'Munzur Özgür Akacak' başlığıyla yazılan yazıda şu ifadelere yer verildi:

Türkiye sınırları dahilinde bugüne kadar 46 adet milli park ilan edilmiştir. İlan edilen mili parklardan biri de Munzur Vadisi Milli Parkı'dır. Munzur Vadisi Milli Parkı; temel kaynak değerleri, peyzaj, florastik ve faunastik zenginlik bakımından ender ve mükemmel önemli bir doğa alanıdır.

Munzur Havzası’nda uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar sonucu takriben 2000'e yakın flora türü saptanmıştır. Bu bitki türlerinin yaklaşık olarak beşte birinin endemik olduğuna dair veriler bulunmaktadır. Anılan bitki çeşitliliği bazı Avrupa ülkelerindeki çeşitliliğe eşdeğer veya çok daha fazladır. Bölgede Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi, Yaban Keçisi, Ur Keklik, Kaya Kartalı, Kurt, Boz Ayı, Kızıl Tilki, Yabani Tavşan, Kaya Yedi Uyuru, Vaşak, Sansar, Porsuk, Su Samuru gibi hayvanlar habitat bulmakta olup Anadolu Parsı’nın bölgede yaşadığına dair işaretler de bulunmaktadır. Keza, dünyada sadece Munzur Vadisi Milli Parkı'nın temel kaynak değeri Munzur Irmağı'nda habitat bulan endemik bir Alabalık türü de bulunmaktadır: "Munzur Alası"...

Munzur Vadisi Milli Parkı, alevilik inancı bakımından son derece büyük bir önem arz eden başta Munzur Irmağı olmak üzere Halvori Gözeleri, Anafatma gibi pek çok kültürel ve inançsal alanı da barındırmaktadır.

Türkiye'nin de tarafı bulunduğu Dünya Kültürel ve Doğal Miras Koruma Sözleşmesi hükümlerine göre Munzur Vadisi Milli Parkı'nın Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınması gerekmektedir. 

Bir alanın Dünya Miras Listesi’ne dahil edilebilmesi için Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen olağanüstü evrensel değerini ölçen 6 kültürel ve 4 doğal kriterden en az birini karşılaması gerekmektedir. İlgili belgeye göre bu kriterler şunlardır:
 
“1.  İnsanın yaratıcı dehasını üst düzeyde bir temsilcisi olması,
 
2.  Dünyanın bir kültür bölgesinde veya bir dönemde mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, kent planlama veya peyzaj tasarımı alanlarında önemli gelişmelere, insani değer alışverişine tanıklık etmesi,
 
3.  Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin veya uygarlığın ünik veya olağanüstü ender rastlanan bir temsilcisi olması,
 
4.  Bir yapı tipinin seçkin bir örneği, ya da insanlık tarihinin önemli bir aşamasını veya aşamalarını gösteren bir mimari veya teknoloji bütünün veya peyzaj örneği olması,
 
5.  Geri dönülmez bir değişim karşısında hassaslaşmış olan bir kültürün veya kültürlerin temsilcisi olan, geleneksel insan yerleşimi veya arazi kullanımının seçkin bir örneği olması,
 
6.  Uluslararası önem taşıyan sanatsal veya edebi eserler, inançlar, yaşayan gelenekler ve olaylarla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olması (Komite bu kriterlerin özel durumlarda ve diğer kriterlerle birlikte değerlendirilerek Liste’ye alınma için kullanılabileceğini belirtmiştir.)
 
7.  Mükemmellik derecesinde eşsiz doğal oluşum veya olaylarla veya nadir doğal güzelliğe ve estetik değere sahip olması,
 
8.  Yaşamla ilgili kanıtlar, önemli jeomorfik veya fizyografik özellikler, kıtaların oluşumu süresince halen de devam eden jeolojik hareketler dahil olmak üzere Dünya tarihinin önemli aşamalarını veya dönemlerin temsil eden olağanüstü olması,
 
9.  Karasal, tatlı su, kıyısal ve denizsel ekosistemlerin ve hayvan ve bitki topluluklarının evrim ve gelişiminde süregelen önemli ekolojik ve biyolojik süreçlerin olağanüstü örneklerini temsil etmesi,
 
10.  Bilim veya korumacılık açısından olağanüstü evrensel değere sahip soyu tehlikede olan türleri barındıran yerler de dahil olmak üzere, biyolojik çeşitliliğin yerinde korunması için en önemli ve değerli doğal habitata sahip olmasıdır.”

Munzur Vadisi Milli Parkı anılan kriterlerin birden fazlasını karşılamaktadır.

