Çemişgezek’te hukuksuzluk: ÇED raporu olmadan Tağar HES’e kurban gidiyor Çemişgezek’te hukuksuzluk: ÇED raporu olmadan Tağar HES’e kurban gidiyor

6 şubat günü Merkez üssü Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler Dersim’de de hissedildi ve bir çok yapı hasar gördü. Ayrıca, Bilim Akademisi Kurucu Üyesi ve Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, geçtiğimiz ay Dersim’de katıldığı deprem sempozyumunda, “Bizim Yedisu fayı dediğimiz Kuzey Anadolu fayının bir bölümü, orası çok etkin ve hızlı. Yılda 2,5 santim hareket ediyor. Yaklaşık 250 senede bir deprem üretiyor. Oradan çok endişemiz var bizim. Tunceli’yi etkileyebilecek ciddi bir durum. Zamanı tam bilmiyoruz ama en son deprem orada 1784 yılında, demek ki zamanı dolmuş veya dolmak üzere. Ona karşı dikkatli olmak lazım” diyerek uyarılarda bulunmuştu.

KESK Haber- Sen Dersim Temsilciliği düzenlediği bir basın toplantısı ile kentte bulunan ve depreme karşı dayanıksız olması nedeniyle güçlendirilmesine dönük karar verilen fakat hiçbir adım atılmayan PTT Başmüdürlüğü binasının boşaltılarak güçlendirilmesini istedi. Açıklamaya, KESK Haber- Sen Dersim Temsilcileri ’ne Emek ve Demokrasi Platformu’da destek verdi.

‘Deprem değil, ihmal öldürür’ pankartının açıldığı açıklamayı Songül Yıldız okudu. Yıldız, Belediyenin güçlendirme için ruhsat vermesine rağmen güçlendirme için adım atılmadığını belirterek, “06 Şubat 2023 tarihinde 10 ilimizde büyük yıkıma neden olan ve on binlerce can kaybı yaşadığımız deprem sonrası hizmet verdiğimiz binalarımızın güvenli olmadığı hakkında Haber-sen Dersim temsilciliği olarak basın açıklamaları yapmış ancak gelinen aşamada 10 aydır can güvenliğinin olmadığı, bu binalarda halen hizmet üretmeye devam etmekteyiz. Dersim PTT Başmüdürlüğünce hazırlanan Güçlendirme projesi Dersim Belediyesi tarafından “Binanızın ekonomik ömrünü tamamladığı için olası bir depremde can ve mal güvenliğini sağlamak amacı ile yıkmanız gerekmektedir” diyerek Güçlendirme ruhsatı vermemiştir. 6 Şubat sonrası Tunceli PTT Başmüdürlüğü hizmet binası başta olmak üzere bağlı işyerlerinde (Tunceli, Çemişgezek, Mazgirt ve Pertek PTT) Müdürlüklerinin hizmet verdiği binaların depreme dayanıklı olmadığı, PTT Genel Müdürlüğünün vermiş olduğu ivedi boşaltma kararı sonrası Başmüdürlüğümüz yetkili personellerince kiralanacak yerler bulunmuş ve Genel Müdürlük onayına sunulmuştur. Ancak onay depremden 5 ay sonra verilmiştir.  Oysa PTT Genel Müdürlüğünün ilgi yazısı ile ‘’ boşaltılma kararı olan binaların en geç 3 ay içerisinde boşaltılması ‘’ gerekmektedir deyip bir yandan da keyfi uygulama yaparak giden yazıları masa başında bekletmiş, hayatlarımızı riske atmış ve gereğini yapmamıştır. Depremden 5 ay sonra gelen kiralama onayı ile kira sözleşmeleri yapılmış, kiralanan işyerlerine ise yaklaşık 3 aydır aylık 100.000 liraya yakın kira ödemektedir. Buradan soruyoruz! Taşınmadığımız ve içi boş olan bu işyerlerine kira ödeyip can güvenliğimizin olmadığı ve boşaltılması kararı verilen bu binalarda neden hala durmaktayız.  Yapım işlerinde Koordinatör İl olan Elâzığ PTT Başmüdürlüğü, aynı zamanda Adıyaman, Malatya, Elâzığ, Bingöl ve Tunceli ilinden sorumlu olduğu, bu illerde hemen hemen tüm PTT binalarının hasarlı olmasından kaynaklı tüm projelere zamanında yetişme şansının bulunmadığı ve sürecin daha da uzamasına neden olduğu bilinmektedir. Projelendirmede özellikle depremden yoğun etkilenen illerin bağlı olduğu Elâzığ PTT Başmüdürlüğüne teknik destek sunarak bu projelerin hazırlanması ve ihale edilme sürecini bir an önce tamamlamalıdır.

