Biraz kendinden bahseder misin?

Ben Baray Karatay, 15 yaşındayım. İzmir Amerikan Koleji Lise 1. Sınıf öğrencisiyim. İlkokul ve Ortaokulu Tunceli’de okuduktan sonra,  özellikle iyi bir dil eğitimi alabilmek için bu koleji tercih ettim.  Şu anda da okulların Korona salgını nedeniyle tatil edilmesinden dolayı memleketim olan Tunceli’ye dönmek zorunda kaldım. Üniversite eğitimimi yurtdışında almak amacıyla aile ilişkilerim dahil olmak üzere bir çok şeyi feda ediyorum ve güzel sonuçları olacağını düşünüyorum. Bana farkındalık duygusunu yükleyen okulumun rolünün, karakterimin şekillenmesinde payı çok büyük diyebilirim.

Zor günlerden geçiyoruz,  Corona salgını ile ilgili senin yaş grupların ne düşünüyor?korona-yasli-ayrimciligini-pekistirdi-baray-karatay.jpg

Salgını daha dramatik biçimde yaşayan ülkelerden ciddi uyarılar ve ders niteliğinde mesajlar gelmekte. Özellikle İtalya’dan gelen paylaşımlar çok üzücü. Ancak ülkemizde ve ilimizde özellikle gençlerde böyle bir duyarlılık oluştuğu kanısında değilim. Evde oturmak sıkıcı geldiği için, hala gruplar halinde dışarda buluşabiliyoruz, kafelere, oyun solanlarına gidebiliyoruz. Tehlikenin çok da farkında olduğumuzu düşünmüyorum.  Okulların kapanmasının acil bir durum gereği olduğuna ilişkin bilincimiz yeterli değil. Kişisel önlemler konusunda da duyarlı olduğumuz söylenemez.  Sanırım bütün bunlar risk algımızın düşük olmasıyla ilgili. Konunun ciddiyetinin kavranılmış olmadığını ve eğer daha erken kavranılmaz ise geç olabileceğini düşünüyorum.

Corona’nın beraberinde getirdiği yaşlı ayrımcılığını işlemek nereden aklına geldi?

Gerek televizyon programlarından gerekse sosyal medya hesaplarında sürekli olarak bu salgında yaşlı bireylerin daha çok etkilendiği, bağışıklık sisteminizi baskılayan bir hastalık yoksa çok da endişe edecek bir şey olmadığı vurgusu vardı. Bu durumda öncelikle çocukluğumu birlikte geçirdiğim anneannem ve dedem için endişelendim.  Sonra Tunceli’de yaşlı nüfusun fazla olduğunu duyduğum için ilimiz için endişelendim.  Corona salgınında evden çıkmam pek uygun olmayacağı için bu konuda araştırma yapmaya yöneldim ve birkaç gün vaktimi bu konu hakkında araştırarak geçirdim. Yaptığım taramada yaşlıları korumaya yönelik çok az materyal hazırlandığını gördüm. Diğer yandan İtalyan doktorların yaşlı bireylerle ilgili paylaşımları beni duygusal olarak çok etkiledi. Corona ya da grip gibi salgınlarda yaşlıların daha riskli olduğu biyolojik bir gerçeklik olsa da,  empatiden yoksun ifadelerin kaygı ve korkuyu artırdığını bizzat gözlemledim. Oysa dokunamasak da yaşlılara sevgimizi hissettirmenin bir sürü yolu vardı.  Korkutmak yerine daha fazla korumak bunlardan birisi olabilir mesela. Bu noktada kuşaklararası dayanışmanın da önemli olduğunu düşünüyorum.

YouTube kanalında yayımlanan video da yaşlıları Corona’dan korumak için bazı önerilerde bulunmuşsun.  Bu konuda destek aldın mı?

Ben henüz lise öğrencisiyim. Corona gibi ciddi bir hastalık için öneri vermesi gereken kişinin ben olmadığımın farkındayım.  Bu konuda ilgili sağlık meslek elemanlarının görüş bildirmesi gerektiğini düşünüyorum.  Ancak ben Corona’dan korunmak için genel olarak önerilen önlemleri, yaşlılar için uyarlayarak risksiz bir biçimde yeniden gündeme getirmeyi amaçladım.  Hata yapmamak için, İngilizce eğitim alıyor olmamın sağlamış olduğu avantajla, Dünya Sağlık Örgütü gibi bazı kuruluşların yaşlılar için düzenlemiş olduğu raporları okudum.  Ayrıca yaptığım önerilerin güvenirliliğini ailemdeki sağlık çalışanlarına teyit ettirdim. Zaten amacım öneride bulunmaktan ziyade yaşlılarla ilgili ayrımcılık düzeyindeki söylemlere dikkat çekmekti. Bu vesileyle evden çıkamadığımız/belki de hiç çıkamayacağımız günlerde bile birbirimiz için yapabileceğimiz şeyler olduğunu hatırlatmak istedim.