ELİF GÜNTAŞ Okulu, ilimizde çocuklarının, annelerinin adına yaptırdıkları tek hayır özel okuludur. Yaptığı etkinliklerle de basının sık sık uğrak yeri olan bir okuldur.
  ELİF Hanım, GÜNTAŞLAR, kapı komşularımızdı. Yıllarca komşuluk yaptığımız, çocuklarımızın, aynı mahallede, birlikte oyun oynadıkları, aynı okulda okudukları, komşularımızdı. Küçük kızları NURCAN, öğrencimdi.
    Elif Hanım, komşuluğuna doyulmayan, bir hanımefendiydi. Onları, yaşamdan koparan elim kaza, bizleri, komşularını da çok üzmüştü.
    Okul Müdürlüğü, çalışan gazeteciler günü dolayısı ile gazetecileri, okulda sabah kahvaltısında ağırladı.
   Kahvaltıda ikram edilen kahvaltılıklar, veliler tarafından evlerinden hazırlanmış kahvaltılıklardı. Beş yıldızlı bir otelin sabah kahvaltısından çok daha bol çeşitli, çok daha lezzetli, organik ürünlerden hazırlanmış kahvaltılıklardı.
   Velilerin de katıldığı kahvaltıda, bol sohbet edildi. Öğrenciler, konuşuldu. Okulun çalışmaları, etkinlikleri, sosyal faaliyetleri konusunda okul müdürü, bilgilendirmede bulundu.
    Okulda düzenlenen saz kursu, gösterisi, ilgi çekmişti. Okul Müdürüne, sorduk. Çoğunluğu kız öğrencilerden oluşan saz topluluğunun, Sayın Vali Beyin de, katıldığı, izlediği, bir gösterisini, sosyal Medyada, izlemiştim. Harika bir gösteri, harika bir müzik topluluğuydu. Aynı topluluğun, Vali Beyle, öğretmenleriyle, sazlarını kendilerine alan, hediye eden, GÜNTAŞ ailesinin temsilcisiyle çektirdikleri resim de, ölümsüz bir tablo gibiydi. Okul Müdürü, öğrencilerin gelişiminde çok büyük payı olan saz kursuna önem vereceklerini, katılımı artıracaklarını, büyük bir saz korosu, oluşturacaklarını, söylüyordu. Bizim DENİZ’İN DE bir süre ara verip tekrar katıldığı saz topluluğunun, daha büyük gösterilerini, büyük bir keyifle izlemeyi, heyecanla bekleyeceğim.
   Kahvaltıda, Tunceli’nin eğitimdeki başarısı konuşuldu. İlin, kültür düzeyi, farklılıkları, konuşuldu. Tuncelili olmayan veliler, Tunceli hakkındaki izlenimlerini, gördüklerini, anlattılar. Çağımız insanının, tarifi yapıldı. Hoş, paylaşımlı bir sohbet oldu.
    Geçen hafta okulda düzenlenen RESİM SERGİSİNE, katılamamıştım. Merak etmiştim. Okul Müdürünün, “Sergimiz hala duruyor” ifadesi üzerine, kahvaltıdan sonra sergi salonuna geçtik. Loş bir ışıkla aydınlatılan salonda, renkler parlak ışıkta gölgelenmemişlerdi.
   Kendimi bin bir çiçeğin açtığı çiçek bahçesinde sanmıştım. Salonun her tarafı, öğrencilerin, ilkokul öğrencilerinin, yaptığı bakmaya doyulmayan resimlerle donatılmıştı.
  Resimler, ünlü ressamların resimleriyle, tablolarıyla, yarışacak kadar birbirinden güzel harika resimlerdi. Birer tablo gibilerdi. Resimlerde, PİCASSO’nun, dünyası yoktu. Çocukların kendi dünyaları, gördükleri, vardı.
   Küçük PİCASSOLARIN resimlerini seyretmeye doyamamıştık. Hepsini gönülden alkışladık.
   Okul Müdürünü de Öğretmenleri de böyle başarılı öğrenciler, yetiştirdikleri için, bu tür etkinlikleri, önemsedikleri, sergiledikleri için kutladık.
 Merak ettiğimiz, minik ressamlarla, sınıflarında, hatıra resmi çekerek onlara, “tekrar buluşmak üzere” el salladık.
     Okuldan ayrılırken komşum, ELİF HANIMA DA, el salladım. “Rahat uyu, Yüzlerce, gelecekte binlerce olacak çocukların, senin yuvanda, senin okulunda, emin ellerdedir” dedim.