Sadece ilimizde değil özellikle deprem bölgesinde de PTT personelleri zor şartlarda, konteynerlerde, yıkılma tehlikesi bulunan, çürük raporu verilmiş binalarda hizmet vermeye devam etmektedir. Çürük raporu verilen bu binalarda sadece PTT personeli değil aynı zamanda hizmet almak için gelen vatandaşlar da bulunmaktadır. Yani deprem riski sadece PTT personelinin değil aynı zamanda tüm halkı kapsamaktadır. İvedi olarak boşaltma kararı verilen bu binalarda çalışan hiçbir emekçi güvende değildir.  PTT genel müdürlüğünün hiç zaman kaybetmeden süreci hızlandırması gerekmektedir. Vatandaşa hizmet noktasında, can güvenliği olmayan PTT emekçisini boşaltma kararı bulunan bir binaya koymak tamamıyla Dersim halkına ve emekçiye zulümdür. Yöneticilerin derhâl bu binalar da hizmet üretimini durdurup yeni ve güvenilir binalarda hizmet için emekçilere bir çalışma alanı yaratması gerekmektedir” dedi.

‘HİZMET ÜRETİRKEN ÖLMEK İSTEMİYORUZ’

PTT Genel Müdürlüğü’ne seslenen Songül Yıldız, bir an önce güçlendirmenin yapılmasını istedi. Songül, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Buradan basın aracılığıyla Dersim halkına bu bilgiyi vermek sendikamızın temel görevidir. Yönetenlere sesleniyoruz 9 aydır boşaltılmayan bu binalarda çalışan emekçiler kaderine terk edilmiştir. Buradan bir kez daha haykırıyoruz! Tek bir Emekçimizin burnu dahi kanasa bütün sorumluluk PTT Genel Müdürlüğü üzerinde olacaktır.  Unutulmamalıdır ki deprem değil ihmal öldürür. Çürük raporu verilen ve boşaltılmasına karar verilen binaların bir an önce boşaltılması için, PTT Genel Müdürlüğü kendisine ulaşan tüm projeleri zaman kaybetmeden hemen onaylamalı ve tadilat ihalesini en hızlı şekilde yaparak hizmete açmalıdır.  Çok değil 10 ay önce yaşadığımız deprem felaketini bilim insanları  aylar öncesinden öngörmüş, o bölgelerde önlem alınması uyarısında bulunmuş ancak tüm uyarılara rağmen yetkililer adeta kör, sağır, dilsiz hiçbir önlem almayarak binlerce insanımızın ölümünü acıyla izlememize neden olmuştur. Maalesef yaşanan acıları çabuk unutuyoruz. Şimdi ise adeta tarih tekerrür ediyor. Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür’ ün yaptığı açıklama ile Tunceli iline vurgu yapması; bu bölgede7.4 şiddetinde bir deprem olacağını dile getirirken “Tunceli için uykularım kaçıyor” cümlesi içindeki gerçekliğin artık PTT Genel Müdürlüğü tarafından görülmesi gerekmektedir. Boşaltılma kararı verilen bir binada bulunmak ölüm riski yanında ruh sağlığımızı bozmakta olup, korku ile çalışmakta olduğumuzu belirtmek isteriz. Son olarak bir kez daha buradan PTT Genel Müdürlüğüne seslenmek istiyoruz; Hizmet üretirken ölmek istemiyoruz.”

Editör: Mehmet Zafer Ağar