BİRİCİK HASTAHANEMİZDE

    Hastaneler, bütün dünyada, ülkemizde, ilimizde, insan sağlığını koruyan, tedavi eden, şifa kurumlarıdır.
   Onu için hastaneler, insanlık için ilgi odağıdır. Hemen, bütün insanların, yolunun, düştüğü, ihtiyaç duyduğu, önemli öncelikli bir kurumdur.
   Hastanemiz, Tuncel’inin tek biricik hastanesidir. İlçeleri ile birlikte bütün Tunceli halkına, sağlık, şifa, veren önemli bir kurumumuzdur.
   Hastanemizde çalışan personelinin, tümü, doktoru, hemşiresi, memuru, hizmetlisi, hepsi Tunceli halkı için saygın, sağlığımız için emek veren değerli görevlilerdir. Başka illerde, hasta hanelerde, hemen her gün bu saygın personele, şiddet, saldırı, saygısızlık yapılırken, ilimizde, geçmişten bu güne, kadar sağlık personeline, her hangi bir saygısızlık, saldırı, şiddet söz konusu olmamıştır.
   Çünkü aydın, çağdaş, Tunceli Halkı, onların verdikleri hizmetin, değerini önemsediklerinden kendine yakışanı yapmıştır. Yapmaktadır.
    Hastaneye, ilaç yazdırmak için gitmiştim. Randevulu sıramı beklerken, karşımızdaki muayene yerindeki doktorun kapısında muayene olmak için bekleyen, şalvarlı, yoksul kıyafetli, yaşlı, bir kadın, karşısındakine bazen Türkçe, bazen Zaza’ca, dert yanıyordu. İster istemez, kulak misafiri olduk. Mazgirt ilçesinden sağlık ocağının sevki ile gelmiş. Sevk edilen doktorda muayene olurken, bir başka rahatsızlığından dolayı bir başka bayan doktorun kapısını çalıp içeri girmiş. Kendisi gibi Bayan Doktor, ‘randevun yok. Çık dışarı. Demiş. Kadın yarım yamalak anlatımıyla, Mazgirt’ten geldiğini, sağlık ocağının sevk ettiğini, hasta olduğunu, randevu almayı bilmediğini anlatmak istemişse de, doktor, muayene etmeyi kabul etmemiş. Kadın üzgün bir şekilde anlatırken, çaresizliğin, resmi gibiydi.
   Dinlerken, üzülmüştüm. Yoksul üstelik 65 yaşın üstünde yaşlı bir bayandı. Ta ilçeden gelmişti. Tekrar ilçeye dönecekti. Tekrar randevu alıp gelmesi zor olacaktı. Önceliği vardı. İlginç olan muayene etmek istemeyen doktorda bayandı. Onun, hastanın yaşında, kendi büyükleri de olmalıydı.
  Bende, aynı doktora gidip, ‘randevum yok. Muayene eder misiniz? ’demeyi önceden düşünmüştüm. Sıram gelmişti. İlaç yazdırdıktan sonra oraya gittim. Kapısının önünde bekleyen yalnızca bir bayan, yanında da çocuğu vardı. İçeride hastamı var.’ Diye sordum. Bayan, ‘yok.  Doktor Hanım, telefonla görüşüyor. Bekliyoruz. Dedi. Oturdum. Bende bekledim. Çocuk kolundaki saate, sürekli bakarak, annesine, doktorun, kaç dakikadır. Konuştuğunu söylüyordu.20 dakikayı geçmişti, Doktor hanım, mesai, muayene saatinde, yarım saate yakın özel telefon görüşmesi yapıyordu. Yanında çalışan personel göründü. Ona randevum yok muayene olmak istiyorum. Giriş yaptırayım mı? Dedim. ’Hayır dedi. Başhekim yardımcısının, hastasını bile kabul etmedi.’ Dedi.
    Mazgirt li kadın. Doğru söylüyordu. Doktor, Hanım yaşlıda olsa kendisi gibi bayanda olsa, randevusuz kimseyi kabul etmiyordu. Hâlbuki Doktor Hanımdan, beklenen, randevusu, olmasa da,65 yaşın üstünde yaşlı kadına, saygı duyması, değer vermesi, muayene etmesiydi. Aynı zaman da yasal göreviydi.
   Hastane Baş Hekimini ardım. Toplantıdaymış.  Görüşmek istemedi.
   Sayın Sağlık Müdürünü, aradım. Gördüklerimi kendilerine anlattım. Üzüldü. ‘Hastane Başhekimliğine, randevusuzda olsa, doktorların, hastaları geri çevirmeyerek, muayene etmeleri gerektiğini, yazılı olarak bildirdik. Sayın Valimizde bu konuda, Hassasiyet gösterip, gerekli talimatı vermişti. Bakanlığında bu konuda, gerekli uyarısı olmasına rağmen, bazı doktorlarımızın, hala gerekli duyarlılığı göstermemeleri, bizleri de üzmektedir. Bundan böyle, sık, sık gidip denetlemek durumunda kalacağım.’ Diyerek dile getirdi.
     Gerekli duyarlılığı gösterdiği için Sayın Sağlık Müdürüne teşekkür ettim.
     Biricik şifa kurumumuzun girişteki dönerli kapısı dönüyordu.  Panda mi sürecinin ağır geçtiği geçen yıl, ateş ölçümü yaptırmak için girişte, sırasını bekleyenlerin oluşturdukları kuyruklar, yoktu. Anılarda kalmıştı.
   Akaryakıta korkunç zaman yapılmasına rağmen Hastanenin kocaman oto parkı deyim yerindeyse ağzına kadar doluydu.