HDP Eş Genel Başkan yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu'nun 'Güncel gelişmeler ışığında barış ve demokrasi mücadelesi, ne yapmalı?' başlıklı panelinde iken.

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, “Güncel gelişmeler ışığında barış ve demokrasi mücadelesi, ne yapmalı?" konulu bir panel düzenledi. Sanat Sokağı’nda düzenlenen panele HDP Eş Genel Başkan yardımcısı ve Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel konuşmacı olarak katıldı. Beştaş, Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşemeyeceği vurgusunu yaparken Tüzel, parlamenter sisteme geri dönerek antidemokratik uygulamaların düzelemeyeceğini belirtti, üçüncü seçenek yaratma çağrısında bulundu.

123 İNSAN ZIRHLI ARAÇ ÇARPMASIYLA YAŞAMINI YİTİRDİ

Beştaş, Türkiye'de onurlu bir barış ve demokratik bir ortam için mücadele ettiklerini vurgulayarak 1 Eylül mitinglerinin yasaklanma gerekçelerine değindi, “Diyarbakır mitingimiz ‘Vatan Partisi genel başkanı gelecek, güvenliğinizi sağlayamayız’ diye komik bir gerekçeyle yasaklandı. Bu ülkede su ve ekmek kadar, nefes almak kadar barışa ihtiyaç var.” dedi.

HDP Eş Genel Başkan yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu'nun 'Güncel gelişmeler ışığında barış ve demokrasi mücadelesi, ne yapmalı?' başlıklı panelinde iken.

Önceki gün Şırnak’ın İdil ilçesinde zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden 7 yaşındaki Miraç Miroğlu’na dair de konuşan Beştaş, “Bir çocuğun bisikletiyle sokakta giderken yaşamını yitirmesi kaza olabilir mi? Bu kazalarda neden hep Kürt çocukları ölüyor? 6 yılda çoğunluğu çocuk olan 123 insan zırhlı araçlarla öldürüldü. Silopi’de uyudukları sırada panzerin içeri girmesiyle iki kardeş yaşamını yitirdi. Yapılan yargılamada panzerin şoförü 19 bin lira para cezası aldı, tutuklanmadı bile. Bölgede yaşanan ölümler ya kaza, ya kurşun sekmesi oluyor. Bunun faili sadece o zırhlı aracı kullanan değil, bunun faili yaptığı her konuşmada gece gündüz ayrımcılığı, kutuplaştırmayı söylemleriyle yaratanlar ve cezasızlık politikasını sürdürenlerdir” dedi.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİN TARAFI HÜKÜMETTİR, BİZ ARABULUCUYDUK"

HDP Eş Genel Başkan yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu'nun 'Güncel gelişmeler ışığında barış ve demokrasi mücadelesi, ne yapmalı?' başlıklı panelinde iken.

HDP’ye dönük kapatma davasına değinen Beştaş, “Davanın temelini Kobane davasındaki saçma sapan iddialar ve çözüm sürecindeki İmralı ile yapılan görüşmeler oluşturuyor. Çözüm sürecinin tarafı bu iktidardır, biz arabulucuyduk. Siz kanun çıkardınız bu görüşmelerin yasal olduğuna dair. KCK, İmralı bu sürecin bir tarafı, hükümet diğer tarafıydı. 2012-2015 yılları arasında askerinden polisine, dağdaki Kürt gencinden, işçisinden emekçisine herkes nefes alıyordu. Herkeste daha iyi bir yaşam umudu vardı. Ancak oyları düşen AKP, 'süreci buzdolabına kaldırıyorum' dedi. Barışın yolu demokrasiden geçiyor, çatışmalar devam ederken barış ortamı olmadan demokrasiden söz edilebilir mi? Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez. Ayrıştırmaya, ayrımcılığa karşı birlikte mücadele edersek sağlıklı koşullarda yaşarız” dedi.

"ÜLKENİN EN ALT TABAKASI MUAMELESİ GÖRENLER DÜŞMAN OLAMAZ"

HDP Eş Genel Başkan yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu'nun 'Güncel gelişmeler ışığında barış ve demokrasi mücadelesi, ne yapmalı?' başlıklı panelinde iken.

