“Kaz Dağları’ndan Munzurlara Ekolojik Yaşam Saldırı Altında!” başlığıyla yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:

Birleşmiş Milletler tarafından 1972 yılında Stockholm’de düzenlenen “İnsan Çevresi Konferansında” çevre sorunlarını küresel boyutta ele alarak, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) organının kurulmasına ve her yıl 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olarak belirlenmesine karar vermiştir.

Ekolojik yıkımın en üst seviyeye çıktığı, bütün canlıların yaşam alanlarının daraldığı, yok edildiği günümüzde, “5 Haziran Dünya Çevre Günü” sermayenin günah çıkarma günü olarak kutlanmaya devam etmektedir.

Kaz Dağları’ndan, Munzurlara kadar ülkenin dört bir yanında da durum farklı değildir. Sermayenin, ekolojik yaşam alanlarındaki yıkımı görmezden gelen politikaları, sadece insan yaşam alanlarını ilgilendiren “çevre” kirliliğine dikkat çekilmekte, ara verilmeden ekolojik yaşam alanlarına saldırıya devam edilmektedir.

Borçlanma ve mega projeler ile emekçileri açlığa mahkum ederek “Dünyanın 18. büyük ekonomisine sahip” olmakla övünen Türkiye sermayesi, “çevre performans indeksinde (EPI)” 180 ülke arasında 108. sırada yer alarak gerçek durumunu ortaya koymaktadır.

31 Mayıs 2011‘de Hopa’da HES karşıtı mücadelede yaşamını yitiren, Metin Lokumcu’nun ölüm yıl dönümü ve Gezi direnişinin başlangıç günü referans alınarak 31 Mayıs-5 Haziran tarihleri “Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası” olarak anılmaktadır. 5 Haziranı, sermayenin günah çıkarma vesilesi olarak görmesine karşın, çevresine, doğasına ve geleceğine sahip çıkan emekçi halklar bu günü mücadele günü olarak görüyor ve acilen şu adımların atılması gerekliliğini bir kez da hatırlatıyoruz;

•             Ovacık ilçemizde arıtma tesisi bulunmaması nedeniyle kanalizasyon atıkları Munzur Nehri’ne akmaya devam ediyor! Sucul yaşamı önemli ölçüde tahrip eden bu soruna acil önlem alınmalı ve Ovacık’a derhal arıtma tesisi yapılmalıdır!

•             Fırat Kalkınma ajansının geçtiğimiz gün ihalesini yaptığı Munzur Gözeleri peyzaj projesi, gözelerin turistik ve ticari bir faaliyet alanı olarak yeniden düzenlenmesidir. Bu proje ve ihale derhal iptal edilmelidir!

•             Halvori gözelerinde planlanması düşünülen yapılaşmadan vazgeçilmelidir!

•             Dersim coğrafyasında planlanan bütün madencilik projeleri derhal iptal edilmelidir!

•             Ekolojik ve doğal tahribata neden olan taş ve kum ocakları, eleme tesisleri kapatılmalıdır!

•             Köylüler tarafından kullanılan hazine arazilerinin özel şirketlere peşkeş çekilmesine izin verilmemeli, doğanın ticari faaliyetler için kullanılması engellenmelidir!

Ülke genelinde bütün ekolojik yaşam alanları, maden, enerji, havalimanı, inşaat gibi yıkım projeleri ile sermayenin bitmeyen açlığına feda edilmektedir. Katil projeler ile geri dönüşü asla mümkün olmayacak ekolojik alanlar yok edilerek, insan ve diğer canlılara yaşam alanları bırakılmamaktadır.

Sermayenin yıkım projelerine karşı mücadelenin, sınıf mücadelesi olduğu ilkesiyle, emek güçleri; sermayenin ekolojik yaşam alanlarından çekilerek, doğa gerçek sahiplerine verilinceye kadar bu mücadele devam edecektir!