Birçoğumuz çocuk yetiştirmekten habersiz. Sadece sıkı disiplinle çocuk yetişir sanıyoruz. Çocuklardan ilgiyi, sevgiyi ve şefkati eksik bırakıyoruz. Doğan Cüceloğlu'nun dediği gibi çocukluğunu doyasıya yaşayamayanlar, büyüdüklerinde mutlu olmaz. Oynayan, arkadaşlarıyla paylaşmayı ve dayanışmayı öğrenen çocuk bir süre sonra sorumluluk bilinci kazanacaktır.

Gelelim şimdiye, bu sefer de çocukları tamamen dijital oyunların içine salıverdik. O oyunların içerikleri nedir, çocukların düzeyinde mi? Bunu hiç düşünme zahmetine katlanmadık. Yalnız çocuklar değil, hepimiz dijital oyunların içine daldık. Bırakın çocuğu kendimizi bile unuttuk. Saatlerce odasından çıkmadı çocuk; sonunda sorumluluk bilincinden uzak ve yerinden kalkmaya bile üşenen çocuklar yarattık.

Yaşamda denge denilen şeyi çoktan unuttuk; bu dengesizlik yürümemizi de zorlaştırdı. Her şeyi çocuğun önüne yığdık; çocuk gak dedi getirdik, guk dedi getirdik. Büyüdüğü zaman anne babayı hiç takmayan, hep hizmet bekleyen, bir şey denildiğinde diğer büyüklerin desteğini yanında gören çocuklar gördük. Bu doyumsuz çocuklar büyüdüklerinde de hep aynı hizmeti bekler oldular.

Düşünemeyen, artık kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini kavratamadığımız bu “ koca çocuklar “ depresyona girdiler. Bu sefer doktor doktor dolaştırdık iyileştirmek için. Onlarla hep varlığı paylaştığımız, varlığın bir emek ürünü olduğunu anlatamadığımız için çalışmak zor geldi onlara. Çocuklarımız annenin babanın yaşadığı zorlukları da bilmeli, “ aman çocuk bilmesin!” anlayışı bence tartışılmalı.

Hayatla temas halindeki çocuklar düşünür ve kendisinin de sorumluluğu olduğu, aklına gelir. Mutlu, huzurlu ve dingin bir yaşam sürdürmek istiyorsak, sorumluluk bilinci olan çocuklar yetiştirmeliyiz. Evde her şeyi biz yaparsak, onlara yapacak bir şey kalmaz; can sıkıntısından ne yapacağını bilemeyen çocukları karşımızda buluruz. Evde mutlaka herkesin yapacağı bir şey vardır. Bu, küçüklükten alıştırılır çocuklara.

Otuz kırk yıldır tembel, sorumluluk bilinci olmayan, kendiliğinden bir şey yapmayan, düşünmeyen hamburger çocukları yetiştirdik. Bunların büyümesi çok geç oluyor; bakıyorsun koskoca insan, ama hâlâ çocuk. Bu çocukları biz yetiştirdik, burjuva ( varlıklı) yaşam biçimini özendirmeyi çocuk yetiştirmek sandık.

Eve getirdiğimiz hiçbir şeyin kaynağı sorulmadı, eskiden para olmadan alınamayacağını bilirdik. Şimdi borçlanarak yaşamın sınırlarına geldik dayandık. Üretim içinde, emekle çocuklar yetiştirmeyi unuttuk. Hâlbuki üretimin dışında kalan bir eğitim, hiçbir işe yaramaz. Suçu biraz da anne babaların eğitime bakışında aramak lâzım. Bence bu konu anne babalar tarafından ne kadar düşünülse azdır.