Eğitim öğretim yılı sorunların gölgesinde başladı 

2022-2023 eğitim öğretim yılının, Türkiye’de eğitimin karşı karşıya olduğu ve geçtiğimiz yıllar içinde de büyüyerek gelen sorunların gölgesinde başladığını söyleyen Turan, "Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları bizzat iktidar ve MEB eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürülmektedir. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir" dedi. 

Eğitime ayrılan bütçe yetersiz 

Öğrenciler için yapılan kırtasiye harcamalarında yüzde 400’lere varan oranlarda artışlar meydana geldiğini söyleyen Turan "Eğitim-Sen'in hesaplamalarına göre liseye başlayacak bir öğrenci için zorunlu ihtiyaçlara 3.270 TL ödeniyor. Eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği nedeniyle uzun zamandır kendi ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalan devlet okulları çözümü bu yıl da velilerin cebinde aramıştır. Yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte okullarda kayıt parası ve zorunlu bağış uygulamaları gündeme gelmiştir. İktidarın politikaları sonucu akaryakıt fiyatlarında ki artışla birlikte velilerin cebinden çıkan servis ücretleri de geçen seneye oranla 4, 5 kattan fazla artış göstermiştir." diye konuştu. 

Asgari ücretlinin çocuğunu okutması imkansız hale geldi 

Asgari ücretlinin çocuğunu okutmasının neredeyse imkansız hale getirildiğini söyleyen Turan "Elbette ki bu durumun en büyük sorumlusu 2002 yılından beri iktidarda olan AKP’dir. İktidarları döneminde kamusal ve parasız eğitimden yana tavır göstermeyip eğitim çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde piyasalaştırıldı. Piyasacı eğitimin gereklilikleri doğrultusunda özel okullara öğrenciler yönlendirilerek, eğitimde kamuculuğun tamamen tasfiyesi hedeflenmiştir" dedi. 

Asimilasyon bilinçli şekilde sürdürülmektedir 

Türkiye’de eğitimin gerçek anlamda bilimsel ve laik bir içeriğe sahip olmadığını söyleyen Turan "Türkiye, taraf olduğu Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı hareket etmekte, AİHM’in son olarak Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu din dersleri ile ilgili verdiği kararlar açık biçimde ihlal edilmektedir. Şehrimiz özelinde de bu durum Alevi çocukları üzerinden sürdürülmektedir. Alevi öğrencilere zorunlu din dersi dayatmaları din hürriyetine aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca yaşadığımız bölgede anadilinde eğitim hakkı engellenmektedir. Anadilde eğitim hakkı seçmeli derslere indirgenemez. İktidarın bu yöndeki samimiyeti Kurmanci ve Kırmancki öğretmen atamalarında ortaya çıkmaktadır. Her yıl yapılan öğretmen atamalarında bu iki branş birkaç kadro ile geçiştirilmekte asimilasyon bilinçli bir şekilde sürdürülmektedir. Dersim’de öğrencilerin seçtiği Zazaki seçmeli dersine öğretmen yokluğundan ya başka branştan öğretmenler görevlendirilmekte ya da sertifikası olan ücretli öğretmenler görevlendirilmektedir" diye belirtti. 

'Milli Eğitim Bakanlığı'nın basiretsizliğinden kaynaklı' 

Dersim’de ve Türkiye’nin başka yerlerinde 2 yıldır okulların depreme karşı güçlendirilmesi çalışmaları sürdürüldüğünü söyleyen Turan "Plansız yürütülen bu çalışmalardan kaynaklı eğitim öğretime başlanmışken halen okulu ve sınıfının yeri netleştirilmemiş milyonlarca öğrencinin varolduğu bilinmektedir. Elbette ki güçlendirilme çalışmaları önemlidir ve yapılmalıdır da ancak plansız bir şekilde ağır aksak okulların açılacağı tarihleri beklemek Milli Eğitim Bakanlığı’nın basiretsizliğinden başka bir şey değildir" diye konuştu. 

ÖMK'den derhal vazgeçilmeli

Eğitimin sorunlarının bununla da bitmediğini söyleyen Turan "Öğretmenlik Meslek Kanunu adı altında öğretmenlerin çoğunluğunun onayı alınmadan bir kanun yasalaştırıldı. Öğretmenlerin asıl sorunlarından olan ücretli, sözleşmeli, kadrolu ayrımını kaldırmayıp öğretmenler odasında daha fazla ayrışmalara sebebiyet verecek bu kanundan derhal vazgeçilmeli ve öğretmenlerin özlük ve ekonomik haklarının sağlandığı yasal düzenlemeler yapılmalı" dedi. 

Zorunlu din dersleri kaldırılmalı 

Turan, açıklamanın devamında şu talepleri sıraladı: "Kamusal ve parasız eğitim hakkı bütün öğrenciler için sağlanıp velilerin sırtındaki maddi yük kaldırılmalı. Eğitime ayrılan bütçe artırılmalıdır. 

Öğretmen atamalarında asimilasyon politikalarına hizmet eden anlayıştan vazgeçilip azınlık dillerine ait branşlarda yeterli sayıda atama yapılmalı ve anadilde eğitim hakkı bütün öğrenciler için sağlanmalıdır..

Laik ve bilimsel eğitimin bir gerekliliği olarak zorunlu din dersleri uygulaması kaldırılmalı. AHİM’in bu yönde verdiği kararlara uyulmalı.

Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilerek bütün tarafların uzlaşması ile ortaya çıkabilecek öğretmenlerin sorunlarını bitiren yeni bir kanun için çalışmalar başlatılmalı. 

Üniversite öğrencilerinin yurt sorununu çözecek adımlar atılmalı

Okulların güçlendirilmesi çalışmaları eğimi sekteye uğratmayacak bir planla yürütülmeli"