SERHAT OZAN YILDIRIM 

22 yaşındaki Mahsa Amini, 13 Eylül'de zorunlu başörtüsü yasalarını uygulayan ve 'ahlak polisi' olarak adlandırılan İrşad devriyeleri tarafından saçının bir kısmı göründüğü gerekçesiyle gözaltına alındı. Gözaltında dövülerek komaya sokulan Amini, 16 Eylül'de yaşamını yitirdi. Amini'nin ölümüyle başlayan ve ülke geneline yayılan eylemler 12 gündür sürüyor.

Dersim’de Dersim Kadın Platformu’nun çağrısıyla yüzlerce kadın Sanat Sokağı’nda bir araya gelerek ellerinde Mahsa Amini’nin fotoğrafları ile çeşitli pankartlar taşıyıp sloganlar eşliğinde Seyit Rıza Meydanı’na yürüdü. Daha sonra da onlarca kadın ellerinde makaslarla saçlarını keserek İranlı Mahsa Amini’nin öldürülmesini protesto etti ve oturma eylemi yaptı. Eyleme vatandaşlarda destek verdi.
‘İRAN’DA ÖZGÜRLÜKLERİ İÇİN DİRENEN KIZ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ’
Platform adına açıklamayı okuyan Fatoş Argın Taşkale, İran’daki kadınların yanında olacaklarını belirterek şu ifadelere yer verdi:
"Faşist İran devleti 16 Eylül de 22 yaşındaki Kürt kadını Mahsa Amini’yi,  Molla rejimi ile yönetilen ve ‘Ahlak Polisi’ diye bilinen İrşad devriyeleri tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle işkenceyle katletti..
Başörtüsü zorunluluğunu ve ahlak polislerini, kadınların üzerinde bir sopa gibi sallayan Molla güçleri yarattığı baskı mekanizmasını İranlı kadınlar üzerinde Demokles Kılıcı olarak kullanıyor. İranlı Kadınlar 1979 yılındaki “İran İslam Devrimi’nden” bu yana zorunlu örtünme baskısı altındadır. Hümey’nin iktidarı ele geçirmesinden bu yana ahlaki gerekçelerle çok sayıda kadın idam edildi. Örtünme itaatsizliği yüzünden sokaktaki gericilerden ve polis tarafından şiddete uğrayan, gözaltına alınan ve tutuklanan kadınlar az değildir ve bu sayı gün geçtikçe artıyor.din kisvesi adı altında Sokakta ahlak, namus ve din bekçiliği yaparak avlanan Devrim Muhafızlarının yanı sıra başörtüsünü, rujun rengini, etek boyunu denetleyen ekipler molla rejimi baskısı altındaki kadınların  bedenini ahlak korsesinin altında sıkıştırmaya kadın bedeninden başlamıştır ve devam ediyor.buna karşı İranlı kadınlar 43 yıldır baskıcı, dinci, kadın düşmanı ve nefret politikalarıyla halkı baskılayan, İranlı kadınların yaşamlarına müdahale eden erkek egemenliğine karşı mücadele ediyor.
Mahsa Amini yıllardır süren kadın düşmanı gerici, tekçi, erkek egemen molla rejiminin yürüttüğü politikaların sonucunda katledilen  kadınlardan  sadece birisi. Mahsa Amin nin saç teli bugün başta İranlı kadınlar olmak üzere İran halkının ve dünya kadınlarının özgürlük direnişinin bayrağı olmuştur. Mahsa Amini cinayetinin ardından kitleselleşen ve sokağa taşan halkın tepkisi İran rejiminin halk nezdinde bir karşılığı olmadığını gösteriyor. Yaklaşık 30 Eyalette 100’den fazla ilde yürüyüşler düzenleyen halk, otokratik rejime karşı direnişlerini büyütüyorlar. Siyasal islamın baskı ve zulmüne direnen başta İranlı kadınlara yönelik saldırılarda, İnsan Hakları Yetkililerinin açıklamalarına göre 70’in üzerinde insan katledilmiştir. Yüzlerce insan işkenceyle gözaltına alınmıştır. Yine gösterilerin önemli isimlerinden biri olan 20 yaşındaki Hadis Necefi polisler tarafından altı kurşunla acımasızca, vahşice katledildi.  Bütün saldırılara, katliamlara, interneti keserek dünya ile bağı koparmaya çalışan Diktatör İran rejimine karşı İran ‘da kadınlar, öğrenciler, işçiler polisin ve rejimin ahlak bekçilerinin tüm tehditlerine karşı sokağa çıkıyor, grev çağrıları yapıyor. Öğrenci gençliğin mücadele ve boykot çağrısı giderek büyüyor. Cesaretleri ve kararlıklarıyla tüm dünyaya örnek olan İranlı kadınlar özgürlükleri için canı pahasına İranın ve dünyanın her yerinde mücadele etmeye devam ediyor. 
İranlı kadınların ve mücadeleye katılan bir bütün halkın talebi İslam Cumhuriyetindeki cinsiyet ayırımcılığı kaldırılsın talebini aşmıştır. Bütün bu baskı ve zulmü yaratan rejimin değişmesi elzem olandır. Dinci faşizme karşı mücadele eden İranlı kadınlar yalnız değildir.
Mahsa Amini katili dinci, faşist, gerici, molla rejimidir. Bizler Dersimli kadınlar olarak; İran’da özgürlükleri için direnen kız kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. İranlı kız kardeşlerimizin mücadelesi bizlerin de mücadelesidir.  Onların mücadelesini bir kez daha buradan selamlıyoruz.
Ülkemizde de kadınlar üzerinde yürütülmek istenen şeriat kuraları her defasında yeni bir boyutla karşımıza çıkıyor. Sokaklarda kadınların giyimine, hangi saate eve gideceğine müdahale eden “ahlak bekçileri” iktidarın kadın politikalarından dolayı giderek cesaretlendirilmişlerdir. Her gün en az bir kadının katledildiği haberlerle uyanıyoruz. Tarikatlar istiyor diye İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenlerle İran’daki zihniyetin aynı olduğunu biliyoruz. Kadına yönelik şiddete ses çıkarmayan, kadın katillerini her fırsatta aklayan, İstanbul Sözleşmesi gibi kadınları koruyucu yasaları iptal ettirmeye çalışan, kadın düşmanı politikaları üreten, konserleri yasaklayan, yaşam biçimine müdahale eden, LGBTİ düşmanlığını ve ayrımcılığını körükleyen ,bunun için özel olarak LGBTİ karşıtı mitingler düzenleyen ve izin veren zihniyetin Türkiye'de  şeriat düzeninin alt yapısını oluşturmak istediğini görüyoruz. Bilinmelidir ki bedenlerimiz üzerinden iktidar kurmanıza asla izin vermeyeceğiz.
Türkiye’den İran’a Yaşasın kadın Dayanışması! Diktartörlüğe Karşı Mücadele Eden İranlı Kadınlara Selam Olsun! JİN JİYAN AZADİ! "