Beştaş’ın ardından konuşan Levent Tüzel, göçmenler ve mülteci sorununun dünyanın yaşadığı savaş felaketinin sonucu olduğu vurgusunu yaparak “İktidar ve muhalefet mülteciler üzerinden halkları birbirine kırdırmada ortaklaşıyorlar. Muhalefet ‘biz iktidar olursak geri göndereceğiz’ demek dışında bir şey söylemiyor. Mülteciler her türlü aşağılanmaya, baskıya maruz kalıyorlar. En ucuza çalıştırılıp adeta ülkenin en alt tabakası muamelesi görenler, işçilerin emekçilerin düşmanı olamaz. Bu ülkenin kaynakları har vurup harman savrulmasa yerlisiyle, göçmeniyle insan gibi yaşanacak bir düzen kurmak mümkün. Bizim düşmanımız geleceğimizi karartan, halkları birbirine kışkırtanlardır, bunun sonucu olarak bu ülkeye gelmek zorunda kalan halklar değildir. Hukuku, sosyal hakları, adaleti bir kalemde silip atan, ülkemizin geleceğine kast eden bu güçlerdir.” dedi.

"PAYLAŞIM SAVAŞLARINA DEVAM ETTİLER"

Halkların barışa ihtiyaç duyduğu günlerden geçildiğini belirten Tüzel “Sadece Türkiye değil dünya olarak barışa ihtiyaç duyuyoruz. Elbette, barışı kazanmak için ödenen bedelleri anmadan geçmemeliyiz. Hitler faşizmini, bu felaketi insanlık savuşturdu. Savaşların arkasında, kapitalist, emperyalist sistemin olduğunu dünyada yaşanan felaketlerden gördük. Ülkemizin içerisinde bulunduğu coğrafya, Ortadoğu bu açıdan da bir cehennem yaşıyor adeta. Emperyalist bloklar, tarihten bu yana olduğu gibi, insanlığın bu kazanımını ne yazık ki değerlendiremediler, paylaşım savaşlarına devam ettiler.” diye konuştu. 

"BU BEDEL HALA MİHRAÇ GİBİ 7 YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR ÜZERİNDEN SÜRÜYOR"

HDP Eş Genel Başkan yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu'nun 'Güncel gelişmeler ışığında barış ve demokrasi mücadelesi, ne yapmalı?' başlıklı panelinde iken.

Kürt sorunun yıllardır kanayan bir yara olduğu vurgusunu yapan Tüzel, “Önce kendi ülkemizde barışı kazandığımız ölçüde, dünya halklarına ve insanlığın barış mücadelesine katkı sunacağımız çok açıktır. Bizim ülkemizin kendi yarası, acısı, yıllardır ödenmiş bedeli var. Ne yazık ki bu bedel hala Mihraç gibi 7 yaşındaki çocuklar üzerinden sürüyor. Acılar derinleşiyor. Halkların ortak yaşamı acımasızca konjonktürel, geçici birtakım politikalar uğruna çok kolaylıkla silinip atılabiliyor, masalar devrilebiliyor.  Çözüm süreçleri, savaş süreçlerine yeniden devşirilebiliyor.” diye belirtti.

"DEMOKRASİ ADINA YAPILMIŞ HAMLELER DEĞİL"

