Eli göğsümde hançer yarası deşer durur çocukluğumu. Susturulmuş gecede zehir bir uyku aralığı. Tutup ittim küf kolu elini bedenimin Çayır yeşilinden. Bir burma bıyıklı kokulu nefesinin son cariyesi gibi abandı üzerime. Yedisinde bir kız çocuğunun süt dişleri ile yıktı hallerimin en tenha zamanlarını. Bağırmadım geceden uyanırsa kuşlar diye. Yatak yorgan acısı, sızmış zehir geceme, allı pullu fistanımın en yırtık yeri. Baba desem duvar, anne desem kör bıçak ucu. Anlatıyor bir bir Yena evine misafir gelip gecenin tenhasında üzerine abanan o pis bıyıklı adamı. Çocuktum diyor, yedisinde küçücük bir çocuk. Hangi yana dönsem bir bıçak sırtı. Vurur taşlara başını avazım. Yedisinde bir çocuktum. Gecenin karanlığında tutup bedenimi kara bir kefene saran o siyah saçlı şeytan. Kararttığı ömrüme iliştirdi sözünü. Sabahında hiç bir şey olmamış gibi. Günaydın kara kız dedi bana, oturup babamla utanmadan yüz yüze kahvaltı yaptı çay içti keyfine keder. Oysa çocuktum tam yedisinde, hiç bir gerçeği gerçek diye görmeyen. Karanlık bir odada uzatıp elini bedenime, tutup katacaktı beni de nefesine. Şeytana açılmış sofraydı gündüz. Baba diyecektim bu pislik deryasının piçi, gece yatağıma girip el ile vurdu düşlerimi. Tutup ittim elini, o çocuk halimle bağırmaya korkan, ama tutup ittim elini bin bağırmaya bedel. Gecede bıçak sınayan o kör hain seslendi sabahıma; günaydın Kara kız. Sanki onca pisliğin en dibine batan o değilmiş gibi. Tiksindim o günden sonra; kara Kız diye seslenen herkesten, bütün dünya yedisinde bir çocuğun katiliymiş gibi tiksindim. Tutup ittim elini sırf geri kalan ömrümün vebalini saklamak adına. Büyüdüm bırakmadı peşimi bedenime ilişmiş o kara kuru el, her meylettiğim de iyiye, saplandı bedenim kör bir bıçak ucu gibi. Bütün erkekler hain, bütün misafirler puşt. Aklandı kendince kendi zift çukurunda. Unutmadım hayatımı cehennem kılan o dikenli eli. Kesip bileğinden bin kere suratına fırlattım düşlerimde. Tutup ittim elini, yakılmış kentlerimin kül ve duman aralığında. Tanrı izne çıkmış gibi, ömrümün en masal vaktini bırakarak ateşe, saplanıp kaldım çaresizliğimin içine. Misafirimizdi o arsızların zehirli çıyanı. Açılmış hiç bir döşeğe sığmayarak, yedisinde bir kız çocuğunun düşlerini kırdı bir bir. Baba diyemedim, annem kör bir serçeydi gecede. Durup ateşin harına, kanımı içtim sevmeler boyu. Artık her adam bilekten kesik o el, her sevinç bir akşamüstü. Dur dedim kalbime, orda dur ve öylece öl ki herkes yedilik bir cesedin kefeni olsun bedenine. Tutup ittim elini. Parmak uçlarını kırdım bir bir. Selamı sabahı kesip çocukluğumdan yedisinde bir kadın giydim üzerime. Durmadan ölen bir kadın...