SERHAT OZAN YILDIRIM

Dersim'de de yeni eğitim öğretim yılının sancılı başladığını söyleyen  EMEP il Başkanı Ergin Tekin "24 Ocak 2020’de Elazığ’da 41 kişinin ölümüyle sonuçlanan depremde Dersim’de de birçok okul hasar almıştı. İlde hasar tespiti yapılan 60 okuldan 25’i için güçlendirme ve onarım kararı çıktı. Aradan geçen 1 buçuk yılda okullarda hiçbir şey yapılmadı, Okullardaki güçlendirme çalışmaları ders zilinin çalmasıyla başladı. 25 okulda eğitim gören yaklaşık 2 bin 242 öğrenci başka okullara nakledildi, Bu okullarda da ikili eğitime geçildi, sınıflar kalabalıklaştı. Ancak daha şimdiden sınıfların karantinaya alındığı bilgileri geliyor. İl Milli Eğitim Müdürü eğitimde aksama olmadığını savunuyor ve çalışmaların 2 ay içinde biteceğini ileri sürüyor. Basına yansıyan ve yapılan açıklamalarda, çocuklarımızın eğitim için nakil edildiği okulların da çürük raporlu olduğu iddia edilmektedir.  Yine Ovacık ilçemizde kapalı spor salonunda birkaç sınıf birden eğitim yapmaktadır. Eğitim alanı için son derece uygunsuz bu alan, yaklaşan soğuk hava koşulları da eklenince nasıl bir eğitim- öğretim yapılacağını tahmin etmek zor değildir. Yine üniversite öğrencilerimiz açısından da, hayat pahalılığı ve artan kiralar nedeniyle ciddi zorluklar yaşanmaktadır.“ dedi.

OKULLAR SADECE 'EĞİTİM' YERİ DEĞİLDİR

Sadece “eğitim” yeri olmayan okulların, çocukların fiziksel, sosyal, duygusal ve ruhsal gelişimleri için, onlara güvenli bir ortam sağlamak için önemli kurumlar olduğunu söyleyen Tekin "Çocuk istismarının ortaya çıkartılmasında ve çocuk koruma mekanizmasında da kritik önemde kurumlardır. Bu yönleriyle okullar çocukların sadece bugünlerinin değil, tüm gelişimlerinin ve geleceklerinin şekillenmesinde üzerinde titizlikle durulması gereken kurumlardır.Hükümet, çocuk gelişimiyle ilgili bilimsel tüm verilere ve deneyimlere rağmen gerekli sorumluluğu almayarak “en kolay” yol olarak okulları kapatmayı tercih etmiştir. Türkiye, dünyada okulların en uzun süre kapalı tutulduğu ülkeler arasında yer almaktadır. Bu durumun çocuklarımıza, gençlerimize faturası ağır olmuştur. Okulların bu kadar uzun süre kapalı olmasından her yaştan çocuklar ve gençlerimiz etkilenmiştir. Fiziksel gelişimleri, sosyalleşme ortamları, ruhsal ve zihinsel gelişimleri sekteye uğramış, çocukların güvenliği ve korunması azaldığı için riske açık hale gelmişlerdir. Ekran karşısında geçirdikleri süreler ve internet bağımlılığı riski artmıştır. Okulların kapanması her yaş gurubundan çocuk ve gençlerin eğitime erişimlerinde de eşitsizlikleri derinleştirmiş ve kalıcılaştırmıştır. MEB’in verilerine göre 2 ile 6 milyon arasında çocuk maddi ve teknik olanaksızlar nedeniyle uzaktan eğitime devam edememiştir. Çok sayıda çocuk, işçi hale gelerek çalışmak zorunda kalmıştır. Çocuk yaşta evlendirmeler de pandemi sürecinde okulların kapalı kalması nedeniyle artmıştır." diye konuştu.

