Haftanın ülke çapında gündem olan konularından, sorunlarından biride, CAN DOSTLARIMIZ diye tanımladığımız sokak hayvanlarını koruyan yasa oldu. Aynı ortamdaki havayı birlikte soluduğumuz, sokak hayvanları, bu güne kadar hep, yeterince, görülmeyen bakılmayan, sahiplenilmeyen, dostlarımız, komşularımız, oldu. Onları o kadar hor gördük ki, en kötü yaratıklara benzettik. Küfür edeceğimiz adama, kişiye onların adıyla,’ İT, diyerek, EŞSEK diyerek küfür, ettik. Hakaret ettik. Tekmeledik. Belediyeler tarafından zehirlenip yok edilmelerini istedik. Zehirlenip can çekişen can dostla mızı keyifle seyrettik. Hiç acımadık.
   Çağın getirdiği uygarlık geliştikçe, insanlık uygarlaştıkça, okuryazar oldukça, okudukça, diyalektik yasaya göre, dünya, her şey değiştikçe, insanlık değişti. Eskiye oranla daha uygarlaştı. İnsanlaştı. Acıma, duyguları, doğayı, çevreyi, sevme duyguları gelişti. Birlikte yaşamanın, renkliliğini, güzelliğini, daha çok paylaşarak, yaşamaya başladı. Sonunda da kendi hakları gibi CAN DOSTLARIN DA hakları olduğunu kabullenerek, onlarında haklarını koruyacak yasalar çıkardı
   Bu insanlığı yücelten bir gelişme, bir devrimi oldu.
    İnsanlık, sokaktaki hayvanların, haklarını koruyacak yasaları çıkarırken, Dağdaki, doğadaki, hayvanların da, hakları olduğunu hiç hatırlamadı. Gündemine almadı. Hatta onların, yaşadıkları evlerinde, yuvalarında, mekânlarında, katledilmeleri, yasalarını çıkardı. Katledilmelerini, mevsimlere, bölgelere, bölerek, izin verdi. Bu insanlığa yakışmayan bir vahşetti. Katliamdı.
   Onlar, doğanın renkleri, zenginliğiydi. Tanrı onları, doğayı süslesinler, zenginleştirsinler, doğaya can versinler, doğa yapsınlar. Diye yarattı. Onları, insanlar, avcılar, katletsinler, yamyamlar gibi yesinler. Sadistliklerini tatmin etsinler. Diye yaratmadı. İnsanlık, şunu iyi bilişinki, o katlettikleri canlar, doğada olmazsa, doğa, tıpkı bir çöl gibi yaşanılır, olmaz.
    Hafta sonu köydeydik. Karşı köylerin kırsalında, bizim köyün yakınlarında ürkütücü silah seslerini, her zaman ki gibi yine duyduk. Av mevsimi değildi. Çevrede dağlık bir coğrafya da yoktu. Avlanacak av hayvanları da yoktu. Yine her Pazar olduğu gibi silahlar patlıyordu. Hemen aklıma çevreyi korumakla sorumlu Haydar Beyi aramak geliyordu. O, da çözüm olmuyordu. Araştırdım. Avcı katiller, çevrede gitmeyip,kalan yuva, yavru yapan, birkaç kınalı keklikle, çevrenin daimi mekân sahibi, tilkileri, tavşanları, porsukları, su samurlarını, dahası en kötüsü,  en acımasızı da, üveyiklerin yanında güvercinleri, katlediyorlarmış.
    Avcılık, katletmektir. Yaşamı, hayatı, öldürmektir. Yok etmektir. Cana kıymaktır.
    Basın organlarında gördüm. AVCILIĞIN, mevsimlere, cinslere göre değil tümden, yasaklanmasını talep ediyorlardı. Sokaktaki hayvanlar, gibi dağdaki, doğadaki, hayvan haklarının da koruma altına alınarak, avcılığın, tümden yasaklanması isteniyordu.
    Bu haber, teklif, beni çok sevindirmişti. Yıllardı, zaman zaman yazılarımda, dile getirdiğim teklifti. AVCILIK YASAKLANMALIDIR. Bu insanlığın yapacağı en büyük devrim olacaktı.
   Başta Sayın Valimiz olmak üzere, ilimizin yetkililerine çağrıda bulunuyorum. DERSİM Doğasını, renklendiren, zenginleştiren, nesli tükenmekte olan türleri barındıran, DERSİMİ, ilgi odağı yapan canlıların kıyılmasına izin verilmesin. Dağ keçileri, gibi hemen hepsi, kınalı keklik, Ur kekliği, bıldırcın, yaban ayısı, tilki, tavşan, alabalık, hatta yılan, koruma altına alarak, avlanmaları, tümden yasaklanmalıdır. Hangisi olursa olsun, hemen hepsi doğanın değerleridir. Onlarsız doğa çöle döner. Çölde de yaşam olmaz.
      Yurt dışından parası olan doğa katillerinin gelip doğamızı katletmelerine izin verilmesin. Verilecek katletme parasına, ülkemizin ihtiyacı olmamalıdır. Varsın bizim dağ keçilerimiz anavatanlarında yuvaları kayalıklarda, yaşlanarak ölsünler. Katledilmesinler. Kınalı kekliklerin avlanması için bölgeler açılmasın. Avlanma sahaları belirlenmesi. Daha öncede yazmıştım. Başka illerden gelen doğa katilleri avcılar, avladıkları kınalı keklikleri pavyonlara meze olarak satmaktaydılar. Feribot iskelesinde çuvallara basılı katledilmiş, kınalı keklikler bulunmuş, yakalanmışlardı. Avladıkları, katlettikleri dağ keçilerini, yıllık kavurma ihtiyaçlarını karşılamak için katletmekteydiler.
    Hayvan hakları yasasına, dağdaki canlarımızı da katarak hepsini koruma altına almak için, AVCILIK, tümden yasaklanmalıdır.
   Tunceli bu büyük devrimin, öncüsü, ve ilki olmalıdır.