Yedi yaşına kadar doğduğum köyde yaşadım. Babamın Dersim Belediyesi’nde 1970’de işe başlaması ile Dersim merkezde, dar sokakta esnaflık yapan Hıdır Köknar Amca'nın Dağ Mahallesi’ndeki evine taşındık. Köyde babaannem, amcam ve yengem kaldılar. Amcamın çocukları olmadığı için okul tatil olur olmaz yazın soluğu abimle köyde alırdık. Davara gitmek, ot biçmek, tarla biçmek, yaprak kesmek yani anlayacağınız köyün rutin işlerinde amcama ve yengeme yardım ederdik. Taa ki sonbahar gelip okullar açılıncaya kadar. 18 yaşıma kadar ben, bunu hep yaptım...

Köyümüz susuz bir köy idi. Köyün çeşmesi köyden yaklaşık bir kilometre uzakta sayılırdı. Babamın memur olması bürokratik işlemleri çözme açısından kolay olmuştu.  Bir kaç müracaat ve yazışmadan sonra 1971 yılı yazında köyden uzak olan çeşmenin kaynağından köyün içine suyun getirilmesi ve çeşme yapılması, YSE ( yol, su, elektrik kurumunun ) müteahhidi Murat Cömert’in ihaleyi alması ile başlandı. Ben her zamanki gibi yazın köyde idim. Birden burnumun yan tarafında bıyık bölümünde kara bir çıban ortaya çıktı ve gece yatarken sanırım kafamı çevirme refleksinden dolayı o çıban her gece kanamaya başladı.

Bu arada köyde inşaatı başlayan çeşme nedeniyle babam ve bazı ilgili kişiler köye gelmişlerdi.  Benim burnumun kenarında çıkan çobanın sürekli kanadığını öğrenen babam yakında protez ayağını değiştirmek üzere İstanbul kemik hastanesine gideceğini, beni de birlikte İstanbul’a götürüp muayyene edeceğini söyledi.

Kısa bir zaman sonra Dersim’e gittim yolculuk öncesi şu an Dersim’de Garanti Bankası’nın yerinde olan lokantada yemek, üzerine de karpuz yedik. Bu güne kadar karpuz yediğimde, babamla orada yediğim karpuzun tadı hep aklıma gelir gerçekten çok leziz bir karpuzdu.  Neyse oradan arabaya binip geldik Elazığ'a oradan da Harput Turizm otobüsü ile İstanbul’a geldik.

Bir kaç gün sonra Şişli Etfal Hastanesi’nde ameliyat oldum çıban alındı. Bu arada babam bir hafta kemik hastanesinde yattı. O arada aile arasında ismi Zülfü kimlikte Ali olan babamın amcaoğlu Ali Düzce’nin evinde kalıyordum. Babamın amca oğlu Hıdır Düzce ise o zaman nişanlı idi. Yaklaşık bir ay sonra düğünü Beyazıt’ta Abdullah Düğün Salonunda yapıldı. Köy düğünleri haricinde ilk defa bir şehir düğününe katılmış oldum.

Babamın amcasının oğlu Hıdır amca düğün sonrası eşi ile birlikte Belçika’ya gitti. Hakka yürüdüğü bu güne kadar hep orada yaşadı. Yine 1977 yılı yazında abimle beraber köydeyim tarla biçme zamanı. Amcamın yani bizim bir kır atımız var onunla ilgilenmek benim en büyük zevkim. Suya getirmek,  otlakta bağlayıp otlamasını sağlamak, akşam olunca gidip ahıra getirmek benim işim. Evimizin yanında amcam, yengem abim ve ben tarla biçiyoruz. Karşıda otlaması için bağladığım atı gidip aldım ancak dönerken eyersiz bir şekilde, Kızılderililer gibi binip atı dörtnala verince bir hendek üzerinden at atlarken ben üzerinden savrulup sağ omzum üzerine düştüm ve sağ kolumu acayip bir ağrı sardı...

O zaman Hıdır amcam da yıllık izne Belçika’dan köye arabası ile gelmişti. Hemen beni arabasıyla Dersim’e bizim eve getirdi ve akşam karanlığında tekrar köye döndü. Oradan ertesi gün babam beni başka bir araba ile Elazığ'a doktora götürüp film çektirdi ve sağ kolumun çatlamış olduğu görününce sargıya alındı. Ve yaklaşık bir ay sonra köye döndüm. Okul açılıncaya kadar da köyde kaldım... 1994’de Dersim’de devletin köy boşaltma furyasından Köyümüz de nasibini almış oldu. Ancak biz akrabalar için kutsal olan jare (Tarık)’in içinde bulunduğu bone jare (köyümüzün ziyaret evi) diğer köydeki evler le birlikte yıkılıp viran olmuştu. Yıllar sonra Hıdır amcanın büyük mali katkısı ve bütün akrabaların kendi çapında topladığı para ile bone jare yi (köyümüzün ziyaret evini) daha modern bir şekilde yapıp 2012 yılında ibadete açmış olduk.  Bunun yapılmasında belirttiğim gibi Hıdır amcanın katkısı yadsınamaz. İşte o bedeni Belçika’da ruhu hep köyle olan koca çınar Covit denilen çağın belasına yakalanıp bu gün aramızdan ayrılmış oldu. Naçizane ben de amcamla ilgili benim içim önemli olan iki anımı bu vesile ile sizinle paylaşmak istedim. Güle, güle güzel amcam mekanın cennet toprağın bol olsun.