Kazancı Holdinge bağlı Fırat EDAŞ’ta çalışan enerji işçilerinin 9 Ağustos’ta iş yavaşlatma ve 16 Ağustos’tan bugüne iş bırakma şeklinde devam eden direnişi 1 ayını geride bıraktı.
İşçiler ve bağlı Enerji Sen Sendikası, ilk olarak yaşanan kriz koşullarında taleplerinin karşılanması için şirket müdürlüğüne başvurularda bulunmuş, sonuç alamayınca iş yavaşlatma eylemine başlamış ve en son yine çözüm bulamayınca iş yavaşlatma kararı almıştı. Bugün halen taleplerinin karşılanması için iş bırakma eylemini sürdürüyorlar.
Genel seçim öncesi yaşanan ekonomik kriz, seçim sonrası AKP iktidarının yeni aldığı zam kararlarıyla giderek ağırlaştı. Ama bu krizin ağırlığı, sürekli işçi ve emekçilere yüklendi. Vergilerin arttırılması, iğneden ipliğe her şeye günlük gelen zamlar, hepimizin belini iyice bükmeye devam ediyor. İktidar, bu zamlara karşı tepki gösteren halka 2 yıl daha sabredin demekten başka bir şey yapmıyor. Fedakarlık sürekli işçi ve emekçilerden bekleniyor. Ama bunun karşısında, hele de bu kriz koşullarında sermaye sahipleri ise kârlarına kâr katmaya devam ediyor. Bu sermaye sahiplerinden biri de Fırat EDAŞ’ın sahibi olan Kazancı Holding. Bu yılın daha ilk altı ayında net karı 2 milyar liranın üstüne çıkmış bir şirket. Yeni yatırımlar yapan ve sürekli büyüyen bu holding, kendi bünyesinde çalışan işçi kardeşlerimizin temel taleplerine karşı üç maymunu oynamaya devam ediyor. Yetmiyor, ekmek kavgası veren işçilerin direnişini kırmak için, 17 işçiyi işten atıyor. Bu direniş sürecinde bir işçi arkadaşımızın da kalp krizi geçirdiğini unutmamak lazım.
Çalışma koşullarının risk taşıdığı enerji iş kolunda yılda ortalama 70-80 işçi hayatını kaybetmekte. Son 1 ayda 6 işçi iş cinayetinden dolayı hayatını kaybetti. 10 işçinin yapacağı işi neredeyse 1 işçiye yaptırarak bu riskli işkolunda yoğun bir çalışma temposuyla karşı karşıya arkadaşlarımız.
Peki işçilerin talepleri ne?
22 bin lira net maaş, promosyonlarının ödenmesi, toplu sözleşmenin süresinin 1 yıla inmesi
Kısacası insanca çalışma ve insanca yaşam koşulları istiyorlar.
Açlık sınırının 11 bin lirayı bulduğu, yoksulluk sınırının 40 bin liraya dayandığı koşullarda, aslında istedikleri 22 bin lira maaşın bile bugün için bir değeri kalmamış durumda.
Dersim’de yaşıyoruz. İşsizliğin, yoksulluğun had safhada olduğu bir ilde, kiraların 10 bin lirayı bulduğu, temel tüketim maddelerinin ücretlerinin yüksek olduğu bir ildeyiz. Gençlerimizin gelecek kaygısıyla sürekli yurt dışına gittiği, sürekli göç veren bir ilde yaşıyoruz. Hepimiz gibi, evine ekmek götürmeye çalışan Enerji işçileri de bu koşullara dayanamıyor. Ve o nedenle bir aydır 120 gencecik kardeşimiz direnişteler.
Bu direniş boyunca şirket işçileri bölmek için elinden geleni yaptı. İşçileri işten attı, çevre illerden işçi getirip direnişi kırmaya çalıştı. Bunu başaramayınca, işçilerle dayanışma içinde olan siz değerli halkımızı karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Önce köylerde ve ilçe merkezlerinde başlayan daha sonra da şehir merkezinde de görülen elektrik arızalarının sorumlusu olarak işçileri gösterip, halkın, işçilere karşı tepki oluşturmasını hedefliyor.
Şurası açık ki, son bir ayda halkımızın yaşadığı mağduriyetin sebebi, sorumlusu işçiler değil, direniş öncesi ve direniş sürecinde işçilerin denediği bütün diyalog yollarını kapatan, yetmezmiş gibi üstüne 17 işçiyi işten çıkaran şirketten başkası değildir. Direniş öncesi, faturamızı iki gün geciktirsek hemen elektriğimizi kesen şirket, direniş sürecinde birdenbire halkçı kesildi.
Bir mağduriyet yaşıyoruz ve bunun hesabını, yaşadığımız zararı şirketten soralım. Zararımızın karşılanması için işçiyi de, bizi de dikkate almayan şirkete tepkilerimizi gösterelim.
Bir aydır halkımız doğru bir tutum alarak, işçi kardeşlerimizle dayanışma içerisinde oldu. Şimdi bu dayanışmayı daha da büyütüp, enerji işçilerinin direnişi kazanmasını sağlayabiliriz. FEDAŞ işçilerinin kazanması bu kriz koşullarına karşı mücadelede umudumuzu ve direncimizi büyütecek. İşi, ekmeği, özgürlüğü için mücadele eden işçilerimiz kazandıkça biz kazanacağız.
Zaman yaşadığımız açlık, sefalet ve yoksulluğa karşı durma ve yine insanca yaşam mücadelesi veren enerji işçileriyle dayanışmayı büyütme zamanı.