Brüksel Temyiz Mahkemesi, terör örgütü DHKP-C ve üyeleriyle ilgili davayı sonuçlandırırken, 3 teröriste tecilli hapis cezaları verdi, 3 teröristi ise suçsuz bularak beraat ettirdi.  Mahkeme kararına göre, Belçika’da işledikleri suçlar çerçevesinde yargılanan terör örgütü üyelerinden Fehriye Erdal 2 yıl, Musa Asoğlu 3 yıl ve Kaya Saz 2 yıl tecilli hapis cezalarına çarptırıldı.
Bu sanıkları terör örgütü üyesi olmak ithamından aklarken, "suç örgütü" yerine de daha hafif anlamı olan "çete" tanımlamasını tercih eden mahkeme, savcılığın ağır ithamlarının kanıtlarını yetersiz buldu.
Brüksel Temyiz Mahkemesi, diğer sanıklardan Bahar Kimyongür, Şükriye Akar Özordulu ve Zerrin Sarı’yı da suçsuz bularak beraat ettirdi.
Mahkeme kararında, sanıkların üzerinde bulunan silah ve belgeler de dikkate alınmazken, Asoğlu’nun "çete başı" olarak tanıtıldığı dikkati çekti.

 -ADLİ SÜREÇ-

Örgüt üyelerine ilişkin adli süreç, 1999’da, bazılarının Belçika’da yakalanmasıyla başlamıştı. Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe’nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılarından olan terörist Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999’da, Belçika’da, Neşe Yıldırım adına düzenlenmiş sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye’nin iade talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada teröristin siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti. Erdal, bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde göz hapsine alınmış, ardından firar etmişti.
Fehriye Erdal ve terör örgütünün geçen yıl ölen başı Dursun Karataş ile Musa Asoğlu, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı, Şükriye Akar Özordulu gibi, çoğunluğu firarda olan sanıkların yıllarca "Belçika usulü" yargılanmaları büyük "adli skandalları" beraberinde getirdi.
Teröristleri Belçika’da işledikleri suçlardan yargılayan Bruges Ceza Mahkemesi, 28 Şubat 2006’da açıkladığı kararda, Fehriye Erdal’a 4, örgütün başı Dursun Karataş’a 5, sözcüsü Musa Asoğlu’na 6, Kaya Saz, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı ve Şükriye Akar’a 4’er yıl hapis cezası verdi.
Gent Temyiz Mahkemesi, 7 Kasım 2006’da bu cezaları onadı.
Terör örgütü üyelerinden Musa Asoğlu, Kaya Saz, Şükriye Akar ve Bahar Kimyongür cezaevinde bulunurken, Belçika’da bir ikamette göz hapsinde bulunduğu varsayılan ve karardan 2 gün önce "izini kaybettiren" Fehriye Erdal ile Dursun Karataş ve Zerrin Sarı isimli teröristler firarda sayılıyordu.
Mahkeme, sanıkları 10 yıl boyunca kamu haklarından mahrum etmeyi de kararlaştırdı, Asoğlu’nu 5 bin 500, diğerlerini 2 bin 500’er avro para cezasına çarptırdı.
Bruges Mahkemesi, ayrıca DHKP-C’yi "terör örgütü" olarak nitelendirdi ve Belçika’da adli alanda örgütün bu sıfatına resmiyet kazandırdı.
Bu kararlar üzerine Yargıtay’a başvuran sanıkların Belçika’da işlediği suçlar arasında, sahte kimlik kullanmak, silah ve patlayıcı madde bulundurmak, terör örgütü üyesi olmak, terör eylemleri planlamak ve haraç toplamak gibi suçlar yer alıyordu.
Belçika’da verilen kararların tümü, 2007’de Yargıtay tarafından bir tek gerekçeyle bozuldu. Yargıtay kararının ardından tutuklu ve hükümlü teröristlerin tümü serbest bırakıldı, firardakiler hakkındaki kararlar da "adli bir hata yapıldığı" gerekçesiyle iptal edildi. Bu "hata" ise Termondo Mahkemesi Yargıcı Freddy Troch’un, Bruges Ceza Mahkemesi başkanlığına atanması olarak ortaya çıktı. Yargıtay kararında, daha önce Türk asıllı teröristleri yargılayan ve sert kararlar vermesiyle tanınan bu yargıcın Bruges’e atanmasını "tarafsızlığın yitirilmesi" olarak değerlendirildi. Yargıtay, sanıklar hakkında verilen kararlara yönelik hiçbir eleştiri ve itirazda bulunmadı, ancak tüm kararları iptal etti.
Belçika’nın Anvers Temyiz Mahkemesi, Yargıtay’ı izleyerek, 7 Şubat 2008 tarihli kararında, terör örgütü DHKP-C üyesi sanıkları tamamen serbest bırakırken, bu kişilerin ve bağlı bulundukları örgütün Belçika dışındaki eylemlerini dikkate almayı da reddetti.
Anvers Temyiz Mahkemesi, gıyaben yargılanan terör örgütünün başı Dursun Karataş ile Zerrin Sarı, Şükriye Akar ve Bahar Kimyongür’ü beraat ettirdi.
Firarda bulunan terörist Fehriye Erdal 2 yıl tecilli hapis ve bin 230 avro para, Musa Asoğlu 3 yıl tecilli hapis ve bin 230 avro para, Kaya Saz da 21 ay tecilli hapis ve bin 230 avro para cezasına çarptırıldı.
Anvers Mahkemesi, daha önceki kararların aksine, DHKP-C’yi "terör örgütü" olarak nitelemeyi de reddetti.
Cezaya çarptırılan sanıklara yönelik ithamlar arasında, sadece silah ve sahte belge bulundurmakla kullanmak yer aldı.
Mahkemenin gerekçeli kararında, savcılığın, DHKP-C’nin bir terör örgütü, sanıklarınsa terör örgütü üyesi olduklarını, bir çete veya suç örgütünün söz konusu olduğunu somut verilerle kanıtlayamadığı ifade edildi. Kararda, "müdahil taraf olan Türk devletinin iddia ve kanıtlarının yetersiz bulunduğu" yer aldı.
Bundan sonraki aşamada, Federal Savcılığın itirazı üzerine Anvers Temyiz Mahkemesinin bu kararını bozarak DHKP-C’yi "terör örgütü, suç örgütü ve çete" olarak niteleyen Yargıtay, terör örgütünün ve üyelerinin Belçika dışında işlediği suçlardan da bu ülkede yargılanabileceğini belirtti.
Yargıtay, sanıkların tekrar yargılanmasını Brüksel Temyiz Mahkemesine bıraktı ve bugüne kadar alınan kararlar geçerliliğini yitirdiği için sanıkların daha farklı cezalara çarptırılabileceği belirtildi.
Brüksel Temyiz Mahkemesi, 2009 başında, "sil baştan" uygulaması çerçevesinde yeniden yargılama başlattı. Savcılığın, sanık avukatlarının ve müdahil tarafın dinlenmelerinin ardından kararın 14 Temmuz 2009’da açıklanacağı bildirilmişti.
Mahkeme, bu tarihte, karar açıklamak yerine "tereddütleri olduğunu" belirtti, sanık avukatlarını ve savcılığı, daha farklı bir yaklaşımla yeniden dinlemek istediğini duyurmuştu.