Hal böyleyken Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları dahilinde Munzur Irmağı üzerinde Bozkaya Barajı ve HES, Kaletepe Barajı ve HES, Konaktepe Barajı ve HES I- Konaktepe HES II'in inşaası planlanmaktaydı. Keza milli park sınırları dahilinde Mercan Suyu üzerinde Akyayık Barajı ve HES'in inşaası planlanmaktaydı.

Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde Munzur Irmağı üzerinde yapımı planlanan en büyük baraj Projesi durumundaki Konaktepe Barajı ile Konaktepe HES I - Konaktepe HES II için Konaktepe Elektrik Üretim A.Ş’ne EPDK tarafından 28/01/2010 tarihinden itibaren 49 yıllığına elektrik üretim lisansı verilmesi üzerine anılan kararın yürütmesinin durdurulması ile iptali istemiyle Danıştay'da tarafımca dava açılmıştı.

Açılan dava üzerine Danıştay 13. Dairesi 11/10/2010 tarihli ve 2010/995 Esas  sayılı kararı ile: "Munzur Vadisi Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı'nın onaylanmadığı, milli park niteliğini taşıyan Munzur Vadisi'nde su kaynaklarının kullanımı ve işletilmesinin, Milli Parklar Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca, ancak, 'kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk' koşullarının gerçekleştiğinin ilgili Bakanlıkça ortaya konulmasına bağlı olduğu v.d.” gerekçeleriyle yürütmenin durdurulmasına karar vermişti.

Yürütmenin durdurulmasına ilişkin karara karşı yapılan itiraz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 26/05/2011 tarih ve YD İtiraz No:2010/1147 sayılı kararında, Dairenin yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin gerekçesine katılmakla birlikte, elektrik üretim lisansının verilebilmesi için ÇED Raporunun da aranması gerektiği hususu belirtilmişti. Böylelikle Munzur Vadisi Millî Parkı'na yönelik Projelerin ÇED Muafiyeti ortadan kaldırılmıştı.

Bu kararın uygulanması bakımından, (Mülga) Çevre ve Orman Bakanlığı; Üniversitelerin Munzur Vadisi Millî Parkı'ndaki Projeler bakımından "kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk" bulunup bulunmadığı hususunda hazırladıkları 5 (Beş)  ayrı rapora dayalı olarak oluşturulan Bütünleşik Sentez Raporu'nu baz alarak Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde yapımı planlanan 4 Baraj ve 5 HES Projesi ile yapımına 1985 yılında kaçak başlanan ve 2003 yılında enerji üretimine alınan Mercan HES'e Milli Parklar Kanunu’nun 14. maddesi çerçevesinde 18/04/2011 tarihinde "Üstün Kamu Yararı" kararı alarak izin vermişti.

İzin kararı sonrası, izin kararı dayanak yapılarak tüm baraj ve HES Projeleri ile geçmişte inşa edilen Mercan HES, Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı’na işlenmiş ve anılan plan 06/07/2012 tarihinde (Mülga) Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca onaylanarak yürürlüğe girmişti.

Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisindeki tüm baraj ve HES Projeleri'ne izin veren Bakanlık kararının iptali amacıyla tarafımca 19/12/2011 tarihinde dava açılmıştı. 

Açılan davaya Munzur Irmağı üzerinde inşası planlanan Konaktepe Barajı ve HES I ile Konaktepe HES II Projesini gerçekleştirmek isteyen Konaktepe Elektrik Üretim A.Ş. ile Mercan Suyu üzerinde 1985 yılında tamamen kaçak inşa edilen Mercan HES’i işleten Zorlu Doğal Elektrik Üretim A.Ş. davalı (Mülga) Orman ve Su İşleri Bakanlığı yanında müdahil olmuşlardı. 

Ankara 3. İdare Mahkemesi'nce yapılan yargılamada  "Üstün Kamu Yararı" kararı İptal edilmiştir. Karar gerekçesinde:

