SERHAT OZAN YILDIRIM

3 bin rakımlı Ovacık ve Pülümür ilçelerindeki yaylalarda 5 ay önce çadırlarını kurup, hayvanlarını otlatan ve ürettikleri peynir ile yağı satarak, geçimlerini sağlayan sürü sahipleri, eylül ayının sonlarında zorlu bir yolculuğun ardından köylerine döndü. Çemişgezek ilçesine 35 kilometre uzakta bulunan Kıraçlar köyünde sürü sahipleri, köylerinin uzağında kurdukları çadır ahırlarda hayvanlarını zor şartlarda besliyor. Ahırlarının önüne yem teknesi yerleştiren besiciler, yaz aylarında istifledikleri arpa ve mercimek samanını sırtlarında taşıyarak günde 3 defa dışarı çıkardıkları hayvanlarına veriyor. Daha sonra da yanı başlarında olan Keban Barajı gölünde koyunlarının su ihtiyaçlarını karşılıyor ve köyün meralarında hayvanlarını otlatarak gezdiriyor.

KURT NÖBETİ BAŞLADI

Dondurucu soğukların başlamasıyla hayvan sahiplerinin de kurt korkusu başladı. Kıraçlar köyünde sürü sahiplerinin, sabahın erken saatlerinde başlayan zorlu mesaisi akşam saatlerinde kurt nöbeti ile devam ediyor. Yaklaşık 5 bin koyunun bulunduğu bölgede aç kalan kurtlar sürekli ahırlara yaklaşarak koyunlara saldırıyor. Kurtları engellemek için kangal cinsi köpekler, ahırların etrafında gezinirken, sürü sahipleri de ellerinde güçlü fenerler ile etrafa ışık tutuyor. Çobanlar ise ‘kom’ dedikleri çadır ahırlarda sabaha kadar uyuyarak koyunlarını aç kurtlardan korumak istiyor.

'YILDA 100 KOYUNUMUZU KURTLAR TELEF EDİYOR'

Kış aylarında yaklaşık 100 koyunu kurtların telef ettiğini söyleyen 70 yaşındaki Hıdır Ekici, "Mayıs aylarında Ovacık’ın yüksek yaylalarını kiralayıp, oraya gidiyoruz. 5 ay kaldıktan sonra kendi köyümüze dönüyoruz. Koyunlarımızın yanında uyuyoruz. Kurtlar bizi perişan ediyor, senede 100 tane koyunumuzu kurt kapıyor. Komun içinde uyuyoruz. En önemli silahımız köpekler. Köpekler etrafta geziniyor, biz de komun içinde uyuyoruz. Ömrümüz komun içinde geçiyor. Onun için sürekli hayvanların içindeyiz” dedi.

'KURT KORKUSUNDAN AHIRLARDA SABAHLIYORUZ’

Sürüsünü kurtlardan korumak için çobanıyla ahırda uyuyan Uğur Ekici, "500 küçükbaş hayvanım var. Doğuma çok az kaldı. Yılın yarısını yüksek kesimli yaylalarda yarısını da köyümüzün meralarında geçiriyoruz. Geçimimizi bu koyunlardan elde ettiğimiz peynir ve sütten sağlıyoruz. Tek başımıza bu işi yapamıyoruz onun için çobanlarımız mevcut. Bu aylarda dondurucu soğuklar başladığı için aç kalan kurtlar bizi ve hayvanlarımızı çok rahatsız ediyor. En önemli yardımcımız köpeklerimiz. Bazen köpekler de yeterli olmuyor. Her mesleğin olduğu gibi bu mesleğin de çok zorlukları var. Yol, elektrik ve su sıkıntılarımız var. Çok büyük zorluklarla para kazanıyoruz. Biz koyunlarımızı sabah 6.00’da yemlemeye salıyoruz, ondan sonra da akşam 4.00’te tekrar yemini yiyor. İçeri koyduğumuzda sabaha kadar biz nöbet tutuyoruz. Gözümüze hiç uyku girmiyor. Bu ahırlarda kalarak sabahlıyoruz" diye konuştu.