CEZA KAYBOLDUKTAN SONRA VERİLDİ

Belçika'da yakalandıktan sonra bir yıl kadar hapis yatan Erdal, bir evde göz hapsine alınmıştı. 2007 yılında mahkeme Türkiye'deki suçlardan yargılamasına karar verince ortadan kayboldu.
Türkiye, bu süreçte Belçika'yı Erdal'ın ortadan kaybolmasından sorumlu tuttu. Sabancı ailesi, Belçika'da gözaltında iken Fehriye Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılanması amacıyla açtığı dava açmıştı. Uzun süren mücadelenin ardından terörist Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı Belçika'da yargılanabileceğine karar vermişti.

TÜRKİYE'YE İADE EDİLMEDİ

Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılarından olan Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999'da Belçika'da, Neşe Yıldırım adına düzenlenmiş sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye'nin iade talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada Erdal'ın siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti.
Erdal, bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde gözaltına alındı ve Belçika'da işlediği suçlardan yargılanmasını bekliyordu. Ancak Erdal ortadan kayboldu.
 
DOSYA ASKIDA TUTULDU

Brüksel hükümeti, Türkiye'den gelen ısrarlı taleplere rağmen, Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılanmasına yeşil ışık yakmadı ve adli çevrelerden görüş beklediğini ileri sürerek dosyayı uzun süre askıda tuttu.

SANIK AVUKATLARINDAN OTOMATİK SİLAH SAVUNMASI

Erdal'ın avukatları, Avrupa Terörizme Karşı Mücadele Sözleşmesi kapsamında o güne kadar hiçbir ülkede sanık yargılanmadığını söyleyerek, bu sözleşmede, ''otomatik silah'' kullanılması halinde terörden söz edileceğinin belirtildiğini, oysa Sabancı suikastinde ''yarı otomatik'' silah kullanıldığını savunmuştu. (aa)