ELAZIĞ (AA) - Fırat Üniversitesi (FÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, Malatya'nın Pütürge ilçesinde 5,2 büyüklüğündeki depremin ardından kırsalda geniş bir alanda görülen ve kimi vatandaşlar tarafından gaz çıkışı olduğu düşünülerek tedirginliğe yol açan toz bulutunun meydana gelmesinin tamamen bölgedeki kayaçların türüne bağlı olduğunu açıkladı.

Prof. Dr. Ercan Aksoy, yaptığı açıklamada, Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde dün saat saat 17.02'de meydana gelen depremin, 24 Ocak 2020'de Sivrice'de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depreminin bir sonucu olduğunu belirtti.

Sivrice'deki büyük depremin ardından faydaki aktivitenin güney batıya doğru, Pütürge-Çelikhan arasına kaydığını ifade eden Aksoy, "Ana şoktan sonra çok sayıda artçının da meydana geldiği görülüyor ve bunların dizilimine baktığımız zaman Doğu Anadolu Fay Zonu'nun genel olarak kuzey doğu ve güney batı uzanımına paralel olarak gerçekleştiklerini görüyoruz. Bu durum fayın deprem ürütmeye devam edeceğinin göstergesidir. Depremin 24 Ocak 2020'de kırılan Pütürge segmentinin, Erkenek segmentine bağlandığı yerde gerçekleştiğini söyleyebiliriz." dedi.

Aksoy, şiddetli depremler sırasında ya da sonrasında ışık patlaması ya da toz bulutu şeklinde meydana gelen doğa olaylarının insanlarda tedirginliğe yol açtığını dile getirdi.

Dün meydana gelen 5,2 büyüklüğündeki depremde özellikle Üçyaka köyü kırsalında geniş bir alanda gözlenen toz bulutu oluşumunun bölgenin jeolojik yapısından kaynaklandığını aktaran Prof. Dr. Aksoy, şunları söyledi:

"Toz bulutunun meydana gelmesi tamamen bölgedeki kayaçların türüne bağlıdır. Çünkü depremin meydana geldiği yerdeki kayaçlara baktığımızda bunların Pütürge metamorfitleri olarak bilinen kayaçlar birimine ait olduğunu görüyoruz. Buradaki kayaç türlerinin de yaygın olarak kiltaşlarından (şist) meydana geldiğini biliyoruz. Kiltaşları çok küçük taneli kayaçlar ve mika minerellari yaygın olarak bulunuyor. Dolayısıyla kiltaşları ayrışınca adeta un haline geliyor. Yine bu toz bulutunun vadide yoğunlaştığını görüyoruz. Çünkü vadinin yamaçlarında daha önceden ayrışmış kiltaşları, yani un haline gelmiş malzeme zeminin titreşimiyle vadiye doğru hareket ediyor ve bu sırada yoğun bir toz bulutunun kalktığını görüyoruz."

- "Bunu tıpkı bir bina yıkılırken çıkan toza ya da çöl tozlarına da benzetebiliriz"

Prof. Dr. Aksoy, 24 Ocak 2020 depreminde ışık patlaması gözlemlendiğini ancak toz bulutu şeklindeki bir doğa olayının görülmemesinin kış ayı olduğu için zeminin yaş olmasından kaynaklandığını aktardı.

Bazı vatandaşların toz bulutunun gözde ve genizde yanmaya neden olduğunu kendilerine ilettiklerini vurgulayan Aksoy, şöyle devam etti:

"Aslında bu bölgede yeni bir olay değil, aynı fay zonu üzerinde Pütürge ve Doğanyol arasında 13 Temmuz 2003 tarihinde 5,7 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. O depremde araziye gittiğimiz zaman köylülerden duyduğumuz şuydu, yoğun bir toz bulutu ile karşılaştıklarını söylediler. Gayet normal, sebebi bölgedeki şistlerin ayrışmasıyla oluşan un şeklindeki taneciklerin titreşimle toz şeklinde harekete geçmesi. Tabii bunun gözlerini ve genizlerini yaktığını söylediler, yani gaz çıkışı tahmini fakat bunu tıpkı bir bina yıkılırken çıkan toza ya da çöl tozlarına da benzetebiliriz. Tabii ki bunlar yoğun olduğu zaman insanların solunum yollarına veya gözlerinde bir olumsuzluklar yaratabiliyor ama gaz çıkışıyla bir ilgisi yok. Tamamen bu kayaçların ayrışma ürünlerinin tozlanması şeklinde açıklayabiliriz."

Prof. Dr. Aksoy, oluşan toz bulutunun insan sağlığına zarar verecek boyutta olmadığını belirterek, "Burada dikkat edilmesi gereken deprem meydana geldiğinde arkasından artçıların meydana geleceğini düşünmek lazım. 5,2 büyüklüğündeydi, artçılar 4,2-4,5'e kadar yaklaşabilir. Dolayısıyla hasarlı binalardan uzak durmak gerekir." diye konuştu.