Güneşin doğuşuna daha vakit var. Köyün yaşlıları ve dedem yataklarından bir bir çıkıyor; buz gibi havada buz gibi su ile ellerini; yüzlerini yıkıyorlar. Hazırlanan kahvaltıdan bir iki parça atıştırdıktan sonra güneş yüzünü göstermeden yola çıkmayı düşünüyorlar.

Köylüler ve dedem her hafta başı Yaz, Kış demeden şehre iner bir haftalık ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra yeniden köye dönerlerdi.

O gün de yola koyuluyorlar.  Kar, dize kadar. Ancak geceleri çok soğuk olduğundan kimi yerde donan karın üzerinde batmadan yürüyebiliyorlar. Önde Kekil Amca, Hasan Amca ve şakacılığıyla bilinen Musa Amca. Öndekilerin ayaklarında leken var arkadan gelenlere yol açmak için. Öndeki grup yorulduğunda yolu açma görevini arkadaki gruba devrediyor.

Verikaş’ın önünden geçerlerken güneş henüz “merhaba” demiyor dedem ve köylülere. Hava öylesine soğuk ki hepsinin kaşları ve kirpikleri donmak üzere.  Yamaçları kaplayan ardıç ağaçlarının üzeri karla kaplı. Kar da ardıç da donmuş. Önde yürüyen Musa Amca bir türkü mırıldanıyor. Sesi duyan kuşlar adeta cıvıltılarıyla eşlik ediyor ona.

Buz tutmuş bir dereden geçiyorlar. Böyle devam ederlerse yaklaşık on beş dakikaya kadar caddeye ulaşmış olacaklar. Orada dinlenecek ve yarım yamalak da olsa temizlenmiş caddede yürümeleri daha kolay olacak.

Sonunda caddeye ulaşıyorlar. Tam da o esnada güneş “merhaba” diyor onlara. Kısa bir mola için buldukları uygun bir yere oturuyorlar. Aralarında kısa ama anlamlı bir sohbet başlıyor. Hayıtın çok kısa olduğunu, birbirlerini çoğu zaman gereksiz yere kırdıklarını, kavgalarının anlamsız olduğunu söylüyor Kekil Amca. “Yok, tarla sınırıymış, yok su sırasıymış yok hayvanların tarlaya girmesiymiş bunlar boş kavga gerekçesi” geçmek lazım bunları diye de ekliyor.

Tam bu esnada dedem söze giriyor: “Gün gelecek ki köyümüz virane olacak. Hatta kavga edecek insanları bile bulamayacağız. Tarla sınırları kendiliğinden ortadan kalkacak. Tarlaya girecek hayvan da kalmayacak” diyor.

Musa Amca’nın “Bu kadar gevezelik yeter. Kalkın da yolumuza devam edelim” yollu şakayla karışık kızgınlığıyla birlikte aralarında gülüşerek yeniden yola koyuluyorlar.  Başlattıkları muhabbet yol boyu sürdü mü bilinmez. Muhtemelen Musa Amca izin vermemiştir.

Birkaç gün önce köyüme gittim. Köyde hayvan yoktu tarlaya girecek. Sulanacak bağ bahçe de kalmadığı için sınırlar kendiliğinden ortadan kalkmıştı. Köy, sadece iki hane kalmıştı. Veli ve Hasan abi kalmıştı sadece. Köylerini, hatıralarını yaşatmaya çalışan iki yürekli insan.

Dedem ve köylülerimiz ne kadar da haklıymış; ne kadar da ileri görüşlüymüş diye geçirdim içimden bu manzara karşısında. Denirmiş ya “Gençlerin Aynada Göremediklerini Yaşlılar Bir Tuğla Parçasında Okurlar” diye. Günleri kutlu olsun tüm o bilge insanların…

Umut EKİN