Devrimci sorumluluğunu yerine getirmek, evrensel dayanışma içinde olmak
için SURUÇ’A gitmişti.
   Barbarlar tarafından harabe haline getirilmiş KOBANE’NİN, onarımı, orada yaşayan
zor durumdaki insanlarla beraber olmak. Dayanışma içinde olmak için gitmişti.
  Onun, onun gibi devrimcilerin göreviydi.
  Bu görevi yaparken, barbarlar tarafından 31 arkadaşı ile birlikte katledildiler.
Bu katliam, Sivas Madımak’ta, benzer barbarlar tarafından yakılarak katledilen aydınların, sanatçıların, acısı kadar büyük bir acıydı.
   Bu büyük acıyı yaşayan kentlerden biri de DERSİMDİ. DERSİMLİLERDİ. 32
devrimci fidan, DERSİMLİLERİN, yoldaşlarıydı. Fidanlarıydı.
   İçlerinden biri ÇAĞDAŞ AYDIN, DA, bu dayanışmaya, MUNZUR’UN, eteklerinden,
 Ovacık’tan gitmişti.
  Ölümsüzler kervanına katılan ÇAĞDAŞ YOLDAŞ’I, DERSİM HALKI, büyük bir sahiplenme
ile bağrına bastı.
  DERSİM Halkı, onu son yolculuğuna uğurlamak için SEYİT RIZA Parkına sel gibi aktı.
  Onun gibi devrimci olan babası, Dimdik ayakta, oğlunu alkışlıyordu. Gözyaşı döken yoldaşlarına, “ağlamayın, benim oğlum ölmedi. Ölümsüzleşti. Ben onunla, onun,
 mücadelesiyle, gurur duyuyorum” diyordu.
  Yoldaşları da, Çağdaş’ı alkışlıyorlardı. Ona söz veriyorlardı. “kaldığın yerden bizler, sizin mücadelenizi, direnişinizi, sürdüreceğiz” diyorlardı.
 SEYİT RIZA DA, oradaydı. Faşizme karşı omuz, omuza olan DERSİLİLERLE, gurur duyuyordu. Onlarla bir arada olmanın gururunu yaşıyordu.
  ÇAĞDAŞ’A, çiçek vermek için yoğun kalabalığı aşmak isteyen küçük kızda, yoldaşlar kervanına katılmıştı.,
  Katiller, yardımcıları, belliydi. ÇAĞDAŞ’IN yoldaşları, onlarla mücadelenin süreceği sözünü veriyorlardı.
  DERSİMLİLERİN acısını paylaşmak için, ÇAĞDAŞ’IN, son yolculuğuna katılan HATİP DİCLE’NİN dediği gibi acılar büyüyerek azalır. Sevinçler büyüyerek çoğalır.
  DERSİM’DE, yaşanan acı büyüktü.