Anma açıklamasında şunlar kaydedildi: “Çok yönlü hazırlıkların ardından 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu kararıyla başlatılan askeri harekatla Dersim katliamının startı verilir. Yaz boyu devam eden askeri harekât sonucunda Alişer ve Zarife Xatun gibi birçok kanat önderi katledilir. Muhalif noktada duran aşiret temsilcilerinden bazıları yakalanır bazıları ise görüşme maksadıyla çağrıldıkları makamlarda derdest edilirler.  
Soykırımın ilk adımı olan 1937 harekatı bir nevi dikenleri ayıklama hareketidir. Askeri harekâtın bazı aşiretlere yönelik olduğu yönündeki devlet beyanları bir oyundan ibaretti. Dersim’de bu bölünme bilerek yaratıldı ve belli şahsiyetler bilerek hedefe konuldu. Nitekim bu politikasını tarihsel kazanç sayan devlet aklı, ikinci aşamayı soykırımla tamamlar. 
15 Kasım 1937 tarihinde: Seyit Rıza, Uşene Seydi, Fındık Ağa, Resık Usen (Seyit Rıza’nın oğlu), Aliye Mırze Sıli, Hesene İvraimi, Hesen Ağa, Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilirler.    Devlete başkaldırmakla itham edilen Dersimli bu şahsiyetlerin idamlarının üzerinden 84 yıl geçti, ama hala mezar yerleri gizli tutulmakta ve bu talebimize ısrarla cevap verilmemektedir.
Onlar hukuki normlardan uzak, olağanüstü bir mahkemede yargılandılar. Dillerini bilmedikleri bu mahkemede savunma hakları olmadığı gibi, üst mahkemeye itiraz hakları da yoktu. Yetmiş iki kişinin yargılandığı bu davanın son duruşması ise kurallara aykırı olarak hafta sonu yapıldı ve o mahkeme eliyle idam kararı verdirildi.  
Mahkeme başkanı Hatemi Semihi (Şahanoğlu diyen de var), hazırlamış olduğu iddianamede:, "bu dava Tunceli’nin Dersim’e açtığı tarihi bir davadır," der. Özetle; savcı Hatemi davaya bir de böylesine tarihi bir misyon yüklemektedir. Haksız sayılmaz, zira savcı Hatemi’nin tarihi göndermesi, davanın özeti niteliğindedir. Dolayısıyla idam kararı siyasiydi, Seyit Rıza şahsında bitmek bilmeyen saldırılar da siyasidir.
O sebeple kimlikleri, kültürel değerleri onlara suç sayıldı ve bir tercüman hakkı dahi tanınmadı. Nihayetinde adına mahkeme denilen bu yargılama sonucunda bazıları bırakıldı. Seyit Rıza ve altı yoldaşına idam, geri kalanlara müebbet verilerek Türkiye’nin değişik cezaevlerine gönderildiler. Ekseriyeti yaşlı olan bu Dersim ileri gelenlerin akıbetleri bilinmez, dahası hiç biri geri gelemez. 
Onlar Dersimin davası uğruna idam edildiler,
Unutmadık, Unutturmayacağız!”