İKTİDARIN SALGINA DAİR POLİTİKASI EMEKÇİ DÜŞMANI

Tek adam yönetiminin salgına dair politikasının  sermaye yanlısı ve emekçi düşmanı olarak şekillendiğini söyleyen Tekin "Okullarla ilgili politikaları da aynı şekilde şekillenmiştir. Okulların kapalı olmasının, devletin salgın boyunca eğitim ve koruma görevinden tamamen elini çekmesinin sonuçlarını en derinden ve en kalıcı olarak yaşayanlar yoksulların, işsizlerin, işçi ve emekçilerin çocukları olmuştur. Eğitim hakkına ulaşamamak, çalışmaya mecbur bırakılmak, küçük yaşlarda sömürü çarklarına sürüklenmek, bakım olanakları olmadığı için evlerde güvensiz şekilde ve tek başlarına kalmak bunun başlıca sonuçlarıdır. Zaten eşitsizliklerle dolu sınav sisteminin üzerine pandemi eklenince öğrencilerin başarı durumu daha da gerilere gitmiştir. Yani salgının her türlü yükü omuzlarına yüklenen, sermayeye sağlıklarını, canlarını vermeleri beklenen, salgın boyunca tedbirsiz, dip dibe ortamlarda ve üç kuruşa çalıştırılan, işsizliğe mahkûm edilen emekçilerin çocuklarına da eğitim hakkından mahrum kalmak, eşitsizliklerin kalıcı hale gelmesi ve yoksulluk pay edilmiştir." şeklinde konuştu.

OKUL KAPATMALARIN SALGINDA BELİRLEYİCİ ROLÜ YOK

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezinin ve Dünya Sağlık Örgütü'nün bilimsel çalışmaları ve verileri, okul kapatmaların salgının kontrolünde belirleyici bir rolünün olmadığını söyleyen Tekin "İlkesel olarak ilk önce okulların açılması, en son okulların kapatılmasının benimsenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. UNICEF çocuklar için alarm durumundan bahsediyor ve kuşakların kaybedilmemesi için okulları güvenli bir şekilde açmaya çağırıyor. Türkiye’de de bilim insanları, eğitim, sağlık örgütleri, veli örgütleri okulların açılması ve gerekli tedbirler alınarak açık tutulması için mücadele ediyorlar." diye konuştu.

KAYGININ SEBEBİ GARABET POLİTİKALARIDIR

Okulların yüz yüze açıldığı bu dönemde, yaşanan endişe ve kaygıların sebebinin de tek adam yönetiminin iki yıl boyunca oluşturduğu garabet politikaları olduğunu söyleyen Tekin "Kaldı ki, bugüne kadar ne Milli Eğitim Bakanlığı ne de alt birimler okullarla ilgili hangi hazırlıkların yapıldığını, ne tür önlemler alındığını paylaşmadı, paylaşmıyor. Süreç şeffaf bilgi ile halka anlatılmıyor. Halk yeni bir “sürü bağışıklığı” stratejisinden endişe ediyor!  Yapılan çağrılara tek bir cevap dahi verilmiyor. Bu durum, okullar için tekrar “aç kapa” uygulamasının geri gelmesi endişesini da beraberinde getirmektedir." dedi.

MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Okulların güvenli şekilde açık tutulması için emekçilerle, sağlık ve eğitim örgütleriyle, velilerle birlikte mücadele etmeye devam edeceklerini belirten Tekin "Çünkü parasız, bilimsel, demokratik ve sağlıklı koşullarda eğitim hakkı bir mücadele konusudur. Yeni eğitim ve öğretim yılı açılırken fahiş fiyatlarda zamlanan kırtasiye giderleri, servis ücretleri ve okul giysileri de devlet güvencesinde ücretsiz sağlanmalıdır. İşçi ve emekçi çocuklarına sosyal destek sağlanmalıdır. Çocuklarımızın geleceğini tek adamın iki dudağı arasından çıkartıp halkın eline alalım, birlikte mücadele edelim." diye konuştu.

ACİL OLARAK YAPILMASI GEREKENLER

Tekin, acil olarak yapılması gerekenleri şöyle ifade etti:

"MEB alınan tüm önlemlere ilişkin şeffaf şekilde bilgileri paylaşmalıdır.

Güçlendirmeye alınan okullar denetlenmeli, güvenli ve hızlı bir şekilde eğitim – öğretime açılmalıdır.

Okullarda öğretmen açığının giderilmesi için atama bekleyen öğretmenlerin hızlıca ataması yapılmalıdır.

Okullarda tüm sınıflar havalandırmaya uygun hale getirilmeli, uygun olmayan sınıflar kullanılmamalıdır.

Okulda tüm yetişkinlerin ve öğrencilerin maske takması ve mesafeye uyması için gerekli önlemler alınmalı, maskeler ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

Belirti gösteren ya da temaslı öğretmen ve öğrencilerin okula gitmemesi için bilgilendirme ve önlemler alınmalıdır.

Sınıflar seyreltilmeli, öğrenci sayıları 30’un altında tutulmalıdır.  Ek sınıflar oluşturulmalıdır.  

Öğretmenlerin aşılamaları tamamlanmalı, okullarda sağlık odaları oluşturulmalıdır.

Okullar için gerekli bütçe ayrılmalıdır."