yürümüştür. Isıtılan bu sürecin sonunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AYM’ye kapatma başvurusunda bulunmuştur. AKP-MHP blokunun siyasal talimat anlamına gelen açıklamaları yargı alanında bu şekilde tezahür etmiştir.
17 Mart, ülkemiz tarihinde, halk iradesine peş peşe vurulan iki darbe ile anılacaktır. İlki HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin bir twitter paylaşımı nedeniyle ve hukuksuz biçimde düşürülmesidir. İkincisi ise HDP’nin kapatılması için düğmeye basılmasıdır. Vesayet rejimini eleştirerek ve kendini vesayet mağduru göstererek iktidara gelen AKP, Türkiye’yi partiler mezarlığına çeviren adımlara bir yenisini eklemiştir.
Gerek Gergerlioğlu kararı gerekse HDP’yi kapatma pratiği, AKP’nin “sivil anayasa”, “reform” ve “insan hakları eylem planı” derken neyi kastettiğini de açık bir biçimde göstermiştir. Bütün bu vaatlerin içi koftur. Amaç HDP’yi hedefe koyarken esas olarak ülkedeki tüm emek ve demokrasi güçlerini gözdağı vermek, kısmi demokratik kazanımları ve siyasal özgürlükleri “tek parti tek adam yönetimi” uğruna berhava etmektir. Bu hamlenin, iktidar blokunu sağlama alacak anti demokratik bir seçim sistemi ile taçlandırılmak istendiği de ortadadır.
19 yıllık iktidarı döneminde 200 bin işçinin grevini yasaklayan AKP iktidarı, HDP’yi kapatma ve Kürtlere demokratik siyaset kanallarını kapatma girişimi ile hem emekçilere hem de demokrasi güçlerine bakışını ortaya koymaktadır. Yaklaşık 4,5 milyon insanın oyuyla seçilen HDP’li belediyeleri yok sayan iktidar, aynı anlayışı Boğaziçi Üniversitesine rektör atanması sürecinde de göstermiştir. Dolayısıyla gasp edilen şey bir bütün olarak halk iradesidir. Bütün bu süreç boyunca halkın yaşadığı işsizlik ve yoksulluk derinleşmekte, işçi ve emekçiler “koronadan ölmek ile açlıktan ölmek” tercihine zorlanmaktadır. 
İddianamede yer aldığı üzere; HDP’li 600’ün üzerinde isime siyaset yasağı konması ise parti kapatmanın da ötesinde yeni parti kurmanın önüne nasıl bariyerler çekildiğinin kanıtıdır.
HDP’nin kapatılması kabul edilemez. Anayasa Mahkemesi kapatma başvurusunu reddetmelidir.
Tarihi sadece egemenlerin yazacağına inananlar yanılmaktadır. Zira ülkemizin emek ve demokrasi güçleri benzer süreçleri daha önce de yaşamış ama asla boyun eğmemiştir. Grevler, demokratik gösteriler, mitingler, halkın birleşik ve örgütlü mücadelesi siyasal özgürlüklerin önünü açarken birçok muktedir sandıkta hezimete uğrayarak tarih sahnesinden çekilmiştir.
Tüm işçileri, sendikaları, emek ve meslek örgütlerini, demokrasi güçlerini bu zorlu süreci de aşmak üzere birleşmeye, demokratik kazanımlara sahip çıkmaya çağırıyoruz.