“Barolarla Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş arasında patlak veren “cuma hutbesi” tartışması sürerken, bu tartışmanın arkasındaki asıl niyet de ortaya çıkmaya başladı” ifadeleriyle başlayan yazılı açıklamada şunlar ifade edildi:

“Cuma hutbesi” tartışmasının sıcaklığı içinde toplanan AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK), “Barolar sorunu”nu gündeme aldı ve barolardaki seçim sisteminin değiştirilmesi için harekete geçilmesini kararlaştırdı. Avukatlık Kanunu’nda yapılacak bir değişiklikle barolardaki seçim sisteminin değiştirilmesini amaçlayan AKP, böylece, baroları ele geçirmeyi hedefliyor.

Ama elbette ki AKP ve sözcüleri, “Biz kazanamadığımız için seçim sistemini değiştirmek istiyoruz” demiyor, “Seçim sistemi antidemokratik olduğu için değiştiriyoruz, baroların daha demokratik kurumlar olmasını amaçlıyoruz” diyor.

AKP MYK’si “Avukatlık Kanunu”nu değiştirmeyi gündemine yeni aldı ama Erdoğan ve partisinin barolar konusunda sıkıntısı yeni değil. Tersine Cumhurbaşkanı Erdoğan baroları etkisizleştirme ve ele geçirme amacını 2019-2020 “adli yıl açılış töreninde” yaptığı konuşmada açıkça ilan etmişti.

“Adli yıl” açılışının Saray’da yapılmasını “yargı bağımsızlığına darbe” olarak görüp töreni boykot eden baroları (Ülkedeki avukatların yüzde 95’inin üye olduğu 52 baro) açıkça suçlayan Erdoğan, “İlk çözmemiz gereken meselelerden biri, tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin, temsili demokrasiye uygun hale getirilmesidir” diye konuşmuştu.

Öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan ve AKP, bu amaçlarını, salgın koşullarının belirlediği siyasi ortamda hayata geçirmek üzere kolları sıvadı. Herhalde AKP önde gelenleri, “Hazır Diyanet İşleri Başkanı Erbaş da barolarla karşı karşıya gelmiş, muhafazakar tabanı motive eden bir tartışma başlatmışken, bu fırsatı kaçırmamalıyız” demiş olmalı.

AKP VE ÖNCÜLÜ SAĞ PARTİLER MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN HEP RAHATSIZ OLDU

Sadece geçtiğimiz yıl yapılan “adli yıl açılışı”nda değil, Erdoğan daha önceki yıllarda da çeşitli vesilelerle barolar (TBB), TTB, TMMOB gibi, bir türlü ele geçirip “arka bahçesi” yapmayı başarmadığı meslek örgütlerinin kuruluş yasalarını değiştirerek buraları ele geçirmeyi, olmadı etkisiz hale getirip parçalamayı sıkça ifade etmişti.

Çünkü; bu örgütler, kendi alanlarında hükümetlerin yanlış ve sermaye yanlısı uygulamalarına müdahale ediyorlardı. Bundan özellikle de 12 Mart darbecileri ve 12 Eylül cuntası ile sağcı partiler (AP, ANAP, AKP...) hep rahatsız oldular.

Bu örgütlerin yetki ve faaliyetlerini sınırlayan yasal düzenlemelerin yanı sıra kongrelerine müdahaleye varan “organize işler” yaptılar, kamuoyundaki etkilerini azaltmaya çalıştılar; ama yine de amaçlarına ulaşamadılar.

AKP’nin 18 yıllık iktidarı boyunca da bu örgütler, yandaşların çıkarını tüm halkın çıkarı olarak dayatan otokratik heveslere, keyfiliğe, “tek parti tek adam yönetimi” inşası girişimlerine, yargıyı tek adama bağlama çabalarına, halk sağlığını tehdit eden sağlık sistemine, bilime ve halkın çıkarlarına aykırı ve rant esaslı hükümet politikalarına karşı mücadele ettiler.

HEDEF, SADECE BAROLAR DEĞİL TÜM MESLEK ÖRGÜTLERİDİR

Bu yüzden de amaç, AKP ve yandaşı çevrelerin baroları ele geçirmesiyle sınırlı değildir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019-2020 “adli yıl” açılışında “İlk çözmemiz gereken meselelerden biri, tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin, temsili demokrasiye uygun hale getirilmesidir” diyerek, baroların yanı sıra TTB, TMMOB başta olmak üzere tüm meslek örgütlerine müdahale etmekten söz ediyor.

Bu da AKP MYK’sinde alınan “Avukatlık Kanunu’nun ele alınması” kararının bir ilk adım, bir “Nabız yoklama” girişimi oluğunu gösteriyor. Eğer kamuoyundan gerekli tepki gelmezse, tüm meslek örgütleri, yasalarında gerekli düzenlemeler yapılarak, iktidarın müdahalesine açık hale getirilecektir.

Hedef, bu örgütleri bölmek, her çevrenin kendi mühendis odasını, kendi tabip odasını, kendi barosunu kurduğu bir meslek örgütleri düzenidir.

ACİL SORUN: ORTAK MÜCADE HATTINDA BİRLEŞMEKTİR

Demokratik birikimine bir müdahale olan bu girişime karşı, tüm emek meslek örgütleri, sendikalar, ilerici demokrat güçler, aydınlar, akademisyenler, ortak bir demokratik mücadele hattında birleşmek durumundadır.

Savunma Makamı'na  saldıranları ve sessizce alkışlayanları tarih yazmaya devam ederken, Baroların seslerinden rahatsız olanların her seferinde yeniden ısıtıp ortaya koyduğu, TBB Başkanınca da yıllar önce bir Fetö Projesi olduğu açıklanan yasa değişikliğiyle Avukatlık Mesleği'ni bitirip baroları ve TBB'yi ele geçirme girişimine, bugüne kadar olduğu gibi yine sonuna kadar karşı duracağımızı, her türlü ortak mücadeleye hazır olduğumuzu meslektaşlarımıza ve kamuoyuna duyururuz.”