BİR LAHMACUN, İKİ KAHVALTI
Corona’nın da etkisi ile Dersim kenti şartları ve altyapısının çok üzerinde insan ağırlamakta. Bu durum yani kapasite fazlalığı beraberinde birçok sorunu da getirmiş oluyor. Planlamasız ve programsız gerçekleşen bu insan sirkülasyonu önümüzdeki yıllarda da devam edeceğe benziyor. Özellikle yaz aylarında.
Dersim şu yakın zamana kadar keşfedilmemiş bakir bir yerdi. Fark edildiği günden bu güne yoğun insan kalabalıklarını ağırlamakta. Tabi ki turizm açısından düşünüldüğünde kentin ticari hayatına ciddi bir katkı sağlayacağı kesin. Neden sağladığı değil de sağlayacağı dedim? Nedeni şu; planlama yapılmadan yapılan hiç bir işten doğru dürüst verim alınamaz da ondan.
Hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren insanlarınızın topyekun pedagojik bir formasyona tabi tutulması iyi olur. İnsan ilişkileri ve insanlık ilkelerinin ticari kaygıların önüne geçmesi olmazsa olmazımız olmalıdır. Kaygı ile hırsı birleştirip kazanç zehirlenmesine yakalanan insanlarımızın kar körlüğünden kendilerini kurtarmaları gerekmektedir. Yani kâr söz konusu olduğunda gözü kararan ve beşeri ilişkileri bir köşeye fırlatan kişi ya da esnaf insanlığını ve insafını kaybetmiş demektir.
İnternette son zamanlarda yaşanan olumsuzlukları paylaşan arkadaşlara denk geliyorum. İsim vermeden eleştiriyorlar kötü esnafı. Ama doğrusu bu tarz art niyetli esnafın direkt gören kişiler tarafından teşhir edilmesi doğru mu değil mi o da başka bir tartışma konusu. Ama kendini bilmezlik, kâr hırsı ve aç gözlülük çok kötü.
Dört kişilik bir ailenin iki kişilik kahvaltı istemesi üzerine işletme sahibinin ya da garsonun “İki kişilik kahvaltı vermiyoruz” demesi ve müşterinin de boynunu bükerek kalkıp gitmesi hiç te kabul edilebilir bir davranış tarzı değildir. Giyim de gıda da etiket fiyatının üzerinde hak talep etmek, bana göre hırsızlıkla eşdeğer bir durumdur. Başkasının rızası olmadan o kişinin cebinden fazladan para almanın adı “Hırsızlık“ tır. Bunun başkaca bir izahatı yoktur.
Yurtdışından gelen dostlarımızı çantada keklik, sağılması gereken bir varlık olarak görmek utanç verici bir durum. İnsanlar öyle bir güvensizliğin içine sokuldular ki, yurtdışından geldiklerini saklayacak hale getirildiler. Ama şurası bir gerçek ki ev fiyatlarının artmasında yurtdışındaki bazı dostlarımızın da payı var. Neden derseniz? Oranın bir Euro’su buranın on bir lirası, oranın bin Euro’su buranın on bin lirası hal böyle olunca onlar otuz kırk bine rahatlıkla ev alırken bu miktarları ucuz diye sorgulamadan verirken buradaki fakir fukaranın alım gücünü de yok ediyorlar. Bunu farkında olmadan yapıyorlar ama bunun sonuçları da maalesef ki ev ve kira artırımı olarak yerel halka yansıyor. Ondandır ki bu tarz problemlerin çözümü İçin gerek yerel halk gerekse yurtdışındaki dostlarımız ortak tavır geliştirmeliler. Giyim ve gıda sektöründe oluşan aksaklık ve eksikliklerin giderilmesi içinde kafa yormak gerekiyor.
“Bir lahmacun İçin servis açmam” diyen esnafa yanlış yaptığı öğretilmelidir. Rakının yanındaki suya 20 lira yazan acımasız da öyle. Bu yapılmazsa şikayetler ve yakınmalar değişmez tabi ki oluşmuş olan hizmetsizlikte öyle...
Gösterim | Tekil IP | |
---|---|---|
Dün | 14177 | 2357 |
Bugün | 12695 | 2115 |
Toplam | 6135657 | 204908 |