İSTANBUL (AA) - Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Alerji Bölümü’nden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, "En çok karanlık ve az havalanan yerler, pencere pervazları, banyo perdeleri, kiler, çöp kutuları, duvar köşeleri, duvar kâğıtları, akvaryum, kuş kafesleri ve ev bitkilerinin yetiştiği saksılarda bulunan küf mantarları sağlık açısından tehlike saçıyor." dedi.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Nacaroğlu, kışın gelmesiyle iç mekan küflerinden kaynaklanan alerji ile ilgili uyarılarda bulundu.

Soğuk havalarda küf alerjisinin sık görüldüğünü belirten Nacaroğlu, "En çok karanlık ve az havalanan yerler, pencere pervazları, banyo perdeleri, kiler, çöp kutuları, duvar köşeleri, duvar kâğıtları, akvaryum, kuş kafesleri ve ev bitkilerinin yetiştiği saksılarda bulunan küf mantarları sağlık açısından tehlike saçıyor." dedi.

Küf alerjisini, küf mantarlarının çoğalmak için ortama yaydığı sporların duyarlı kişilerce solunmasıyla oluşan alerjik reaksiyon olarak tanımlayan Nacaroğlu, "Küf alerjisi solunum sistemini etkileyen diğer alerjik hastalıklarla benzerlik taşır. Küf mantarlarının çoğalmak için ortaya yaydığı sporları soluyanlarda, hapşırık, öksürme, burunda tıkanıklık, akıntı, gözlerde yanma, kaşıntı, sulanma, geniz akıntısı gibi belirtiler görülmeye başlar. Solunan mantarın türü ve sporun miktarına bağlı olarak şikayetler şiddetlenir ve nefes almada zorluk, göğüste sıkışma hissi, hırıltılı solunum, öksürük, astım krizlerinde belirgin artış olarak tablo ağırlaşır. Dolayısıyla hapşırık, geçmeyen burun akıntısı gibi şikayetler görülmeye başlandığında mutlaka araştırılmalı. Erken teşhis, tedavi ve önlemler hastalığın ilerlemesini durduruyor." açıklamasında bulundu.

- Pencere pervazları, banyo ve saksılarda yaşıyor

Nacaroğlu, nemli, havalandırılmayan, karanlık yerlerde gelişebilen küf taneciklerinin havada yayıldığını belirterek, "İdeal olarak 20 derece sıcaklık ve yüzde 60 nem ortamında yaşayan mantar sporları evde ya da ev dışında yaşayabiliyor." bilgisini verdi.

Küfe karşı oluşan alerjiden korunmanın yolları hakkında bilgi veren Nacaroğlu, şunları kaydetti:

"Öncelikle mümkünse aydınlık ve güneş ışığı ile evdeki rutubeti azaltın. Kış mevsiminde evin tüm odalarını ısıtmaya çalışın. Evin içinde çamaşır kurutmayın. Eski halı, yatak, mobilya ve küf kokan malzeme varsa hemen evden dışarı çıkarmalısınız. Fazla miktarda saksı bitkisi bulundurmayın. Akvaryum ve kuş kafesleri çevresinde küf kolay gelişebileceğinden evde tutmayın. Su sızıntısı olan yerleri hemen tamir ettirin. Küflenen yüzeyleri, mutfağınızı ve küvetinizi uygun miktarda çamaşır suyu ile temizleyin. Banyoda perde kullanıyorsanız, perdeleri zaman zaman değiştirmelisiniz. Duşakabinler sıkça temizlenmeli. Evde hasta biri var ise banyoya ilk önce hasta girmeli ve uzun süre kalmamalı."

- Genetik yatkınlığı olanlar yüksek risk grubunda

Nacaroğlu, alerjik hastalıkların ortaya çıkmasında rol oynayan risk faktörlerinden bahsederek, "Alerjiyi tetikleyenler genetik ya da çevresel etkenler olabilir. Genetik yapı, irsi, cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisinde ve ailesinde bulunan özellikler alerjiyi ortaya çıkarabilir. Sizde eşinizde ya da büyüklerinizde alerjik bir hastalık varsa büyük ihtimalle çocuğunuzda da sizinle aynı ya da farklı bir alerjik hastalık bulunabilir. Çevrede sık sık maruz kaldığınız rutubet, polen, küf gibi etmenlerde alerjiyi doğurabilir." uyarısında bulundu.

Tüm alerjik hastalıklarda birinci basamak tedavinin alerjenlerden uzak durmak olduğunu vurgulayan Nacaroğlu, uygun öneriler doğrultusunda alınacak çevre önlemleri ile hastalık semptomlarının belirgin derecede azalmasının mümkün olacağını ifade etti.