Kapitalizmin ana kuralı daha çok kar, daha çok para. Bu kural değişmez. Değişen sadece şeklidir. Başka bir anlatımla niceliğidir.

Tüm Dünya’da ve ülkemizde Kapitalizm artık Global sermayelerin egemenliği ve kontrolü altındadır. Bundan 20-30 yıl önceki Kapitalist üretimler ulusal sermayelerin kontrolünde ve denetiminde iken; bugün uluslararası sermayenin denetiminde ve kontrolündedir.

                Tekelci sermaye dediğimiz bu global güç, ,yaşamın her alanına girmiş durumdadır. A’dan Z’ye tüm sektörler bu güçlerin elindedir.

                Toplumların tüketim şekilleri ve tercihlerini de yine bu güçler tarafından belirlenmekte ve yaşama geçirilmektedir. Artık o eski klasik yerel tüketim kültürlerinin yerini, çarpık tüketim çılgınlığı almış durumda. toplumlardaki küçük ölçekli işletmeler, toprağıyla geçimini sağlamaya çalışan köylüler birer birer tasfiye edilerek “Global” güçlere ait üretim birimlerinde ucuz iş gücünü karşılayacak vasıfsız işçi haline getirilmektedir.

                Üretimden koparılarak, tüketici topluma dönüştüren güçler, tüketim pazarlarını da kontrol altında tutmak amacıyla tüm Dünya’da AVM dediğimiz alışveriş merkezlerini kurdular. AVM’lerin ilk kurbanları küçük ve orta ölçekli işyerleri, yani bakkallar oldu.  Bakkalların yanı sıra, kasap-manav-manifaturacı-konfeksiyoncu-zücaciyeci v.b. sektörler de AVM’ler karşısında birer birer yok oldu.

                Kapitalizmin toprağını elinden aldığı köylüler vasıfsız işçi haline sokulurken, orta ölçekli belirttiğimiz esnaflar da AVM’lerde çalışmaya, tezgahtarlık yapmaya başladılar.

                Başta metropoller olmak üzere, tüm yerleşim yerlerinde mantar gibi AVM’ler açıldı. Mahalle bakkalı, kasabı, manavı bu güçler tarafından tarihten, yaşamdan silindi.

                Bakkalı, manavı, kasabı yok eden AVM’ler daha sonra da kendi aralarında savaşa tutuştular. Kapitalizmin vazgeçmediği “Büyük balık küçük balığı yutar” kuralı acımasızca sürmektedir.

                Dünya ve Türkiye’deki bu gelişmelerden Dersim’in de nasibini almaması mümkün olamazdı. Olmadı da. Yerel AVM’lerin ardından ulusal markalara ait AVM’lerin Dersim’e ve bazı ilçelerine girmesi orta ölçekli ve küçük esnafın yok olma sürecini başlatmış durumda.

                Elazığ-Malatya’daki toptancılardan satın aldıkları malları satan orta ve küçük ölçekli esnafın, direkt fabrikalarından aldığı malları satan AVM’ler karşısında direnebilmesi mümkün değil. Tüketicilerin de istemeye istemeye bu küçük esnaftan vazgeçip, AVM’lere yönelmesini de kimse engelleyemez.

                Kapitalist üretimden kaynaklanan bu korkunç rekabet karşısında yerel esnafın yapacağı tek şey; birliktelik ekseninde örgütlenmeleri.  Somut örnek verecek olursak; Dersim ve ilçelerindeki esnaflar kooperatifleşme veya birlik kurma şeklinde sattıkları ürünleri direkt fabrikasından veya üreticisinden satın alarak, makul kar marjıyla müşterilerine hitap edebilirlerse ayakta durabilirler. Yoksa bugünkü şekliyle ayakta durabilmeleri, direnebilmeleri maalesef olamaz.

                Esnafların örgütlenmelerinde yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin de inisiyatif almaları, yönlendirici olmaları gerekir.

                AVM’lerin girişlerini yasal olarak engellemek mümkün olamayacağına göre, yerel esnaflarımızın korunmasına yönelik projeleri, destekleri yaşama acilen sokmaktan başka da bir çözüm yolu yok.

                Dediğim gibi sorunun ana kaynağı vahşi Kapitalizmdir. Sorgulanması gereken o sistemdir. O sistemle mücadele eden devrimci güçlerin haklılıkları sanırım şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.

 

Ergüder ÖNER