Tam 23 yıl, 3 yıl lise eğitimi,20 yıl öğretmenlik yaptığım Atatürk İlköğretim okulunun, düzenlediği yılsonu etkinliğine ben de davet edilmiştim.
   Günlük gazete dağıtımını yaptıktan sonra gittim. Gecikmiştim. Etkinlik sürüyordu.30 Yılını birlikte geçirdiğim, hep özlemlerini duyduğum, sevgi yumağı çocuklar, ikişerli kapmaca oyununu oynuyorlardı. Öğretmenlerinin komutu üzerine seyircilerin kahkahalarla gülmelerini sağlayan kapmaca oyunu eğlenceli bir şekilde oynanıyordu. Kenarda köşede boş bulduğum, bir sandalyeden izlerken ben de bol, bol güldüm.
     Folklor kıyafetleriyle çalınan oyun havaları eşliğinde oynamaya çalışan, meydanı renkli giysileri ile çiçek bahçesine benzeten küçükler, oynamasalar bile duruşlarıyla, çocuksu halleriyle, seyredilmeye doyulmayan birer tablo gibilerdi,
    Etkinlikte rol alanların hepsi çocuktu. Sergiledikleri oyunları, duruşları, davranışları hepsi çocukçaydı. Yapmacık değil, saf, doğal ve masumeneydi.
   Yarım saat geç gitmiştim. Daha önce sergilenenleri görememiştim. Çocuklara verilen plaketlerin ardından okul Müdürünün konuşması ile program bitmişti.
   Hâlbuki ben 23 yılını geçirdiğim, unutamadığım ölümsüz anılarımın olduğu okulu, yeniden yaşarcasına gezeceğimi, lisede okuduğum sınıflarda liseli arkadaşlarımla, öğretmenlik yaptığım sınıflarda, öğrencilerimle buluşacağımı, Onların, “öğretmenim” seslerini duyacağımı, ummuştum.
    Lise yıllarında aynı sınıfta aynı sıralarda birlikte, eğitim gördüğümüz arkadaşlarımla, öğretmenlerimle, tekrar bir araya geleceğimi ummuştum.
    Okul bahçesinde teneffüslerde koşturan sevinç çığlıkları atan siyah önlüklü, beyaz yakalıklı öğrencilerimi seyredeceğimi ummuştum.
    Öğretmenliğimin son yılında öğrencilerimin düzenlediği, izleyenleri, okulun müdür ve öğretmenlerini kahkahalara boğan DEFİLENİN yapıldığı sınıfta, güleceğimi, değme mankenlere taş çıkaran öğrencilerimi, alkışlayacağımı ummuştum.
   Aynı zamanda bir eğitimci olarak okul yöneticilerinden, şimdiki Atatürk İlkokulunun, eğitim öğretimi hakkında bilgi alacaktım. Başarılarını, artılarını, eksilerini köşemde dile getirecektim.
   Meslekten,20 yıl öğretmenlik yaptığım okulumdan, ayrılmadan önce, okulun bahçesine diktiğim asmanın bakımını, durumunu, okul yöneticilerinden soracaktım.
   Soracağımız yöneticiyi görememiştim. Hiç biri, bize hoş geldin dememişti.
   

Fikri TAŞ