Ülkenin sıcak bir atmosferden geçtiği vurgusunu yapan Tüzel, “Bu atmosfer ilerdeki günlerde daha da ısınacak. Herkesin ağzında seçim olacak mı, zamanında olacak mı AKP’nin hazırlığı içerisinde olduğu Anayasa değişikliği ve şimdi AKP ve MHP’nin anlaştığı barajın yüzde 7’ye indirilmesi… Bunlar demokrasi, iyileştirme adına yapılan hamleler değil. Biz özellikle 2015’ten sonra yaşadığımız sancılı süreçte çok iyi gördük ki iktidarın hiç mi hiç böylesi siyasi hedefi, halklara hizmet duygusu, barışı kazanalım gibi politikası yok. Ne yazık ki bütün güvenleri ortadan kaldırmış durumda. Bunu en iyi yaşayan Kürt halkıdır. Önümüzdeki süreçte acaba seçimler nasıl olacak, hangi koşullarda olacak gibi birtakım sorularla karşılaşacağız. Bileceğiz ki her ne olacaksa tarihin tekerini, barışa, kardeşliğe, ortak yaşama doğru döndürecek olan bizlerin, ezilen halkların, en çok da işçi sınıfımızın mücadelesi olacaktır.” dedi.

"HALKLAR BİRBİRİNE KARŞI KIŞKIRTILIYOR"

İşçilerin, emekçilerin, halkların inançlar, kimlikler göçmen meselesi üzerinden birbirine karşı kışkırtıldığını söyleyen Tüzel, “Halk desteği giderek azalan bu yönetim mekanizmasını ayakta tutmak istiyorlar. Geleceğimizi biz kendimiz kazanacağız. Barışımızı biz kuracağız. Barış için mücadele etmek demokrasiden geçiyor, demokratik bir ortam yaratmaktan geçiyor. Yaşadığımız coğrafyadan da gördüğümüz gibi, bir taraftan Amerika’ya bakıp onunla pazarlıklar yapmak, bir taraftan Rusya’nın, Çin’in ağzına bakmak bunlar arasında savrulup durarak emperyalist bağımlılık içerisinde barışı kazanmanın mümkün olmayacağını öncelikle görmemiz gerekiyor.” diye konuştu. 

"BU ÜLKENİN BETON SARAYLARA DEĞİL ADALATE İHTİYACI VAR"

HDP Eş Genel Başkan yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu'nun 'Güncel gelişmeler ışığında barış ve demokrasi mücadelesi, ne yapmalı?' başlıklı panelinde iken.

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yapılan adli yıl açılışına da değinen Tüzel, “Bugün, dün olmadığı kadar bir siyasi islam rejiminin görüntüsüyle karşı karşıyayız. Bu ülkenin beton adalet saraylarına ihtiyacı yok, bu ülkenin adalete ihtiyacı var. İktidar dualarla, şeriatçı görüntülerle ve ne yazık ki bir tarafında din adamı bir tarafında Yargıtay Başkanı'nın olduğu bir törenle bu adli yılı selamlıyor. Anayasa, norm ve kurallar anlamında da anayasal bir rejim anlamında da hiçbir şey kalmamış durumda.” dedi.

"GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞTİRMEK DURUMUNDAYIZ"

Muhalefete dair eleştirilerde de bulunan Tüzel “Parlamenter sisteme geri dönerek bu hastalıklı yapının, antidemokratik uygulamaların düzelmesi, barışa dayalı insanca bir yaşamın, ortak yaşamın kurulması mümkün değil. O halde biz demokratik bir düzen için güçlerimizi birleştirmek durumundayız. Üçüncü bir seçenek yaratmak için; kayyumu ile valisiyle yargı sistemi ile tek adam tarafından atanmış ve her şeyin oraya bağlandığı bir sistemin bu ülkenin bu sorunlarına çözüm olmayacağını görerek bütün yönetim mekanizmalarının, bütün karar mekanizmalarının, seçilmişlerin halk tarafından denetlendiği bir demokratik rejimle ancak bu çürümeye yüz tutmuş yapıyı ortadan kaldırabilir. Yeni bir sistem, yeni bir halk yönetimi yaratmanız mümkün olacaktır. Bunun yapı taşı elbette emekçiler, kadınlar, gençler halklar olacaktır. Ülkeyi felaketlere sürükleyen bu anlayış karşısında gerçek seçenek ve çözüm yolu bu seçenek olacaktır. Barış haftası vesilesiyle demokrasi mücadelemiz ve ortak gelecek kurma mücadelemiz bunları hatırlatıyor.” diye konuştu.

Orhan Kurul / Evrensel