"Munzur Vadisi Milli Parkında yapımı öngörülen bütün baraj ve HES Projelerinin uygulanması halinde ortaya çıkacak tablonun kamu yararı ve zorunluluk koşulları açısından değerlendirilmesi amacıyla İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi, Fırat Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü ve Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü, Iğdır Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi Biyoloji Bölümü, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü ve Ankara Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyeleri tarafından 5(Beş) ayrı bilimsel rapor hazırlatıldığı, davalı idarenin 7/2/2011 tarihli ve 9514 sayılı yazısı ile söz konusu 5(Beş) adet raporun değerlendirilerek görüş alınmak üzere İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne gönderildiği, bahsi geçen 5 (Beş) adet raporun öğretim üyeleri tarafından değerlendirilerek hazırlanan Munzur Vadisinde Planlanan Baraj ve HES Projeleri ile İlgili Daha Önceki Özel Raporlar Çerçevesinde Hazırlanan Bütünleşik Sentez Raporunun sonuç kısmında; "...Munzur Havzası'nda DSİ'ce yapımı planlanan Baraj ve HES projeleri ile ilgili çevresel riskleri azaltıcı öneri ve değerlendirmelerin sonucu olarak, enerji üretimi açısında vazgeçilmez olan kullanma dengesi ile sürdürülebilir yönetimi ilkesine göre, içinde bulundukları Milli Park sınırları dâhilinde yapılmalarında "kesin zorunluluk" bulunduğu; anılan projelerin ülkemizin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü ile taahhüt ettiği sera gazı emisyonlarının azaltımı ve ulusal enerji tüketimindeki yenilenebilir enerji payını arttırma hedef ve politikalarıyla da uyumlu, kamu yararına bir stratejiyi destekler durumda olduğu görüş ve kanaatine ulaşılmıştır." görüşlerine yer verildiği, böylece "Bütünleşik Sentez Raporu" uyarınca Munzur Vadisi Milli Parkında yapımı öngörülen HES Projelerinin uygulanmasında "kesin zorunluluk" ve "üstün kamu yararı" şartlarının oluştuğu bilimsel olarak ortaya konduğundan bahisle, Munzur Vadisi Milli Parkında Planlanan tüm Baraj ve HES Projelerinin yapılmasında üstün kamu yararının bulunduğu, enerji ihtiyacının yerli başka kaynaklardan karşılanmasının mümkün olamadığı açısından vazgeçilmezlik ve kesin zorunluluk şartlarının oluştuğu hususunda, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce, Çevre ve Orman Bakanlığı Bakanlık Makamından 18/4/2011 tarihli ve B.18.0.DMP.0.02.05 sayılı Olur alınması üzerine, davacı tarafından anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır..." denilerek devamla "...Bu durumda, Munzur Vadisi Milli Parkı'nın Mutlak Koruma Zonu'nda inşa edilmesi planlanan Baraj ve HES Projelerinin yapılması hususunda "kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk" bulunduğuna ilişkin dava konusu işlemde hukuki isabet görülmemiştir." denilerek iptal kararı  verilmiştir.

Milli Parklar Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Milli Park olarak ilan edilen sahalarda Baraj ve HES dahil tesis inşasının ön şartı Bakanlığın iznidir. Karar Milli Parklar ve Planlama Mevzuatı bakımından emsal niteliktedir. 

Karar ile birlikte Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı da hükümsüz hale gelmiştir. Zira, Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı'nın Giriş Bölümü'nde Plan'ın Bakanlığın 18/04/2011 tarihli "Üstün Kamu Yararı" kararı gereğince oluşturulduğu belirtilmektedir. 

Bu sebeplerle Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı'nda öngörülen tüm yapı ve faaliyetler hukuka aykırı hale gelmiştir. Belirtmek gerekir ki; karar halihazırda faaliyette bulunan Mercan HES Projesi için de bağlayıcıdır. Nitekim, Mercan HES'in faaliyetlerinin durdurulması maksadıyla 12/07/2013 tarihinde TBMM Dilekçe Komisyonu'na yaptığımız  başvuruya verilen yanıtta: 

"Mercan HES ve Munzur Çayı üzerinde projelendirilen diğer baraj ve HES'lerin kamu yararı ve zorunluluklar yönüyle değerlendirilmesi maksadıyla beş ayrı bilimsel rapor ve bu raporların birlikte ele alındığı bir sentez raporu hazırlattırılmış ve akabinde de 18.04.2011 tarihinde (Mülga) Çevre ve Orman Bakanlığı Olur'u ile "Üstün Kamu Yararı" kararının alındığı, bu karar kapsamında Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme...Planın onaylanarak yürürlüğe girdiği,

Uzun Devreli Gelişme Planı revizyonun dayanağı olan "Üstün Kamu Yararı" kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davanın halen devam ettiği..." denilmek suretiyle açtığımız dava sonucu verilecek karara göre işlem tesis edilmesi gerektiği belirtilmişti. İş bu davada da "Üstün Kamu Yararı" kararı iptal edildiğinden derhal Mercan HES'in faaliyetleri durdurulmalıdır.

Ek ve sevindirici bir bilgi olarak belirtelim ki yakın dönemde Konaktepe Elektrik Üretim A.Ş. Konaktepe Barajı ve Konaktepe HES I - Konaktepe HES II'nin inşaası için 27/11/2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na Çed süreci için başvuruda bulunmuş ve fakat anılan bakanlık projenin gerçekleştirilmesinin mevzuata uygun olmadığını belirterek Çed sürecini sonlandırmıştır.