İSTANBUL (AA) - Bayındır Sağlık Grubu bünyesindeki Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kadir Polat, yüksek tansiyonun önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını belirterek, "Doğum kontrol hapları ve ağrı kesiciler vücuttaki kan basıncını yükselterek hipertansiyona neden olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Bayındır Sağlık Grubu açıklamasına göre, dünyada en önde gelen ölüm nedenlerinden biri olan hipertansiyon, Türkiye’de her 3 kişiden 1 kişide görülüyor. Hastalığın büyük kısmı orta yaş grubunda görülürken, 30 yaş altında görülme oranı ise yüzde 12 olarak belirtiliyor. Kadınlarda erkeklere oranla daha az rastlanılan hipertansiyon yıllarca hiç belirti vermeden gizlenebiliyor ve inme, kalp krizi, kalp yetmezliği, kalp ritim bozukluğu, periferik damar hastalığı, aort genişlemesi ile yırtılması ve böbrek yetmezliği gibi hedef organ hasarı oluşturabiliyor.

- "Hipertansiyon sinsi bir hastalıktır"

Açıklamada konuya ilişkin görüşlerine yer verilen Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kadir Polat, hipertansiyonun sinsi bir hastalık olduğundan fark edilemeyebileceğini bildirdi.

Polat, “Baş ağrısı, ense ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çabuk yorulma, çarpıntı, görmede bozukluk, göğüs ağrısı, kulaklarda çınlama, bacaklarda şişlik en sık görülen hipertansiyon belirtileridir. Ancak hastaların bir kısmında yüksek kan basıncına rağmen belirtiler görülmeyebilir. Hipertansiyonun yüzde 85-95’i nedeni belli olmayan tansiyon olarak sınıflandırılır. yüzde 5-15’i ise bir nedene bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenin ortadan kaldırılmasıyla tansiyon hastalığı tedavi edilir. Tiroid hastalıkları, böbrek üstü bezinden hormon salgılayan iyi huylu tümörler, böbreğe giden damardaki daralma ve aort damarındaki doğumsal daralma (koarktasyon) en sık görülen sekonder hipertansiyon nedenleridir.” ifadelerini kullandı.

- "Doğum kontrol hapları ve ağrı kesiciler hipertansiyona neden olabilir"

Anne, baba veya kardeşlerinde hipertansiyon bulunan kişilerde hastalığın gelişme riskinin daha yüksek olduğunu belirten Polat, hastalığa sebep olan başlıca etkenlere ilişkin şunları kaydetti:

“Genetik faktörler, obezite, stres, hareketsiz yaşam tarzı, sigara ve haftada 4-5 kadehten fazla alkol tüketimi hipertansiyona sebep olabilir. Bel çevresinin kadınlarda 88 santimetrenin, erkeklerde ise 102 santimetrenin üzerinde olması hipertansiyon gelişimi açısından risk oluşturur. Vücut kitle endeksinin 25kg/m2’nin altında olması hastalığa karşı koruma sağlarken, bu oranın üstünde olan kişilerde hipertansiyon riski de artış gösterir. Tüm bunların dışında doğum kontrol hapları ve ağrı kesiciler vücuttaki kan basıncını yükselterek hipertansiyona neden olabilir."

- "Evdeki ölçümler kan basıncını daha iyi yansıtıyor"

Uzm. Dr. Kadir Polat, kan basıncının ölçülerek, hipertansiyon hastası olup olunmadığının anlaşılabileceğine ifade etti.

Bu ölçümün uygun şart ve ortamda yapılması gerektiğini dile getiren Polat, "Özellikle son yarım saat içinde kahve, çay, sigara içmemiş olmak, on dakika oturur şekilde dinlenmiş olmak gerekiyor. Bununla birlikte çalışmalar, ofis dışı ambulatuvar kan basıncı ölçümü veya evdeki ölçümlerin ofis ölçümlerine göre hedef organ hasarı ve kardiyavasküler hastalık riskiyle daha kuvvetli ilişki olduğunu göstermektedir. Ofis ölçümlerinde strese bağlı olarak beyaz önlük hipertansiyonu görülebilmektedir. Bu nedenle evdeki ölçümler günlük yaşamdaki kan basıncını daha iyi yansıtması ve çok sayıda ölçüm alınması nedeniyle daha anlamlıdır. Bazı hastalarda da kan basıncı evde yüksek hastane ölçümünde normal çıkabilmekte, bu da maskeli hipertansiyon olarak tanımlanmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

- Hipertansiyondan korunma yöntemleri

Hipertansiyona karşı yaşam tarzı değişikliğinin, tedavinin ve korunmanın temelini oluşturduğunu belirten Polat, hipertansiyondan korunmak için yapılması gerekenleri "kan basıncı takibinin yapılması, sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin hafta en fazla dört kadeh ile sınırlandırılması, günlük tuz tüketiminin azaltılması, düzenli fiziksel egzersiz yapılması, haftada 5 gün tempolu yürüyüş yapılması, aerobik egzersizlerin yapılması (yüzme, bisiklete binme vb.), kilonun kontrol edilmesi ve stresle mücadele edilmesi." şeklinde sıraladı.