Gağan nedir? Neden bu kadar önemlidir? Gağan'ın Alevilik ve Kırmanç inanışında çok büyük bir önemi ve yeri vardır. 21 Aralıkta başlayıp bazı yerlerde Ocak ayı ortalarına kadar sürer. Aralık ayına Gağan ayı denir. Eski yıl ritüeller ile uğurlanıp yeni yıl iyi temenni ve dilekler ile karşılanır. Bu iyi dilek ve temenniler sadece Alevi toplumu için değil dili, dini, cinsiyeti ne olursa olsun insan ayırmaksızın bütün insanlık âlemi için yapılır. Hatta bütün canlılar için. Bu ayda zeyiye ( Evlenip gitmiş aileden uzaklaşmış kız çocukları ) ziyaret edilip onlara yalnız olmadıklarını, ailenin ve akrabalarının desteğinin hep onlarla olduğunu göstermek için çeşitli hediyeler verilir. Zeyiye’yi unutmak ve destek sunmamak toplumca iyi karşılanmaz. Bu ayın 21’inde eski yılın güneşin tahtına oturmuş olan paşası ( pasao qhan)’ın rivayete göre tahtını bırakıp öldüğü ve toprağa gömüldüğü, toprağın altında üç gün kaldıktan sonra dördüncü gün kendini tekrar nefesleyerek, kendi küllerinden tekrar var olduğu ve bir çocuk donunda tekrar doğup güneşin tahtına oturduğu söylenir.  O yüzden yapılan dualarda "xér şerro pasao qhan, xér berro pasao newe.". “ Hayır ile gitsin eski paşa, hayırla gelsin yeni paşa " diye dualar edilir. Aslında ölende dirilen de aynı kişidir. Sadece don değiştirmiştir. Ölen üç gün toprağın altında kaldıktan sonra kendi küllerinden yeniden kendini var etmiştir. Bu dünyada olan her şeyin yok olmadan dönüştüğünün de bir kanıtı gibidir bu. 
Bu aydaki ritüellerin başladığı haftanın ilk perşembesi cemler yapılır bu cemlerde insanlık için dua ve temennilerde bulunulur. Bazı yerlerde ise oruç tutulur. Gelecek yılın bütün insanlığa barışı, huzuru ve sevgiyi getirmesi dilenir. Köyde ya da kentteki ırmak ya da çeşmelerin en temiz yerinden bakraçlar ile sular getirilip evlere, ahırlara dualar eşliğinde serpiştirilir. Suyun azizliğinin her yere bolluk bereket ve huzur getirmesi dilenir. Gömbeler yapılır, bunların içine çeşitli uzunluklarda üç ağaç parçası konur. Bu ağaç parçalarının biri şansın, diğeri bereketin öbürü ise saflığın ve dürüstlüğün sembolüdür. Bu çubuklar her kime çıkarsa o yıl aklın temsilcisi, saflığın ve dürüstlüğün temsilcisi olarak bu üç kişi onurlandırılır. Çubuklardan bir tanesi bereketi temsil ettiği için ağıla, diğeri aklı temsil ettiği için herhangi bir yerde toprağa gömülür. Saflığı ve dürüstlüğü temsil eden ise bir tarlaya gömülerek o ritüel tamamlanmış olur. 
Qhal gağanda ise dört tane ciddi karakter vardır. Bunlardan bir tanesi (Qhal ) dediğimiz yaşlı Aralık. Geçmekte olan eski yılı temsil etmektedir. Bir diğeri kadın kıyafetleri içinde olan erkek yani (Fatık.) Fatık’ın temsil ettiği ise dünya ve dünya üzerindeki üretim. (Arap ) karakteri de üçüncü karakter peki o neyi temsil ediyor? O beş duyu organın ötesindeki akıl ve vicdana denk gelmektedir. Dördüncü karakter ise ( Koçek) o ise omuzundaki heybeye verilen lokmaları koyup taşıyan kişidir. Yardımlaşmayı temsil etmektedir. Bir diğer öğe ise gösterinin yapıldığı yerde cilve yapan Fatik'i kaçırmaya çalışan halk. Halk ise bu dünyadaki nefsi temsil etmektedir. Yani zamanın elinden üretimi zamansız ve haksız yere almaya çalışan halk. Bunlarda bu dünyadaki nefsi temsil etmektedirler. Burada anlatılmak istenen dediğimiz gibi dünya üzerindeki üretimdir. O üretimin zamanla ilişkisi ve bunun hakkaniyetli ve doğru şekilde paylaşılması. Ama aynı zamanda evrensel döngüyü anlatan çok önemli bir ritüeldir bu. 
