24 Ocak 1993 yılında karlı bir kış gününde, değerli gazeteci Uğur MUMCU evinin önünde, bombalı bir saldırıya kurban gitti. Uğur MUMCU Türkiye'nin yetiştirdiği, halkın gerçeklerle yüzleşmesini sağlayan, yürekli bir kalem. Yaşadığı sürece halkın doğru haberlerle beslenmesinin ve eleştirel düşünce yolunda gelişmesinin yolunu açtı. Türkiye'de araştırmacı gazetecilik alanında yürüyenlere öncülük etti. Ülkemizde ve dünyadaki olayları değerlendireceksek, bir de Uğur MUMCU ne diyor? diye bakardık. Çünkü o ince eleyip, sık dokuyan bir gazeteciydi; bilimsel ve nesnel bir düşünceye sahipti. Yani safını belirlemiş, kendi mutluluğunu halkın mutluluğundan ayırmayan bir halk adamıydı.

Cumhuriyet Gazetesi âdeta onunla bütünleşmişti; bilinçli okuyucu için bir ölçü sayılırdı. Yolsuzlukların, soygunların, talanın üzerine sonu ölüm de olsa gitti. Hukuk devletini, çağdaşlığı, lâik yaşamı ve emeği ile geçinenlerin haklarını tüm engellemelere karşın savundu. BİR halk gazetecisi olarak, mümkün olduğunca aydınlanma mücadelesine omuz verdi. Bu nedenle halk bir sevgi seli halinde akarak, bir milyon kişiyle onu sonsuzluğa uğurladı.

BİR yazısında “Ey halkım unutma bizi!” demişti. Halkımızın en fedakâr evlâtları, onu bu uyarıcı görevinden ve yaptığı çalışmalardan dolayı hiç unutmayacak. 78 Kuşağı, onun yapıtlarının ışığında aydınlanma yoluna girdi. Dinci yapılanmanın, tarikatların içyüzünü ondan öğrendik. Cumhuriyet devrimlerini, lâik yaşamı savunmayı ve onu daha da ileri götürmenin gerekliliğini de ondan öğrendik. O, hep eksiksiz bir düşünce özgürlüğünün yılmaz bir savunucusu oldu.

Aynı zamanda değerli bir hukukçudur; hem ulusal, hem de evrensel hukuk temelinde, hukuk devletinin ödünsüz bir savunucusu oldu. Alanındaki çalışmalarıyla hem ülkemizin, hem de dünyanın şapka çıkardığı yüz akı bir basın emekçisiydi. Kitaplarını yeniden okuyarak ülkemizde ve dünyada olup biten birçok şeyi öğrenebilirsiniz. Uğur MUMCU’YU okumak aynı zamanda gericiliğe karşı aydınlanma mücadelesine omuz vermektir.

Uğur MUMCU’YU anlatmanın öyle kolay olmadığı bilinciyle yazdım bu satırları. İyinin, güzelin, doğrunun, bilimsel düşüncenin ve lâik yaşamın yolunda yürüyenler onu unutmayacaklar. Yapıtlarının içinden yansıyan ışık, güzel günleri özleyenlerin yolunu aydınlatmaya devam edecektir. Değerli yazarımızın anısı önünde 26 yıl sonra bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.

Mehmet PEKDÜZ