Olmazsa olmazlardan biri Fatığın elbisesine iliştirilmiş bir iğne ve iplik. Bu kesinlikle olmak zorunda. Peki. neden olmak zorunda ve neyi temsil ediyor? Çünkü iğne ve iplik ile yılları birbirine ekleyen yani sonsuz bir süreç ve zamandan bahseden zamandaki kopukluğa ve aralığa izin vermeyenin Hızır olduğuna inanılır. Hem aklı hem de Hızır’ı temsil eden bu durumun yanı sıra yine ilk dikişi ve ilk ameliyatı yapanın Hızır olduğu kabul edilir. Hızır burada zamanı birbirine ekleyen bir gerçeklik. Aynı zamanda Fatık karakterinin elinde bir kirmene ( Rıştıke )olmak zorunda. Peki, bu neyi temsil etmektedir? Rıştıke;  Rıştıke’nin hareketi sağdan sola yani kuzeye doğrudur. Rıştıke’ye sarılı yün vardır. Bu yünü ipe çevirmek ve ipten sonrada bunu kazak ya da çorap olarak üretime dönüştürme çalışmasıdır bu. Oradaki Rıştıke’nin görevi gökteki gök cisimleri yani ayı, güneşi, yıldızları ve gezegenlerin hepsinin dünya üzerindeki üretime olan etkisini temsil etmektedir. Gökyüzündeki her cisim Güneş de dahil olmak üzere gökyüzünde kalabilmesi için bir güce ihtiyacı olmaktadır. Bu güç kendine ait bir akla ve bir yeteneğe sahiptir.  Her çark diğer çarkı harekete geçirerek en uzak gök cisimden dünyaya doğru dönülen bir etkileşim içindedir. Kirmene ( Rıştıke ) ile anlatılmak istenen budur. 
Yani şöyle düşünelim ay ya da güneş olmasaydı dünya üzerinde ne suyun hareketi ne de bir şekilde bitkilerin büyümesi olacaktı. Arap figüründen de bahsedelim. Arap; mal ile dünyalık yani nefs arasındaki bir bekçidir. Dengeyi sağlayan bir terazi gibidir. O yüzden elindeki çubuğu ile dünyalığa yani Fatıke uzanan ona sahip olmaya çalışanların eline vurup bırakmaz ve der ki; " Eline, beline, diline sahip çıkmalısın. Burada gördüğün dünya malı sadece bir hayalden ibarettir. Hiç bir şeyi birlikte götüremezsin. Haksız bir şekilde herhangi bir şeye el uzatma. " O yüzden Arap beş duyu organın ötesindeki aklı ve vicdanı temsil eder. Bu kadar derin bir anlamı olan bir ritüelin yaşatılması ve nesilden nesile aktarılması bunun için çok ama çok önemlidir. Bu ritüelin özüne sadık kalınmalı ve kesinlikle üzerinde herhangi bir düzenleme ve tahribat yapılmamalıdır. Yapılırsa ne olur peki? Yapılırsa bu kadar derin anlamı olan bu ritüel tahrip edilip başka bir şeye dönüştürülmüş olur. Bir de bu ritüele davul ve zurna ile eşlik edilmelidir. Davul ve zurnanın da çalacağı iki müzik vardır. Bunlardan biri karşılama öbürü ise simsimedir. Bunlar öylesine müzikler değildir. Bu iki müziğin ritmi dünyanın ritmi ve insanın kalp ritmi ile aynıdır.